Jineolojî’nin eğitim yöntemleri ve bilginin dekolonizasyonu

- Elif KAYA
164 views
Eğitim, insanın toplumsallaşma, kim olduğuna, nereye gitmek istediğine dair sorulara cevap bulma faaliyetlerinin başında gelir. Eğitimler bize kim olduğumuzu gösterdiği gibi, ne olmadığımızı da öğretir. Elbette burada kastettiğimiz bizi kendi hakikatimizle buluşturan devrimci eğitim yöntemleridir. Yoksa sömürgeci eğitim politikalarıyla asimilasyonun nasıl yaygınlaştırıldığını, toplumun kendi hakikatine nasıl yabancılaştırıldığını çok iyi bilen bir halkız. Yani eğitimin yöntemleri ve amacı onun niteliğini de ortaya koyar.

Bu yıl şubat ayında TJK-E, eğitim çalışmalarını Jineolojî perspektifiyle ele alan kapsamlı bir çalıştay düzenledi. Bu çalıştayda Kürdistan Özgürlük Mücadelesi’nin yarım asra varan eğitim deneyimi ve açığa çıkan sonuçları analiz edilerek, Jineolojî’nin yöntemleri ile eğitim çalışmalarının nasıl derinleştirilebileceğine dair tartışma ve kararlaşmalara gidildi. Bu yazıda çalıştayda konu edinilen Jineolojî’nin eğitim yöntemleri ve bunun Kürt Kadın Hareketi’nin eğitim çalışmalarıyla buluşmasını ele almaya çalışacağım.

İdeolojik arka plan

Eğitimler mutlaka bir ideolojik arka plana dayanır. Eğitimin yöntemi ve içeriği de bu ideolojik yapı temelinde şekillenir. Örneğin; sömürgecilik toplumu hafızasızlaştırarak, değersizleştirerek, insanı kendi varlığıyla sorunlu hale getirerek sonuç almaya çalışır. Bu eğitimlerde amaç, hakikatin çarpıtılması ve sömürü sisteminin derinleştirilmesidir. Herkesten daha fazla sömürgeciler bilir ki, sadece zora dayalı olarak kendisini sürdürme şansına sahip değildirler. Bu nedenle her sömürgeci sistem kalıcılaşmak için toprak-beden işgalinden önce zihniyetleri işgal etmeyi hedefler. Zihniyet işgali, tüm işgallerin kapısını açar ve sömürgeciliğin sürdürülmesinin teminatını oluşturur. Bu eğitimlerle boyun eğen, kendine yabancılaşan, kendine güvensiz, toplumsal varlığını geri gören ve varlığından kaçışı yaşayan bireyler yetiştirilir.

Zihinlerin özgürleşmesi için eğitim

Kuşkusuz eğitimler, özgürlük hareketleri açısından da devrimsel çalışmalardır. Bir anlamda sömürgecilikten arınma, bilginin dekolonyalizmini sağlama ve özgür yaşam ilişkilerini geliştirmenin temel çalışmalarıdır. Zihinlerin özgürleşmesi, sömürgeci etkilerden arınması ancak devrimci eğitimlerle mümkün olabilir. Biliyoruz ki zihniyetlerin sömürgecilikten arındırılması, toprağın sömürgecilikten arındırılmasından daha zorlu bir çalışma olup, devrimci bir tutum ve yaratıcılık gerektirir. Toplumu özgürleşmeden alıkoyan dinci-milliyetçi- cinsiyetçi, oryantalist, muhafazakar fikirler aşılmadan toplumun özgürleşme imkanı mümkün olamaz. Sömürgeciliğin yöntemleriyle bunu yapamayacağımıza göre, bunu nasıl başarabiliriz?

Jineolojî’de eğitim yöntemleri

Jineolojî bir bilim olarak henüz yeni bir çalışma olsa da, Kürdistan Özgürlük Mücadelesi’nin ve özgürlük hareketlerinin deneyimine dayandığı için güçlü bir yöntemi olduğunu ifade edebiliriz. Bu eğitim yönteminin belli başlı özelliklerini kısaca ifade edecek olursak; eğitim yöntemi paradigma temellinde şekillenir. Yaşam ve eğitimi bütünsellik içinde ele alarak, yaşamın her alanını eğitime dönüştürüp, beden, sanat, kültür, duygu gibi pek çok dile yer veren bir öğrenme sürecini esas alır. Örneğin, herkes kendi mutfağından, kendi şarkılarından, danslarından, mitolojilerinden örnekler paylaşır. Karşılaştırmalar yapılır, ortak paydalar açığa çıkarılır. Anlatım ile yaşam buluşturulur. Kolektif, komünal, ekolojik yaşam sadece anlatılmaz, bunun nasıl mümkün olduğu günlük yaşamın örgütlendirilmesiyle ortaya konulur. Eğitimlerde hazır bir müfredat yoktur, her ortama aynı konu başlığı anlatılmaz. Eğitim bileşeninin ihtiyaçları doğrultusunda konu içeriği hazırlanır. Yaşanan sorunları çözmeye imkan ve olanak sağlayan bir içerik ve anlaşılmasını sağlayacak bir dil kullanılır. Kadın-erkek- karma-genç-farklı inançlar-halklar gibi kategoriler, eğitim konusunun içerik ve veriliş tarzının farklılığını da ortaya koyar. Yani eğitimlerde fikir-zikir-eylem bütünselliğini gözetmek son derece önemlidir.

