Çocuk dünyasının öğreticiliği 

- Jineolojî Komitesi
20 views
Bu yaz Temmuz ayında Fransa’da üçüncü Jineolojî  kampı düzenlendi. Kampa Fransa’da yaşayanların dışında Fransızca konuşan komşu bölgelerden Jineolojî komitesi üyeleri, kadın meclis üyeleri ve çocuklar katıldı. Kampta yaklaşık 30 yetişkin ve yaşları 15 ay ile 10 yaş arasında değişen 14 çocuk vardı. Çocukların hepsi Fransızca konuşuyordu ama farklı geçmişlerden geliyorlardı ve hepsinin Fransızca, Türkçe ya da Kürtçe bilgisi aynı değildi. Kırsal kesimde, tarım alanlarının da bulunduğu, doğayla iç içe bir mekanda kampımızı yaptık. 

Kadınlara yönelik olsa da, en az onlar kadar çocuklar da bu kampta yer buldu. Hem annelerin katılımını tam sağlamak hem de çocuk dünyasının renkliliğini, saflığını, neşesini ortamımıza katmak istedik. 

Çocuklar temel bir katılımcı 

Bunun için kamp başlamadan 5 kişilik bir komite oluşturduk, çocukların ne şekilde karşılanacağını, kamp boyunca ne gibi etkinlikler düzenleyeceğimizi planladık. Fransa’daki kadın aktivist ya da feminist gruplarda çocukların bu tür kamplara katılımı oldukça düşük. Ama bizim kampımızda çocuklar temel bir katılımcı oldu. Kampın koşulları çocukların etkinliklerine, rahat hareket etmelerine göre yeniden uyarlandı. 

Güven ve duygu bağı 

Eğitim ve pedagoji konusu bizim için önemliydi. Çocukların çoğu kamptan önce hem birbirlerini hem de kendileriyle ilgilenecek yetişkinlerin çoğunu tanımıyorlardı. Çocuklar ve yetişkinlerin bütünselliğinin hem çocuklarda güven duygusunu yaratması hem de güçlü bağları oluşturması bakımından gerekli olduğunu hissettik. Bu nedenle çocuklarla ilgilenme görevini sadece 5 kişilik komiteye bırakmadık. Kamp boyunca her günün yarısında aynı komünden iki ya da üç kişi çocuklarla birlikte zaman geçirdi. Kısa doğa yürüyüşleri yaptılar. Oyunlar oynadılar, kitap okudular. Civardaki çiftlikleri ziyaret ettiler. Her akşam yatmadan önce hikayeler okundu. Ayrıca yetişkinlerle birlikte sosyal faaliyetlere katıldılar. Şarkılar söylediler, dans ettiler. Ve kendileri için farklı bir deneyim olan Cyanotype-Siyonotip yani güneş baskısı yöntemiyle yaratıcı çizimler yaptılar. 

Yaşlara göre eğitim planlaması

Bir süre sonra çocukların kendiliğinden seminer odasına geldiklerini gözlemledik. Minderlerin üzerine oturarak resim yapıyor, kitap okuyor, ya da oyuncaklarıyla küçük yapılar inşa ediyorlardı. Kamplarımızda kadınlar için Jineolojî eğitimleri konusunda önemli bir tecrübe oluştu. Ancak çocuklar için bu dersleri yeniden düzenlemek, çocuklar ve yetişkinleri bir noktada buluşturan kolektif bir eğitim planını daha da geliştirmek hedeflerimiz arasında. Bu kampımızda çocukların yaşlarına göre daha kategorize bir eğitim yapamadık. Önümüzdeki kamplarda çocukların yaşlarına göre atölye çalışmaları yapmak, çocuklar için ‘düşünce kafeleri’ oluşturmak gibi farklı planlamalarımız var.

Her yeni gün bir eşik

Yaşamın her anı bir deneyimdir. Her yeni gün, öğrenmenin, bilginin sonsuzluğunda yeni bir eşiktir. Bu temel ilke, kadınlar kadar çocuklar için de geçerliydi kampımızda. Her yeni güne, yeni bir başlangıç olarak bakmak, çocukların birbirini yeniden tanımasını sağlamak da eğitimimizin bir parçasıydı. Nasıl ki Jineolojî’nin temel bir yöntemi olarak tekmil dediğimiz yöntemle faaliyetlerimizi ele alıp değerlendiriyorsak, kampımızda bir günümüzün verimliliğini de gün sonundaki değerlendirmelerimizle analiz ettik. Bu yöntem çocuklarda farklı biçimlerde de olsa özü aynıydı. Bilgilendirme oturumlarıyla çocuklar da güne böyle bakmayı öğrendi.

