‘Devrimin kadınları çoğalıyor’

- Nurhak KOÇERO
372 views
19 Temmuz Rojava devrimi aynı zamanda bir kadın devrimi ve öyle de biliniyor. Fakat Rojava devrimine kadın rengini kazandıran neydi ve nedir? Neden kadın devriminden söz ediyoruz? Biraz da bu sorunun cevabını bulmak amacıyla 19 Temmuz Devrimi’nin 10. yıldönümü vesilesiyle 22-23 Temmuz 2022 tarihlerinde Qamişlo şehrinde Kadın Devrimi Forumu düzenlendi.

Forum salt Kürt kadınları tarafından değil, bölgenin yurt olduğu farklı halklardan kadınlar tarafından düzenlendi. Ki kadın devrimi de Kürt şehirlerinde yükselip aradan geçen 10 yıllık süreçte bütün bölgeye yayıldı. Geçmişte, bölgesel ve dış güçlerin de etkisiyle, birbirlerine kuşkuyla bakan, birbirine güvenmeyen etnik gruplardan kadınların devrimin 10. yıldönümünde bir araya gelip böylesi bir buluşmayı düzenlemesi basit bir şey olmayıp doğrudan devrimin bir sonucu, onun bir kazanımıdır. Ki etnik-kültürel çoğulculuk ya da çok-renklilik gibi kavramlar kulağa hoş gelse de, onları uygulamak hiç de kolay ve sorunsuz olmuyor. Öncelikler, deneyimler, istemler, itirazlar ve kabuller hep aynı değil. Ama mühim olan demokratik bir kültür temelinde ortaklaşabilmektir. Bu ise kapitalist modernite güçlerinin müdahalesinden önce binlerce yıl hakim olan iyi komşuluk ilişkilerinin demokratik ulus temelinde yeniden inşası anlamına geliyor.

DAİŞ’in başlattığı kadın kırımı TC eliyle sürüyor

Forum, iki temel amaçla düzenlendi. Birincisi, 10 yıllık devrim sürecinin kadın açısından beraberinde getirdiği değişim ve gelişim düzeyini tespit etmekti. 12 Temmuz 2012 öncesi kadının örgütlülük, toplumsal ve siyasal düzeyi neydi, kadınlar geçen 10 yılda nereden nereye geldi, hangi kazanımları elde etti, nasıl bir toplumsal değişim-dönüşüm yaşandı gibi sorular ele alındı. Bununla birlikte kadın devrimine yönelik saldırı biçimleri ve bu saldırılara karşı yürütülen mücadele irdelendi. Saldırılar çok yönlü gelişti. Bir kere devrimin başlangıcından bugüne kadar hiç durmayan işgal saldırıları temel bir boyutu teşkil ediyor. Yanı sıra TC’nin işgali altındaki bölgelerde devam eden bir kadın kırımı gerçeği var. DAİŞ tarafından başlatılan kadın kırımı bugün doğrudan TC ve onun diğer çeteleri eliyle sürdürülüyor. Zaten işgale paralel olarak öncelikle kadın kazanımlarının tümü ortadan kaldırılıyor. Bunun dışında kadın devrimine karşı ideolojik saldırılar söz konusudur. Hatta cinsiyetçiliğin karşı hamlesinden söz etmek yeridir. Forumda ayrıca Rojava’dan, yani Batı Kürdistan’dan start alıp yayılan devrimsel sürecin daha geniş anlamdaki etkileri üzerinde duruldu. Arap, Süryani, Latin Amerikalı ve Kuzey Afrikalı kadınlar, devrim sürecinin onların özgürlük yürüyüşü üzerindeki etkilerini anlattı.

Atölyelerde kadınlar görüş ve fikirlerini paylaştı

Kadın Devrimi Forumu’nun ikinci temel amacı ise ortak mücadele perspektifini oluşturmaktı. Yani bundan böyle kadın kazanımlarının her türlü saldırıya karşı savunulması ve çoğaltılması amacıyla nasıl bir mücadele geliştirilmeli? Bu sorunun cevabını vermek amacıyla Forum’da iki yöntem geliştirildi. Önce bütün katılımcıların görüş ve fikirlerini paylaşabileceği dört atölye düzenlendi. Toplumsal değişim-dönüşümde kadın öncülüğü nasıl pratikleştirilmeli? Bölgeye dönük savaş suçlarının yargılanması ve Özerk Yönetimin tanınması amacıyla nasıl bir diplomatik, siyasal ve hukuksal mücadele gerekli? Kadın haklarının  geliştirilmesi, savunulması ve uygulanması için neye ihtiyaç var? Açlıkla terbiye etme politikalarına karşı kominal ekonomi nasıl geliştirilebilir? Konu başlıkları bu şekilde belirlenen atölyelerde kadın devriminin bundan sonraki aşamasında güçlendirilmesi gereken mücadeleye ilişkin somut öneriler sunuldu, canlı ve heyecanlı tartışmalar yürütüldü.

