Dert; örtünün altındaki saç mı fikirler mi?

- KAKTÜS
210 views
Size resim çizmeyi sevdiğimi söylemiş miydim? Hayır mı? Ben resim çizmeyi çok severim. Karakalem çizimden renkliye doğru gözlerimi kapadığımda çizemeyeceğim resim yok. Öyle ki aynı anda hem mutluluğu hem de acı-hüznü bir çırpıda nakşedebilirim resme. Karakalem bir portrede bir bakışta hem acı hem mutluluğu gözlemlediğinizi düşünebiliyor musunuz? Ben düşünebiliyorum, çünkü hayal edebiliyorum. Benim tek kusurum düşlediğimi çizememek. Yeteneğim yok. Yeteneğim olsun diye çırpındım mı? Hayır.

Ama olsaydı Frida yanımda neydi ki? Elimi sallasam 50 tane Celile Hikmet ederdi?!? Ama işte el kıvraklığı yok. Hani derler ya “On parmağında on marifet” diye. İşte benim parmaklarımda o marifet yok. Bazen diyorum “iyi ki yok.” Yazarken düşüncelerime ayna tutuyorum, bir de düşündüğümü ayna gibi resmetsem vay bana, vaylar millete… Yani bırakalım düşünceler derli, saçlar rüzgarda savrulsun, hatta rüzgarda ‘gij’ olsun. Elini “aşk” adına saçlarına uzatan erkeğin kolu dolansın saçlarına da içinden çıkamasın. Hatta o saçlar, “aşk” adına uzanan eli tutup çeksin, adam komple saça dolansın ve kadının her bir telinde birer kez olmak üzere boğulsun ve dirilsin. Nasıl, size korkunç mu geldi? Acıdınız mı adama? “Saçlarına vuruldum” sözü sizi cezb mi etti? İlk görüşte saçlarınıza vurulan adamın elini saçlarınızdan geçirmesi, parmaklarını dolaması, sizi mutlu kıldı, değil mi? Peki aynı erkeğin bir ay dolmadan, aynı ellerle o “vurulduğu” saçlarınızı kökten tutup şiddetle ve de hiddetle çekmesi, siz de hangi duyguyu uyandırır? “Size “aşk ilan” etmesine sebep olan saçların bir telinin dahi görünmemesi için üstüne bir örtü, bir çarşaf, bir burka geçirmesi, üstüne üstlük görünmesinin günah olduğuna sizi de ikna etmesi, inandırması bir çelişki, bir riyakarlık değil mi? Hani o saçlara vurulmuştu, niye görmek istemiyor ve üstünü örtüyor? Kıskançlığından mı? Peki kıskançlık normal mi? İnançtan mı? Hangisine dayanarak? Sizi çok sevdiğinden mi? Cidden saçlarınızı yolanın sizi sevdiğinizi düşünüyor musunuz? Ciddi misiniz gerçekten? Eğer bu konuda gerçekten ciddiyseniz, size kötü haberi hemen vereyim; hepimiz hastayız. Hem de çok pis hastayız. Geçmiş olsun diyeceğim ama hasta olduğunuzu bilmiyorsanız, geçmez de.

