‘Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürt Sorununa Barış’ Hamlesi ikinci yılına farklı etkinliklerle girdi. ‘Küresel Öcalan Günleri’ kapsamında düzenlenen etkinliklerin adreslerinden biri de yıllarca Apartheid rejimine karşı mücadele eden Güney Afrika idi.
“Fikir-Zikir-Çalakî” temasıyla gerçekleşen eylemlerin organizatörlerinden Workers World News dergisi editörü ve kadın mücadelesi aktivisti Lara Redy, aynı zamanda hamlenin ilk çağrıcılarındandı. Newaya Jin’e hamlenin bir yılını değerlendiren Lara Redy, “Öcalan’ın fikirleri toplum için, özellikle de kadınların özgürlüğü için o kadar güçlü ki, tüm baskı ve sınırlamalara rağmen demir parmaklıkları yıkıyor. Hepimizin inşa etmeye çalıştığı demokratik ve özgür bir dünya için perspektif sunuyor” tespitinde bulundu.
Güney Afrika ile benzerlikler var
Kürt mücadelesi ile Güney Afrika halkının mücadelesi arasında paralellik kuran Redy, “özellikle Mandela örneğinden yola çıkarak, hapsedilen tüm mücadele liderlerinin özgürlüğü sağlanmadan gerçek bir demokrasinin sağlanamayacağı gerçeğinden hareketle bu hamlenin önemli olduğunu düşünüyorum” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Öcalan ile tüm siyasi mahkumların özgürlüğü için uluslararası dayanışmayı ve aynı zamanda uluslararası baskıyı artırmak için Özgürlük Hamlesi’ne katıldım. Hamlenin gelişmesi için tüm imkanlarımızı kullanmalıyız; O’nun düşüncelerini ve mücadelesini aktarmak, anlatmak; yeni iletişim kanalları açmak gibi daha birçok şey…
Etkili ama yeterli değil
Dünya çapında yürütülen bu hamle etkili bir adım ancak elbette yeterli değil. Sadece Öcalan’ın özgürleşmesi için değil, tüm toplumsal değerler için bir nevi zindan olan kapitalist sistemin aşılması için daha fazla şey yapmalıyız… Kürtçe deyimle ‘hevaltî’ olmadan bunu başarmak mümkün değil. Bir ILRIG (Güney Afrika’da faaliyet yürüten Uluslararası Emek Araştırma ve Bilgi Grubu) afişindeki sözü alıntılamak gerekirse; ‘dünya hepimizin birlikte ulaşacağı özgürlüğe susamış durumda.’ Kısacası daha fazla ortaklaşmalı, birleşmeliyiz.”
Erdoğan iktidarı bir apartheid rejimi
Erdoğan rejiminin Kürt halkına karşı “Apartheid rejimi” olduğu tespitinde bulunan Lara Redy, uluslararası alanda buna karşı sessizliğin bir sistem uzlaşısı anlamına geldiğine dikkat çekti. Redy, “Türk devleti soykırım uyguluyor. Ancak dünya devletlerinin buna karşı bir tutumu, yaptırımı yok. Türkiye, İran, Rusya ya da Hindistan gibi sömürgeci ulus devletlerle uluslararası ticaret ya da siyasi çıkarlar gereği anlaşma hiç durmuyor. Adres Güney Afrika olabilir, ya da Ortadoğu; bugün çokça gündemde olan İsrail-Filistin sorununda olduğu gibi… Sonuçta sistem ulus devletleri hedef almıyor. Ulus devlet ve sermayenin kurallarına göre oynanan bu oyunların bir karşılığı yok” ifadesinde bulundu.