Rojava devrimi neden kadın devrimidir?

Forum programının sonuncu panelinde ise iki günlük tartışmalarda öne çıkan temel tespitler süzülerek tahlil edildi ve ortak mücadele perspektifi daha da somutlaştırıldı. Hem sunumlar hem de katılımcılar tarafından dile getirilen görüşlerde, geçen on yıllık süreçte bölge kadını açısından devrim niteliğinde değişimlerin yaşandığı görüldü. Elbette ki devrimsel süreç başladığında Rojava kadın hareketinde belirli bir örgütlülük düzeyi ve deneyimi söz konusuydu. Dolayısıyla sıfırdan başlayan bir süreçten söz etmiyoruz, özellikle 1990 yılı ile birlikte kadının nitel ve nicel katılımının büyük artış gösterdiği PKK önderliğindeki Rojava mücadele gerçeği ve deneyimi var. 2012’de resmen start alan devrimsel süreç, bu deneyim üzerinde yükseldi. Böyle olmasaydı bir kadın devriminden söz edilemezdi ya da devrime kadın renginin kazandırılması çok zor olurdu. Çünkü eğer Rojava devrimini kadın devrimi olarak nitelendiriyorsak bunun temel nedeni kadın öncülüğünün dayandığı özgün ve özerk örgütlülük düzeyidir. Kadınlar, özgürlük mücadelesini özerk ve örgütlü kimlik doğrultusunda geliştirdikleri için devrimin her alanında kolektif iradeleri ile etki yaratabiliyorlar. Bu temel bir noktadır. Yani Rojava kadın devrimi açısından daha somutlaşan bir özerklik-örgütlülük-özgürlük gerçeği var. Devrimi kadın devrimi yapan işte bu gerçektir.

Kadın üzerindeki katliamlar devam ediyor

Fakat devrim tamamlanmış olmadığı gibi büyük tehlikelerle de karşı karşıyadır. Düşmandan kaynaklı tehlikeleri biliyoruz. Ama bununla birlikte liberalizmden ve cinsiyetçilikten kaynaklı çok ciddi riskler söz konusudur. Bugün Rojava’da ve Kuzey Doğu Suriye’de hala kadınlar katlediliyor. Kadın kazanımlarının uygulanmasına karşı direnen cinsiyetçilik kendini konuşturabiliyor. Özgürlüğü kendi topraklarının ve xwebûn’un dışında, özellikle de Batı dünyasında gören liberal ideoloji kadınları hala etkiliyor ve göçü teşvik ediyor.

Her yeri özgürlük zihniyeti ile donatmalıyız

Bununla birlikte kadınlar olarak ister özgün ister karma yapılarda olsun özgürlük mücadelemizi geliştirirken özellikle zihniyet boyutunda derinleşme görevi ile karşı karşıyayız. Devrim demek aynı zamanda zihniyet devrimi demektir. Eşbaşkanlık sisteminden tutalım özgün örgütlemelere kadar kadınlar olarak bulunduğumuz her yeri özgürlük zihniyeti ile donatma sorumluluğuna sahibiz. Bunu yerine getirdiğimiz oranda değişim-dönüşümü sağlayabilir, devrime kadın rengini verebiliriz. Yok eğer kişiliklerimizdeki geleneksellik ile güçlü mücadele yürütmezsek, erkeği taklit edersek ya da kapitalist modernist bir tarzı esas alırsak, salt kadın olarak fiziki katılım ve temsiliyet üzerinden kalıcı bir değişim yaratamayız, özgür yaşamı inşa edemeyiz.

Devrimin kadınları çoğalıyor; Arap, Süryani, Ermeni, Türkmen, Çerkes…

Forum’da açığa çıkan bir diğer önemli nokta da devrimin kendi kıyılarından taşma, sınırları aşma düzeyi ile ilgili. Şu bir gerçek ki 19 Temmuz Devrimi start aldığında temel öncü gücünü Kürdistanlı kadınlar oluşturuyordu. Ancak bununla birlikte hızla dünya kadınlarına hitap etmeye başladı, bir çekim gücü oldu, ister YPJ saflarında ister demokratik sistem inşasının diğer boyutlarında olsun dünyanın dört bir yanından kadınlar direnişteki yerlerini aldı. Bununla birlikte devrimsel mücadele giderek Kürt yoğunluklu şehirlerin ötesine taştı, başta Arap kadınları olmak üzere bugün Süryani, Ermeni, Türkmen, Çerkes, Çeçen kadınlar da örgütleniyor, direnişin içinde yerini alıyor. Bürokratik engellerden ötürü Suriye’nin dışından kadınlar Forum’a maalesef doğrudan katılım sağlayamadı. Fakat Suriye’nin diğer bölgelerinden gelen kadınlar şahsında görüldü ki devrimi Suriye’nin tümüne yayma görevi ve ihtiyacı hala çok baki. Bunun için ise Suriye çapında kadın mücadelesini ortaklaştırmaya, demokratik ittifaklar geliştirmeye ve bunun üzerinden kadın birliğini inşa etmeye ihtiyacımız var. Ki Forum’un şiarı “Kadın Birliği ile devrim kazanımlarını savunalım ve geliştirelim” idi. Bu birlik ve dayanışma genişlediği oranda kazanımlarımız da kalıcılaşabilir.

