S. Breathnach “dünyanın düşleyenlere de ihtiyacı var, yapanlara da. Ama düşlediğini yapanlara daha çok ihtiyacı var.” demektedir.
Kimileri düşledi, kimileri de yaptı. Ancak ikisini bir arada başaran çok az insan oldu. Rojbin, o çok az insandan biriydi. Kendi düşünün peşinde koşan ve o düşü gerçekleştirmek için savaşan yüreği güzel bir kadındı. Düşü, ezilen bir halkın, toplumun, kadının sesi olmaktı. Oldu da. Bir düş yolcusu olarak nadide bir insandı Rojbin.
2017 yılının şubat ayında yitirdiğimiz Elbistan yöresinin hakikatçi akımının son temsilcilerinden biri olan Hatun ananın:
“Fikriyle zikriyle gerçeği buldu
Hakikat nuruna candan boyandı
Badeyi kevserde doluyu sundu
Badesi hoş kendisi hoş hali hoş” dizeleri O’nu anlatır gibiydi.
İsyan anayurdunun kızı
Tarih boyunca hakikat uğruna iz sürenlerin, fikriyle zikriyle hakkaniyet için mücadele eden bir geleneğin temsilcileriydi onlar. Rojbin yani Fidan Doğan, Hatun ana gibi hak ve hakikat arayışını kendine rehber edinmiş olan sayısız yol dervişine ev sahipliği yaptığı bu topraklarda doğmuştu.
Yüzyıllardır süregelen devlet zulmüne karşı birçok isyanın da anayurdu oldu Elbistan… Celali ayaklanmalarının merkez üslerinden biriydi bu topraklar. Kalender Çelebi ve Baba İshak ayaklanmaları da uğramadan edememişti… Zulme ve haksızlığa karşı hakikat savaşçılarının başkaldırdığı bu geleneğin tarihsel birikimiydi Rojbin… Bu topraklarda birçok çam, akarsu birikmiş koca bir nehre dönüşmüştü. Rojbin tarihsel olarak bu nehrin akışı gibiydi…
Adını mitolojik ana tanrıça motiflerinden alan, gücü, kudreti ve ölümsüzlüğü simgeleyen Mare Raş’tan Marakasa, Maraş’a kadar uzanan tarihsel bir yolculuğun adıydı Rojbin…
Bundandır ki Mare Reş’in Şahmaranla buluşması tesadüf olmasa gerek… Bütün Kürt-Kızılbaşların evlerinde Şahmaran en baş köşeyi süslerdi. Mezopotamya’da olduğu gibi kadınların direnişçi ve yaratıcı geleneğinin güç ve emekle anıldığı bu toprakların adı ve simgesiydi Şahmaran. Bundandır bütün kadınlar boydan boya Şahmaran kuşanır, Şahmaran gibi solur, onun gibi var olurdu. Yani her kadın kendinde Şahmaranı taşırdı. Tıpkı Rojbin gibi…
“Xwebûn” olmanın adıydı Şahmaran
Çünkü Şahmaran bütün kadınlar açısından bir var olma biçimiydi. Binlerce yıllık şifanın, ölümsüzlüğün, değişimin, devinimin hikayesiydi bu… Yani hakikatin gerçekleşmiş biçimiydi. Şahmaranın kızları Mezopotamya’da tarih boyunca, kadın eksenli toplumsallığın beşiğini salladı. Yani uygarlığın yok etmek istediği kadının özgürlüksel bir var olma biçimiydi Şahmaran. İsyanın, farklılığın, kendine özgü olmanın, yani “xwebûn” olmanın adıydı Şahmaran.
Bu tarihsel damar binlerce direnişçi kadında vücut buldu. Tıpkı Rojbin gibi. Onlar, Şahmaranın Kürdistana dönüşecek ilksel adı olan Medusa’nın kızlarıydılar.