Lara Redy, tüm bu baskı rejimlerine son vermenin halkların ortak mücadelesiyle mümkün olduğunu belirterek şunları söyledi: “Yalnızca halkların doğrudan mücadelesi, halkların dayanışması gerçek bir devrim veya değişimi getirebilir. Filistin, Hindistan, Keşmir, Sudan, Kenya, Ukrayna ya da başka bir yer… Adaletsizliğin ve baskının olduğu her yerde halklar ve kadınlar olarak mücadelemiz birbirine bağlı. Ve tüm mücadeleleri uluslararası alana taşımak gerekiyor. Hiçbir bölgeyi, ulusu ötekileştirmemek gerekiyor. Hepimiz kapitalist ulus devlet yaklaşımının yarattığı trajedileri yaşadık, yaşıyoruz ve buna karşı mücadele ediyoruz. Dolayısıyla bunu uluslararası düzeyde bir ortaklaşmanın gerekçesi yapmak durumundayız.
Değişim dayanışma ile mümkün
Bugünlerde sol, sosyalist, feminist mücadeleler söz konusu olduğunda belki de Orwel’in Hayvan Çiftliği eserindeki sözlerine atıfla şunu demek gerekiyor: ‘Tüm ezilen halklar dayanışmayı hak ediyor, ancak bazıları daha fazla dayanışmayı hak ediyor.’ Kürt halkı ve Kürt kadınları böyle bir dayanışmayı hak ediyor. Güçlü bir enternasyonalizm ve halk dayanışması odaklı mücadele eden sol ve radikal feminist hareket aktivistleri olarak, başarılarımızın yanısıra başarısızlıklarımızdan da çıkaracağımız dersler olduğuna inanıyorum. Sevgi, ilgi ve karşılıklı yardımlaşma ruhu içinde Kürt yoldaşlarımızla paylaşacağımız çok şey var.
Tarih bize şunu öğretmiştir ki; devrim ya da değişim uluslararası alanda halkların dayanışması ile mümkün. Hangi alanda olursak olalım, hepimizin hayalini kurduğu, uğruna bedel ve pek çok şehit verdiği yeni bir dünyanın inşası mücadelesine cesurca devam etmeliyiz.”
Özgür bir yaşam perspektifi
Lara Redy, Özgürlük Hamlesi’ne katılma amacının salt dönemsel bir dayanışma olmadığını vurgulayarak, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın tarih ve toplum analizlerini öğrendikten, eserleriyle tanıştıktan sonra, kendi mücadelesine “ilham” verdiğini dile getirdi. Ağırlaştırılmış tecrite de tepki gösteren Lara, “tüm yoldaşlar gibi benim de yüreğim uzun yıllardır kendisinden haber alamamanın yarattığı endişe nedeniyle yaralı. Bu, büyük bir boşluk yaratıyor. Yine de umutluyuz. Çabaları ve mücadelesi için O’na teşekkür borçluyuz. Öcalan’ın özgürlüğünü istiyoruz” dedi. Tecritin Öcalan’ın düşüncelerinin yayılmasını engellemeyeceğinin altını çizerek, “Öcalan’ın fikirleri toplum için, özellikle de kadınların özgürlüğü için o kadar güçlü ki, O’nun devrimci fikirleri, tüm baskı ve sınırlamalara rağmen demir parmaklıkları yıkıyor. Hepimizin inşa etmeye çalıştığı demokratik ve özgür bir dünya için perspektif sunuyor. O’nun bize kadar ulaşan bu etkisi fikirlerinin hapsedilemeyeceğinin kanıtı. Bu nedenle kapitalist modernite, ataerkil, neoliberal sistem ve güçler açısından büyük bir tehdit olarak görülüyor” diye belirtti.
