Kürdistan’da kültürel soykırımın hedefinde hiç şüphesiz genç kadınlar var. Buna karşı toplumsal alanda olduğu kadar kültür-sanat alanında mücadele devam ediyor. Hem özel savaş politikalarının hem de buna karşı duruşun merkezlerlerinden biri de Wan. Kentte Kürt kadın sanatçılar, geçtiğimiz Aralık ayında anlamlı bir projenin startını verdi.
“Ji Çaran Çar, Jin Hûner/ Dörtte Dört Kadın Sanat” adını taşıyan ve bir yıl sürmesi öngörülen proje, Aryen Hûner Derneği, ŞanoWan ve STAR Kadın Derneği tarafından ortaklaşa yürütülüyor. Proje kadın sanatçıların kolektif emeklerinin ürünü olarak ve sanata ilgi duyan, amatör olarak sanatla ilgilenen genç kadınlara kendilerini ifade etme imkanı sunması açısından çok değerli. Projenin ilk yarısı tamamlanırken, Aryen Hûner Derneği yöneticisi ve müzisyen Fadime Polat ile ulaştıkları sonuçları, çalışmanın sanat alanında kadınların varlık mücadelesine katkılarını konuştuk.
Wan’da anadilde çalışma yürüten üç kurum olarak ortak bir proje başlattınız.
Nasıl doğdu proje fikri?
Çok uzun zamandır var olan kurumlarımızın hem özgün çalışmalarını genişletmek hem de farklı kurumlarla ortaklaşa çalışarak etkiyi büyütmek ve hızlı yaymak amaçlı üç kurum birlikte çalışmaya karar verdik. Tabii proje fikrimizin özgün olmasından kaynaklı çalışacağımız kurumların da özgün kadın çalışmalarına dair fikirleri ve çalışmaları olmalıydı. Bu yüzden Aryen olarak ŞanoWan ve Star Kadın Derneği ile ortaklaştık. Şano’dan arkadaşlarla kadınlarla atölyeler yapma ve oyun çıkarma; Star Kadın Derneği ile de atölyelere katılan kadınlara toplumsal cinsiyet eşitliği ve cins bilinci eğitimleri vermekti fikrimiz. Bu projeye götüren birçok sebep var ama her şeyden önce kadınların sanata yeteri kadar erişememesi, Serhat bölgesinde kadınların sanatta yer almasına engel olan toplumsal baskı, var olan sanatçı kadınların ise genel çalışmalar içinde kimliğinin belirgin kılınamaması, sanatçı kadınların bu alandaki cinsiyetçilikten, eşitsizlikten bihaber yaşıyor olması, kadının sanattaki rengini ve etkisini daha görünür kılmak ve artık Wan gibi bir yerde sanatın her dalında özgün kadın guruplarını oluşturabilmek… Tüm bunlar ve daha sayamadığımız birçok sebebimiz vardı bu projeye bizi götüren.
Projenin odağında ‘dört’ rakamı var. Nedir anlamı?
Dört rakamı öncelikle dört mevsimden geliyor. Kadının doğa ile etkileşimi ve doğadaki rengi bize dört mevsimi anımsattı. Her mevsimin ayrı bir güzelliğe sahip olması gibi kurumlarımız da, özellikle üzerine çalıştığımız dört sanat dalımız da çok özel ve güzeldi. Kurumlarımızda emek veren kadınlar bu dört dalda eğitim verip atölyeler düzenliyordu. Bu yüzden dört sanat dalını, dört ayrı mevsimde, kentteki kadınlarla atölyeler ve atölyeler sonunda ve dört dörtlük deyimine atıfla tümüyle kadınların kendi emeği, yeteneği, ortaklığı sonucunda ürün ortaya çıkarma şeklinde buluşturmaya karar verdik.
Projede süre olarak ilk dönem tamamlanmış oluyor bu ay itibariyle. Hangi atölyeleri gerçekleştirdiniz şimdiye kadar. Sonuçlardan memnun musunuz?
Şimdiye kadar resim atölyemizin çağrısı ve çağrı sonucu gelen başvurularla atölye gerçekleşti. Atölyeden sonra ürün çıkarma aşamasına geçildi ve gelen kadınlarla büyük bir resim sergisi düzenlendi. Serginin konusu da oldukça önemli ve dikkat çekiciydi. Yaşamda çöp veya atık diye adlandırdığımız sözde artık işe yaramayan her şeyi kullanarak kadın temalı tablolar yapıldı. Resim sergisi çalışması devam ederken, kadın korosu için atölye çağrısı yapıldı ve gelen başvurularla müzik üzerine şan atölyesi başladı. Yoğun ve renkli geçen şan atölyesinden sonra da koro oluşturulup konser hazırlığına girildi. Bu iki atölyeye gelen tüm kadınlarla düzenli olarak cins bilinci ve toplumsal cinsiyet eşitliği atölyeleri de gerçekleştirildi. Hem resim hem de müzik atölyelerinin ürünü olan sergi-konser çalışmalarımızı sergilemek için özel bir tarih seçtik. Bu tarih 8 Mart haftası yani 1 Mart’tı. Böylelikle özgün sanatsal çalışmalarımız ve onlarca güzel kadınla birlikte 8 Mart’ın da startını verdik. Özel bir haftada çok özel iki çalışmamızı yani sergimizi ve konserimizi gerçekleştirdik. Kadınlarda büyük bir heyecan ve özgüven, aynı zamanda kimliğinin farkına varma durumunun oluştuğunu belirtebiliriz.