Çocuklar bu yaşamın öznesi

Aslında komitemiz yetişkin kampının yanısıra ayrı bir çocuk kampı yapmayı planlamıştı. Ancak bu deneyimden sonra düşüncemiz değişti. Eril bakış açısının doğayı, canlıları, kadınları, çocukları ikincil gören bakış açısının tersine, onları bir özne olarak görmeyi, bütünlüklü bakmayı ilke edinenler olarak çocukların dünyasına saygılı olma, onların da sorunlarına çözüm bulma arayışımız hep vardı. Bu kampımızda da çocukların sorunlarını dinlemeyi, çözümleri de birlikte oluşturmayı günlük yaşamın bir parçası haline getirdik. 

Hevjiyana Azad çocukları da kapsıyor

Jineolojî’de sıkça sözünü ettiğimiz Hevjiyana Azad ilkesi salt kadın ve erkek için geçerli bir olgu değildir. Aynı zamanda çocukların da zaten parçası olduğu bir yaşamın; onların da varlığının, haklarının, kimliğinin, talep ve arayışlarının, akışkanlığının, renkliliğin katılımıyla anlam bulmasıdır. Bu yapılmaksızın salt çocuk oldukları için onları ayırmak şekilsel bir kreş sisteminden öte anlam taşımayacaktır. 

‘Kendi’ne ait olmaktan çıkarmak

Komünal yaşamı göz önüne bulundurarak katılımcılar komünler şeklinde örgütlendi. Her komün günlük olarak bir görevden sorumlu kılındı. Yaşam kolektif ise sorumluluklar da öyle olmalıydı. Çocuklar için de yaşlarına ve yeteneklerine göre alanlar yarattık. Ateş için odun getirmek, kendi odalarını düzenli olarak toplamak gibi… Her komüne çocukların dahil edilmesinin toplumsallık duygusunun daha fazla gelişmesine vesile olabileceğini düşündük. Çocuklara bakma görevi de “Kendi”ne ait kılmaktan çıkıp tüm komünün sorumluluğuna bu nedenle verildi. Tüm bu konularda annelerle ayrıca tartışma yürütme zeminleri de sağladık. Kampın ilk başlangıcında, ortasında ve sonunda yaptığımız tartışmalardaki değişim kampın yarattığı etkiyi anlamada önemli veriler sundu. Hem kadınların kendi aralarındaki paylaşım, duygu, düşünce ve ruh bütünlüğü hem de çocukların dünyasına saygı anlamında öğretici bir süreç yaşadık. 

Sistemin bakış açısını yıkmak

Çocuklar ve yetişkinler arasındaki bağ, iletişim ya da tam tersi kopukluk, mesafe; yine Avrupa’da ya da Ortadoğu’da doğan, büyüyen bir çocuğun şekillenmesi vb başlıklarda teorik tespitlerin ötesinde kolektif deneyimimizden öğrendik. Birbirimizi tanıdık, yöntemlerimizi yeniden yeniden ele alma fırsatını elde ettik. Zaten kampımızın temel amaçlarından biriydi bu. Belki de daha önce teorik olarak okudukları, eğitimini aldıkları Jineolojîk bakış açısını yaşamsallaştırmak, yeni bir zihniyet oluşturmak böylece mümkün olabiliyordu. Çocukların kendi arasındaki ilişkiler de yeni bir zihniyetle çocukların şekillendirilmesi gerektiğini gösteriyordu. Kişilik şekillenmesi ve gelişiminde çok erken yaşlarda doğru bir eğitimin rolü düşünüldüğünde bireycilik, çatışma ve kıskançlık gibi sistem özelliklerinin yerine paylaşım, kolektif yaşam ve dayanışmayı nasıl güçlendirebileceğimizin yollarını bulmak gerekiyor. Sistemin çocuklarımız üzerindeki etkisi hakkında nasıl düşünebiliriz? Onları bundan nasıl koruyabiliriz ve onlara ne gibi alternatifler sunabiliriz? Kamp boyunca kendimize sorduğumuz sorular oldu bundan sonra da olmaya devam edecek. Özetle kampımız baştan sonra heyecan vericiydi. Çocuklardan, onların dünyasından çok şey öğrendik. Onlar yaşamın en güzel rengi, en temiz, en saf yanı. 

 

  • Frankofon Jineolojî Ağı