Hayatın her alanında direnişçi kadınlara selam olsun! Selam olsun özgürlük için ardına bakmadan yol alanlara, yolunu şaşmadan adımlayanlara. Acısını içine gömerek kırık kalpler mezarlığından gülümseyerek geçenlere… Evet, kendisine yamuk yapana bir yumruk atana, tokat atanı karşılıksız bırakmayana, yaptıklarından pişman olmayana, pişmanlığından ders çıkaranlara bin selam olsun.
Yani özgürlüğe kanat açan kadınlar, sizi görüyorum! Star rahmetini, bereketini, mutluluğunu sizden esirgemesin, STARGAH’ına kabul etsin, cennetinin başköşesinde ağırlasın… Ve güneş doğsun yüreğinize, ısıtsın gönül bağınızı. Dilekleriniz kabul olsun, tohum olup düşsün toprağa, umut olup yağmur gibi yağsın üzerimize. Bu benim size duam, inançla ve umut adına.
Hep bir kıyaslama
Evet sevgili kadınlar; sonunda çocukluğumuzu ve gençliğimizi zehir zemberek eden o kızı buldum. Hani o “el alemin kızı” var ya, hani şu sürekli bize örnek gösterilen, hani hep kıyasladıkları, “el alemin kızı şöyle böyle” diye. Hah işte onu buldum. Şu kargalar kakasını yemeden uyanan, kahvaltıyı kuran, kaldıran; evi süpüren, çamaşırı, bulaşığı yıkayan, ütü yapan, evi baştan sona kaldırıp, indiren o “el alemin kızı” var ya, o “el alemin kızı”, hani saat daha 10 olmadan tüm işleri bitiren, bizi de bitiren; işte o, elime düştü. Ben diyeyim o biçim, siz deyin bu biçim, keskin bakışlarıyla, endamıyla, duruşuyla, güzelliğiyle, bitimsiz gülüşüyle beni dilim dilim dilimledi. Bu “el alemin” kızında bir albeni vardı ki sormayın gitsin.
“El alemin kızı” yüzünden ezilen, ötekileştirilen, emekleri hiçe sayılan tüm kızlar adına onu bir dövmek, bir dövmek istedim ama lakın beni yeteneğiyle bir dövdü, bir dövdü sormayın gitsin. Çocukluğumun kabusuydu. Anamın gözdesi ve benim cehennemimdi “el alemin kızı!” Hayatım boyunca onu aradım. Bir ihtimal böyle biri yoktur, anam sırf ben biraz daha erken kalkayım, daha fazla çalışayım, onun yükünü hafifleteyim diye böyle birini uydurmuştur diye dua edip durdum. Ama varmış.
Evet o kız benim!
“El alemin kızıyla” yani Rûken’le bir köyde tanıştım. Esmer güzeli bir kız. Endamlı, albenili. İşini narin ve incelikli yapar, neredeyse mükemmele yakın. Her konuda bir fikri var. Bir baklava açar, aklınız şaşar. Sadece mutfakta değil siyasette de bilgili, teknikte de becerileri var. Elinin hamuruyla ne montajlar yapıyor bir bilseniz ağzınız kulağınızı aşar. Çekici mi çekici, yüreğinin güzelliği yüzüne yansır. O’nu kızarken ya da birini azarlarken göremezsiniz. Öyle de mülayim. Bir ara sohbet ediyoruz, “Ooo Rûken arkadaş, bilmediğin bir şey de yok ha” diyorum. Sadece gülüyor, o kadar da mütevazı bacım. Cevap verme yerine gülümsemeyi tercih eden bir kadına ancak hayran kalırsın. Genç yaşına rağmen de olgun ve bir o kadar da kibar. Sohbet arasında annelerimizin bize örnek diye gösterdiği ve çocukluğumun kabusu olan “el alemin” kızından söz ediyorum. Birden gözleri fal taşı gibi açılıyor. “Tarif ettiğin o kız benim” diyor. “Ben hayatım boyunca güneş doğmadan önce uyandım. Kahvaltıyı hazırladım, kardeşlerimi yolcu ettim. Asla anneme iş yaptırmadım. Ekmek pişirdim. Evi süpürdüm, çamaşır yıkadım, annemi hiç ama hiç üzmedim” diye cevap veriyor.
Aha dedim sonra, yakaladım seni! Bütün ötekileştirilen kızlar adına seni afişe etmeliyim. Dünyanın her yerine duyurmalıyım. İntikamımı almalıyım!! Sadece gülümsedi. Utandı, kızardı, alnından terler boşaldı. Tek söylediği söz; “kahve ister misiniz?”
Ne kadar farkındayız?
Rûken, güzel bir kadın. Genç yaşına rağmen, hayat onu olgunlukla demlemiş. Onun için sorun yok, her şey çözülebilir, çözümlenebilir, yapılabilir. Narin bir kız, belli kırılgan aynı zamanda. Fakat fiziki gücü içindeki kırılganlığı gizlemiş. Uzaklara gitmek istiyor, çok uzaklara… “Anneni özlemiyor musun” diyorum. Sessizce bakıyor. Konuşmadan anlatıyor, içinden geçenleri. Fedakardır Rûken, üstüne bir de çalışkan. Nasıl yarışabilirim ki onunla, o pek çok annenin ‘tembel kızına’ gösterdiği örnek. Mümkün mü böyle “el alemin” kızını yenmek? O yüzden sevgili kadınlar karşılaştığım bu ilk “el alemin” kızına, kızamadım, öfkelenemedim. Tersine sevindim güler yüzlü, güzel ruhlu bir kadınla tanıştığım için. Hayatıma yeni direnişçi bir kadın doğdu. Yeni yollar açıldı önümüzde. Eee tabii, insan her zaman direnişçi, asi bir kadınla tanışmıyor. Üstüne üstlük böyle de yetenekli…
Aslında hayatımızı şöyle bir yokladığımızda yaşamımızı etkileyen, ruhumuza dokunan, düşüncelerimizin değişmesini sağlayan ne kadar çok insan olduğunu görürüz. Fakat sorun şu ki, farkında değiliz. Hayatımızı iyi ya da kötü etkileyen insanların farkında değiliz. Fark etsek bazılarını hayatımızdan çıkarırız, bazılarına ise daha fazla yer veririz.
Hayatımıza doğan kadınlar
Şöyle bir oturup düşünün, hayatınızdaki kaç insan size güç veriyor, pozitif olarak enerji kazandırıyor, yol gösteriyor ve gerçekten de sizinle dostluk kuruyor? Kaçıyla konuşurken negatif enerji alıyorsunuz, hani sizi böyle aşağıya doğru çeken bir duygu hissediyorsunuz? Kadın ya da erkek fark etmiyor. Sizde olumlu duygu ve düşünce oluşturan ile tersinden ruhunuzu sıkan, daraltan, gördüğünüz de bile içsel bir rahatsızlık veren insanı ayrıştırın. Unutmayın hayata bir daha gelmeyeceksiniz ve elinizdeki bu en iyi hayatı daha güzel değerlendirin. Mecbur değilsiniz sizi sürekli aşağıya çeken biriyle yaşamaya. Güzel insanları, güzellikleri hayatınıza alın. Göreceksiniz hayatınız her gün biraz daha değişecek. Adı gibi güzel olan kadınlar, Rûken’in ismi gibi yüzü güleç, yüreği şen, sevgi dolu, güzellik dolu kadınlar inanın çok fazla. Yeter ki gönül gözünüzle bakmasını bilin. Evet hayatınıza böyle güzel kadınlar doğması dileğiyle, Star sizinle olsun.