Şimdi sevgili Okuyucu, bazı şeyler beni içten içe kemiriyor. İşin içinden çıkamadığımdan değil, kendi kendimizi kandırmaya kadınlar olarak bu kadar müsait olduğumuzdan. O kafamızdan geçen “ya ben yanılıyorsam”,  “ya düzelirse” gibi sözlerle kendimize ettiğimiz eziyetin haddi hesabı yok. Yani öyle karakter olarak zayıfta değiliz, peki duygularımız neden böyle zayıf, hisslerimize neden güvenmeyiz? Biraz kendinize güvenin, her zaman yanlış değilsiniz ve o erkek de bir-iki düzelmemişse üçüncüye kesinlikle düzelmez, bırakın. Yani nedir bu kadınların saçlarının erkeğin elinden çektiği? Ciddi ciddi oturup sorsan, “Kadının saçı neden örtülmeli? Kadının örtünmeyince Allah seni mi cezalandırıyor? Sana ne?” diye sorsan kibrit kutusu kadar doğru cevap veremez. Ama ne yapar: “Bu Allahın emri ve Allahın emri sorgulanamaz, günah girersin” der bütün kapı ve penceler sana duvar olur, toslarsın. Yani kilitlenirsin. Neden “Allahın emri” demiş. Kanıt istersin, “Vay sen Allahı mı sorguluyorsun” der. Devam ettiğinde de seni Allah adına cezalandırır. “Niye sen cezalandırıyorsun, Allah mısın?” desen ipler kopar. Çünkü o artık “Allah”tır ve hükümünü şiddet olarak icra etmeye başlamıştır. İşte riyakarlık, utanmazlık, şerefsizlik buradadır. Neden? Çünkü “Allahın emri” sözü arkasına saklanarak aslında kendi isteklerini dayatmışlardır. Yok böyle bir şey. Ne biz Adem’in kaburgasından yaratıldık ne Allahın kadına hapishane olarak gönderdiği bir burka vardır.

Çok kurcalamak istemiyorum sevgili bacılar ama ölümümüze yol açan bu örtünme meselesi biz kadınlar için bir ulusal mücadele meselesidir. Düşünebiliyor musunuz; bilmiyorum hangi mukaddimede bir gelenek olan örtünmenin, sonradan bir Asur kralı tarafından emri haline getirmesi tüm hayatımızı karartı. İşte Jîna Amînî gibi sayısını dahi bilmediğimiz kadın sırf bu örtünme meselesinden dolayı dövülerek katledildi. İnsan sorgulamadan edemiyor; söyler misiniz nedir erkeklerin, kadının bu saçını kapatmak istemindeki canhıraş hali? Örtmek istediği saç mıdır, kadının fikirleri mi? İşte asıl mesele bu. Kadının başının örtülmesinin getireceği sonuçlar eril zihniyet tarafından ince elenip, sık dokunan, mükemmel bir hesaplamadır. Yani bir örtüyle sadece saçlar örtülmemiştir, kadının tüm düşünceleri, kültürel yapı, yaratıcılığı, hayata bakış açısı, bilimi her şeyinin üstü örtülmüştür. Yani saç ne ki? Kadının rengi öldürülmüştür o örtünün altında. Bir de üstüne hapishaneyi andıran bir burka giydirilmiştir. Yani kadının gün ışığı söndürülmüştür. Yani bütün dert budur. “Ya kadının gözü açılırsa?” Açıldı, ne olacak? “Jin jiyan azadî” diyoruz artık, var mı ötesi?!? Jîna Amînî’nin katledilmesinden sonra çizilen karikatürleri gördünüz mü? Özellikle de saçların kesildiği çizimler. Kesilenin saç değil de eril zihniyet olduğunu gösterenler. Müthiş bir akıl ve çözümleme. Düşünebiliyor musunuz, düşüncelerinizden eril zihniyetin çeri-çöpü, din adamından asker polisine, tecavüzcü katiline kadar her kiri bir tarakla söküp atıyorsunuz.  Bir makasla tüm sistemle ilişkinizi kesiyorsunuz ve hatta aynı makasla tüm kadınlarla dayanışmaya giriyorsunuz. Yani tüm malzeme bir makas ve bir tarak. Buradaki dert saç kesmek değil, bizi saçlarımıza kadar kapatan eril sistemle bağımızı kesip, yaşamla olan bağımızı örmektir. Bilmiyorum değerli Okuyucu, sizce yazdıklarım ile düşüncelerinizde bir resim oluşturdum mu? Canlanabiliyor gözlerinizde ‘Jin jiyan azadî?’ Olmadıysa, resme bakın. Star sizi kötülükten esirgesin, rüzgar saçlarınızı savursun ve özgürlükle ruhunuz beslensin.