Jiyan, Roj, Barîn…

Forum’un ilk gününde ülkede yaşayan bütün ulus ve inançlardan kadınlar, el ele tutuşup devrimin 10. yıldönümünü kutlarken, akşam saatlerinde ağır bir kayıp yaşadık. Kadın devriminin savunma gücü olan YPJ adına “Devrimin savunulması ve geliştirilmesinde Kadın Savunma Birliklerinin rolü” konulu konuşma yapan Jiyan Tolhildan, Forum delegeleri olan Roj Xabûr ve Barîn Botan ile birlikte faşist TC tarafından SİHA ile suikast edildi. Bu saldırı, faşist TC şahsında somutlaşan, ancak esasen kapitalist modernitenin özünü teşkil eden devrim ve kadın düşmanı gerçeği bir kez daha gözler önüne serdi. 19 Temmuz Devrimi’nin 10. yıldönümü vesilesiyle düzenlenen bir kadın konferansına denk gelecek şekilde kadın öz savunmasının öncü gücünün hedeflenmesi elbette ki tesadüf değildir. Bu biçimde çoklu mesajlar verilmek istenmiştir. Amaçlanan bir şey de, devrimin 10. yıldönümünde 19 Temmuz coşku ve kararlılığının, moral ve motivasyonunun kırılmasıydı. Ancak yaşanan tersi oldu. Forum’da faşist TC’nin alçak saldırısına karşı güçlü bir öfke ve başta Jiyan Tolhilan, Roj Xabûr ve Barîn Botan olmak üzere devrimin bütün şehitlerini direnişi yükselterek sahiplenme tutumu gösterildi. Salt Kürtçe “Şehîd Namirin” sloganı atılmadı, bununla birlikte Arap kadınları Arapça bağlılıklarını gösterdi, Süryani kadınlar kendi anadillerinde ve siyasi kültürleri doğrultusunda TC’ye öfkelerini ortaya koydular. Ve bu temelde Forum’un kendisi Jiyan Tolhildan, Roj Xabûr ve Barîn Botan’a adandı ve onlara bağlılığın gereği olarak kadın özgürlük mücadelesini ve öz savunma gücünü yükseltme sözü verildi.

Direniş büyüyecek

Forum’un son bölümünde okunan sonuç bildirgesinde kadın kazanımlarını koruma ve kalıcılaştırma mücadelesinin yanı sıra zindanlarda, TC’nin işgal ettiği bölgelerde ve DAİŞ’in elinde esaret altında bulunan kadınları özgürleştirmek için direnişi büyütme kararı öne çıktı. Yine soykırım saldırılarının ağırlıkta kadın kırımı biçiminde geliştirildiği, dolayısıyla öz savunmasız tek bir kadının kalmaması gerektiği vurgulandı. Sonuç bildirgesinde dikkat çekilen bir diğer nokta ise Suriye sorununda demokratik bir çözümün ancak kadın iradesi ile mümkün olduğu, dolayısıyla kadınların siyasal sürece ve kararlara katılımının güvence altına alınması gerektiği hususuydu. Bununla birlikte yazıda ifade edilen birçok tespit de sonuç bildirgesinde yerini buldu. Şimdi mühim olan Forum’da ulaşılan temel tespitleri ve oluşturulan perspektifi somut mücadele alanlarına akıtmaktır. YPJ, Kongra Star, Suriye Kadın Meclisi, Jineolojî Akademisi, Süryani Kadınlar Birliği, Zenubya Kadın Buluşması ve Kuzey Doğu Suriye Kadın Meclisi gibi temel kadın yapılarının bizzat Forum’u düzenlediği göz önünde bulundurulduğunda söz konusu mücadele perspektifini pratikleştirme zemininin şimdiden hazır olduğu belirtilebilir. Bundan sonra yapılması gereken, kadın devrimini derinleştirmek için ortak mücadeleye daha da ivme kazandırmaktır. Bu sağlandığı oranda Suriyeli ve bütün Ortadoğulu kadınlarla demokratik ittifaklaşma pratikleştirilebildiği gibi, dünyanın dört bir yanında giderek yükseltilen kadın devrimi ihtiyacına Kürdistan’dan daha güçlü yanıt verilebilir.