Bu tarihsel damar adını bilemediğimiz, tarihin yazılmamış sayfalarında olan binlerce kadında yaşadı ve yaşatıldı. An oldu bu hakikat Kürtler’in Amazonu olarak nitelendirilen Fate Raş’ta anlam buldu. Namı değer Maraşlı Kara Fatma… Kendi zamanının at sırtında ordularını yöneten yiğit Kürt kadını… “Neden Türkçe bilmiyorsun” diyen Osmanlı padişahına “Siz Kürtçe bilseydiniz Türkçe konuşma gereği duymazdınız” diyecek kadar da bilge, cesur ve onurlu bir kadın duruşunun da temsilcisiydi Fate Reş… İşte Rojbin Fate Raş’ın ardılı olarak kendi zamanının Amazonuydu…
Dervişlerin topraklarında kök salmak
Elbistan’da doğmuştu. Yani Fate Reş’ten nice direniş geleneğini devr alarak, kendi devinimini yapan Kürt ve Kızılbaş Aleviliğin de önemli merkezlerinden biri olan Elbistanda…
Egemen Uygarlık açısından Güney-Batı, İç Toroslar ya da Maraş olarak adlandırılan bu topraklar, tarihi bir hesaplaşmanın da merkeziydi. Asi ve başkaldırmıştı. Dervişlerin, evliyaların topraklarında kök salarak direndikleri bir alandı. Her bir evliyanın, dervişin ziyaretgahının egemenlere karşı varlığını ortaya koyarak direndiği topraklardı…
Elif Ana, Hemi Tazı, Mami Zilfe, Ali Kute, Ocaxê Bakê… Her biri yok olmaya karşı varlıklarını ortaya koyan direnme merkezleri olarak bölgedeki varlıklarını sürdüren sembollerdi. Elbistan; türbesiyle, ziyareti, deyişiyle, nefes ve aşka gelmiş dervişleriyle, diwaneleriyle Yavuz’un ve günümüzde de kara faşizmin yok etmek istediği Aleviliği ayakta tutmaya çalıştığı topraklardı. Rojbin, yani Fidan Doğan’ımız bu güçlü geleneğin fikri ve zikriyle gerçekleşmiş hakikatiydi.
Hakikatin kendisi haline gelen kelebek
Bu özgürlükçü gelenek an oldu Kürt özgürlük hareketinin ilk kadın şehidi Bese Anuşlarda vücut buldu, an oldu binlerce kadın gerillada temsiline kavuştu. Hakikatçi gelenek an oldu Türkan Yüksellerde ölümsüzleşti, an oldu Nucanlarda hakikatin kendisine dönüştü.
Rojbin. Hakikat arayışının en nadide temsilcilerinden biri olarak tarihe geçti. O’nu tanıyan ya da sadece yanından geçmiş herkes bilirdi ki O, bulunduğu ortama renk katan, tebessümü ile evreni güldüren, duruşuyla farkını ortaya koyan anlam yüklü bir kadındı…
Hakikat arayışçısı olmak cesurların, verili düzene aykırı olanların işiydi. Rojbin tıpkı ateşin yakıcılığını öğrenmeye çalışan Sybil’in kelebeği gibiydi. Dört kelebek ateşin nasıl olduğunu öğrenmeye çalışmıştı; birinci kelebek ateşe biraz yaklaşmış “ateş aydınlatan bir şeydir” demişti. İkincisi; ateşe biraz daha yaklaşmış “ateş ısıtan bir şeydir” sonucuna varmıştı. Üçüncü kelebek ateşe en yakın mesafeye yani kanadına değecek kadar yaklaşmış “ateş yakıcı bir şeydir” demişti. Bütün bu olgular ateşin gerçekliğini anlatmaya yetmemişti. Dördüncü kelebek ise; ateşin çevresinde dönmüş, dolanmış ve ateşin içine atlamıştı. Parlamış ve ateşin içinde kaybolmuştu. Yani ateşin kendisi haline gelmişti. Ateşin gerçek bilgisini anlayan bir tek o kelebek olmuştu. İşte o kelebek hakikat için bizzat hakikatin kendisi haline gelen Rojbin, Sara ve Ronahiydi…
Çünkü hakikat savaşçılığı yaşadığımız coğrafyada oldukça yakıcıydı. Bir tek aşk düzeyinde mücadele edenlerin anlayabileceği bir anlamlar dünyasıydı. Çoğu insan hakikate yaklaşırken ilk üç kelebek oluverirdi. Ancak dördüncüsüydü gerçek hakikat savaşçısı. Hakikat aşkı için yanmayı bilenler bir tek tarihsel dervişlerin ve aşıkların izinde yürüyebilirdi.Rêber Apo “Hakikat aşktır, aşk özgür yaşamdır” der.
Rojbin, Sara ve Ronahi; Onlar dördüncü kelebeği seçtiler. Hakikat aşkı için hakikatin kendisi oldular. Medusa’nın kızları, Sara, Rojbin, Ronahi…Milyonlarca çiçek size…