Kadın devrimi heyecan veriyor
“Öcalan’ın hangi tespiti sizin ilginizi daha fazla çekti, Güney Afrikalı kadınların sorunlarının çözümüne hitap ettiğini düşünüyor musunuz” sorumuza yanıtı ise şöyle oldu Lara Redy’nin: “Bir radikal feminist, insan hakları savunucusu olarak Jineolojî ve Demokratik Konfederalizm tezi en fazla ilgimi çeken başlıklar. Bugün tüm dünyada yankılanan Jin-Jiyan-Azadî formülü; toplumun özgürlüğünün kadın özgürlüğünden geçtiği tespiti, yine kadın özgürlüğüne odaklı bu düşüncenin ekolojik karakteri beni cezbetti. ‘Kadın devrimi’ ifadesi büyük bir heyecan veriyor. En fazla da ‘Demokratik modernite bir nehir akışı gibi tarihte hep kapitalist moderniteye karşı paralel ilerlemiştir’ tanımlamasını seviyorum. Bu fikir, iddia edildiğinin aksine tarihe, insanlığa hakim olanın merkezi, egemen sistemler değil; yerel, kültürel, topluma ait sistem ve değerler olduğunu doğruluyor. Görmezden gelinen tüm kesimlere, halklara kendi alanlarını ifade etme, sesini duyurma şansı veriyor. Bir nehrin yatağını bulması gibi, herkes kendi özüne uygun olanla var olabiliyor.
Tez olmanın ötesinde bir yaşam biçimi
Ve bu fikirler artık benim için tez olmanın ötesinde bir yaşam ve varoluş biçimi. Kendi deneyimlerimizle birlikte bu tezlerin daha zenginleştiğini, zenginleştirdiğimizi de düşünüyorum. Aynı kökten gelen tüm dallar ve yapraklar misali benzerliklerimiz ve ortaklıklarımız çok fazla. Afrika’nın Ubuntu felsefesinde olduğu gibi… (Ubuntu, ‘ben biz olduğumuz zaman benim’ sloganı etrafında şekillenen, Mandela’nın da yaşam felsefesini oturttuğu Güney Afrika’da eski bir düşünüş ve yaşam biçimi.) Görmezden gelinen, susturulan siyahi ve yerli kadınlar çoklu baskı sistemleriyle karşı karşıya. Güney Afrika’da ataerkillik çok güçlü. Mücadelemiz çetin. Bu nedenle Güney Afrikalı kadınlar özgürlük mücadelesine bu denli tutkuyla bağlılar. Bizler de Kürt kadınlarına benzer çözümlere ihtiyaç duyuyoruz. Kürt Kadın Hareketi’nin tezlerinin Güney Afrikalı kadınların sorunlarına da hitap ettiğini düşünüyorum. Kadınların özerk örgütlenmesini geliştirmeli, birçok yönden öz savunma mekanizmalarına sahip olmalıyız.
Bir eğitmen olarak özellikle, eğitim alanında bilgiyi tamamen sömürgesizleştirmek, demokratik kolektif sevgiye dayalı eğitim sistemleri yaratmak, yine toprak ve kaynakların komünal kullanımını gerçekleştirmenin elzem olduğunu düşünüyorum. Demokratik konfederalizm tüm bu idealleri karşılıyor. Kelimeler ne olursa olsun, uğruna büyük bedeller vermeye değecek idealler için mücadele etmektir önemli olan.
Lara Reddy kimdir?
Lara Reddy, Durban-Westville şimdiki adıyla KwaZulu Natal Üniversitesi Pedagoji bölümü mezunu. 28 yıllık eğitmenci. Güney Afrika’da çoğunlukla siyahi ve işçi sınıfı ailelerin çocuklarına öğretmenlik yapıyor. İngilizce, drama, tarih, çevre ve feminizm dersleri veriyor. Güney Afrika’daki emek ve toplum hareketleri için araştırma, eğitim, öğretim çalışmaları yürüten Uluslararası Emek Araştırma ve Bilgi Grubu (ILRIG), Johannesburg şubesinde çalışıyor. Kuruluşun Workers World News dergisinin editörlüğünü yapıyor. Güney Afrika’nın Johannesburg kentinde anarşist dayanışma kolektifi olan Food Not Bombs Jozie’yi de koordine eden Lara Reddy, aynı zamanda şair.