Tam da bu noktada Kürt kadınları sanat alanında hem devletin hem de erkek egemenlikli yaklaşımların engeliyle karşı karşıya. Bilinçlenmeye dönük atölyelerinizde nasıl sonuçlar açığa çıktı. Kadınlar kendi kimlikleriyle ne kadar varlık gösteriyor bu alanda?
Wandaki kadınların ilk defa böyle bir çalışmada yer alması, birbiriyle etkileşim içinde olması, sanata dokunmaları ve sanatla devam etme kararları, tarih boyunca uğradıkları haksızlık ve hukuksuzluklar konusunda kendilerinde farkındalık oluşması ve harekete geçmeleri başlangıç için çok büyük ve değerliydi. Küçük de olsa bu farkındalığı oluşturabilmek ve kadınların hayatına sanat yoluyla dokunabilmek bizi onurlanırdı. Kadınlar, hem kadın kimliğinin anlam ve önemini kavradı hem de Kürt kimliğinin. Sanatın iyileştirici gücünü kendi zeminlerinde gördüler. Bilinçlenmeye, cinsini ve kimliğini tanımaya yönelik yaptığımız atölyeler çok olumlu sonuç verdi. Kadınlar bu atölyelerden sonra diğer çalışmalarımızda da yer almaya ve birlikte güç katmaya karar verdi.
Bir diğer atölyeniz etik estetikti. Kültür-sanat alanındaki dejenerasyonu da düşünürsek nasıl bir sanat, nasıl bir kadın duruşu?
Etik ve estetik konusunda yaptığımız tartışmalar, toplumda bu kavramların nasıl bilindiği ve gerçekte bu kavramların neyi temsil ettiğine kadar sürdü. Sonunda etik ve estetiğin sanatımızda yerini, anlamını tartıştık ve kendilerinin sanatlarına bunu nasıl yansıtacaklarına dair uzun uzun sohbetler ettik. Devrimci sanat anlayışıyla sanat yapmanın önemini her kadının kendinde içselleştirdiğini söyleyebiliriz.
Wan özel savaş uygulamalarının yoğunlaştığı bir kent özellikle gençler, kadınlara dönük… Asimilasyon, kültürel soykırıma karşı çok kıymetli bir çalışma yürütüyorsunuz. Aryen Kültür Derneği olarak buna dönük hedefleriniz, yol haritanız ne?
Tabii başta belirtilmesi gereken bir husus var; o da Kürt halkının, aynı zamanda Wan halkının kültürel ve sanatsal yaratımlarını, üretimlerini baskı, asimilasyon ve soykırımcı bir politika izleyerek yok etmeye çalışan bir sistemin içinde yapıyor olmak zorunda oluşu. Bu sistem Kürt halkına karşı zaten çok kirli politikalarla yaklaşıyor ancak söz konusu Kürt kadını olunca bu politikalar daha da derinleşiyor. Haliyle Wan halkının buna karşı ciddi bir arayışı var. Aryen Kültür Sanat Atölyesi bu saydığım politikalara karşı sanatsal yönüyle bir mücadele alanı. Buraya ilginin yoğun olmasının nedeni müzik, resim ve tiyatro alanında kişinin kendi yaşamını, kimliğini, dilini, ve tarihini konu alan etkinliklerin olması. Yani kendisini daha iyi tanıma fırsatı veriyor olması çalışmalarımızı da ilgi odağı yapıyor.
Kısaca şöyle belirteyim; kurumuş bir ağaca su verip yeşerttiğinizi hayal edin. Böylesi çalışmalar yeşerebildiğini fark ettiğiniz bir ağacı izlerken içinizde oluşan-oluşabilecek büyüklükte bir heyecan, aynı zamanda bir kararlılık oluşturuyor içimizde. Gözünüzün önünde size dair, size hitap eden, sizi yansıtan, büyüdüğünü, geliştiğini fark ettiğiniz bir şeylerin karşısında heyecanlanmamak mümkün değil.
Projenin süresi bir yıl. Peki sonrası?
İleriye dönük benzeri kadın çalışmalarımız olacak. İkinci ayağında Avrupa var. Yani önümüzdeki yıl. Bunun dışında da Serhat bölgesinin genelinde bu tarz çalışmaları yayma ve büyütme hedefimiz olduğunu da belirtmek isterim.