Besta geniş bir arazi. Etrafı görkemli dağlarla dolu. Herekol, Katolar, Kela Memê, Kör Qendîl…Kaniya Botkî boğazına ulaşacağım zaman Katolar’dan dolunay çıkmaya başlamıştı. “Yanımda neden bir fotoğraf makinesi yok” diye hayıflandım… Hafif esen bir rüzgar yanağımı yalayıp geçiyordu. Bir kez daha ayın ihtişamına teslim ettim kendimi.
Çocukluğumdan beri ayın hep gizemli bir güç olduğuna inanmışımdır. Bu gücün özellikle kadın üzerinde ayrı bir etkisi olduğunu düşünürdüm. Zaten mitolojilerde ay hep tanrıçalarla simgeleştirilirmiş. Ve kadının rahim kanamaları, regl süreçlerinde ay çıktığı zamandaki hallerine göre ayinler ve kutlamalar olurmuş. Rahim kanamaları doğumla, bereketle bir tutulduğu için bu kan toprağa dökülürmüş.
Sırtımızı Katolar’a yasladık
Bu farklı bir boyut ama yaptığımız iş dolunayda olunca ayrı bir tadı oldu. İşin sinir bozucu yanı, ondan birkaç gün önce düşmanın hareketli birliklerinin aynı güzergahtan geçmiş olmalarıydı. Yakıp yıkmaya çalışmışlardı araziyi ama nafile. Doğa da onlara direnmişti. Bu güzelim dağları çöpleriyle, izleriyle yok etmek istemelerine öfkeyle doldum. Bu yıl Botan’da yine ‘isyan bastırma hareketi’ne kalkıştılar. Lakin başaramayacaksınız. Buna ne tanklarınız ne toplarınız yeter. Üç beş çapulcu dediğiniz Apocular artık halklaştı. Beyinlere ve yüreklere iz bıraktı. Öyle bir iz ki, tarihin özgürlükçü çizgisinin 21. yüzyıldaki devamcısı. Neyse, oturup ayağımızın altındaki kocaman araziye bakarak, sırtımızı Katolar’a yaslayarak, dolunayda güzel bir sohbete daldık.
***
Dün Herekol arkadaşın gömmelerini mayınlamaya gittik. Dönüşte bir kez daha tabiat ananın bir kızı olduğum için gururlandım. Besta Biyê’den kendimizi bıraktık. Vadi küçük ama uzun bir vadi. Tam ortasında selvi ağaçları, yabani elma, alıç, yabani armutlar, kavak ve isimlerini bilmediğim maki türlerine benzeyen ağaçlar var. Vadinin her iki tarafı Kaniya Botkî ve Gire Rijdê’den uzanan sırtlarla çevrili.
Senden geldim sana döneceğim
Yapraklar rengarenk olmuş. Sarı, yeşil, kahverengi, mora çalmış kırmızı pastel tonlar. Bir renk cümbüşü. Gökyüzü mavi, parçalı tüy bulutlar. Tam da gün batımı. Bulutlar kızıl, pembe renginde. Ve ateşten çıkan alevler gibi uçuşuyor. Vadiden çıkarken, Girê Rijdê, Serkê Dêryan ve Serkê Hiryan bulutların kızıllığının yansımasıyla turkuaz rengini almıştı. Hezil vadisi gizeme bürünmüş. Tam da bu anda kızıl bulutların arasında iki yolcu uçağı iz bırakarak yarışırcasına yol alıyor. Doğaya karşı hiçbir zaman yabancı kalmadım. Bu evrenin parçası olmak ve bunun farkında olarak yaşamak gerçekten ayrı bir haz ve mutluluk.
Yüreğimin süveydası tabiat ana…
Anaların en kapsayanı, seni dün gözlerimi kapatarak, benliğimi beslediğin temiz oksijenlerinden derince içime çekerek hissettim. Beynime bu görüntüyü kazıdım. Senden geldim ve sana döneceğim. (29 Ekim 2007-Besta)
* Esra Bulut (Ekin Sanem) 12 Mart 2008’de Besta’da çıkan bir çatışmada şehit düştü. Yazı Bulut’un günlüğünden derlendi.