İnteraktif öğrenme

Eğitimde veren-alan, anlatan-dinleyen, özne- nesne ikilemleri aşılarak, birlikte öğrenmenin geliştiği interaktif bir tarz esas alınır. Bu nedenle eğitim ortamları hem kendimizdeki bilginin paylaşıldığı hem de bu ortamdan yeni bilgiler aldığımız bir karakter taşır. Uzun sunumlardan öte üzerinde tartışma yapılacak genel bir çerçeve verildikten sonra analiz, yorum ve katılımcıların bilgileriyle bu süreç derinleştirilir. Mutlak bilgilerden kaçınılarak, üzerine düşünülmeye davet eden bilgiler sunulur. Katılımcıların daha fazla dahil olması için diyalog yöntemleri kadar, workshoplarla eğitim tartışmalarını dinamik kılmak ve her katılımcının aktif katılımını sağlamak esas alınır. Özellikle büyük topluluklarda konuşma sorunu yaşayan kadınlar için grup tartışmaları katılım için daha olumlu sonuçlar veriyor.

Çoğaltıcı ortaklaştırıcı bir dil

Eğitim yöntemlerinde tiyatro-müzik- dans-şiir-resim gibi sanat alanlarının yaratıcılığı ve öğreticiliğinden de yararlanılıyor. Bilginin en güzel- estetik biçimde nasıl yaşamsallaştırılacağı bu yöntemlerle ortaya konuluyor. Sözden daha güçlü sonuçlar açığa çıkarıyor. Eğitim sunumlarında görsel materyallerin hazırlanması ve sunulması da önemli bir konu olmakta. Slayt, video, görsel anlatımla konu daha da somutluk kazanıyor. Mitolojojik öykülerin anlatılması, film-kitap analizi, yorumlanması konuları da eğitimlerde esas alınan ve bildiklerimizin anlamını derinleştirme amacıyla başvurulan yöntemlerdir. Eğitimlerde kullanılan dil konusu da önemlidir. Pozitivizmin yarattığı mutlak doğru, ak-kara ikilemine düşmeden yorumlayıcı ve anlamları çoğaltıcı bir dil kullanmak son derece önemlidir. “olmaz”ın dilini eğitim ortamlarında ortadan kaldırmak, “olur”un çoğul yöntemlerini açığa çıkaracak bir dil geliştirmek eğitimin başarısının bir ölçüsünü oluşturur. Ne propagandatif bir dil ne de yaşanan gelişmeleri görmeyen inkarcı- karamsar bir dil… Belki tam da yaşam gibi olasılıkları, başarı ve başarısızlıkları içinde barındıran ama onu aşma azmini ortaya koyan bir dil esas alınmaya çalışılır.
Eğitimin günlük yaşamın ortaklaşması, paylaşımlarla tamamlanması da bir parçası. Akşamları bir ateşin etrafında toplanıp, masal- öykü- şarkı söylemek gibi. Geçmişin kolektif bilgisini paylaşma, yöntemlerinden yararlanma ve yeniden bağ kurma konusu eğitimlerin önemli bir parçası.
Sonuç olarak, Jineolojî eğitimlerinde her ders aynı zamanda bir sosyolojik alan araştırması işlevi görüyor. Derslerde yazılan yazılar, yapılan anketler, sorulan sorular ve yaşanan çelişkiler, ilgi çeken konular Jineolojî Akademisi için bilgiye nasıl ve ne şekilde ulaşacağına dair veri sunuyor. Eğitim amacıyla yapılan araştırmalar, eğitimde yapılan tartışma ve ulaşılan sonuçlar materyallere ve eğitim konularına dönüşerek, ulaşılan bilgi toplumla yeniden paylaşılıyor. Kısaca ifade edecek olursak, Jineolojî eğitim yöntemleri köklerimizle bağ kurmamıza, bilgimizin ve zihinlerimizin dekolonize edilmesine, kendi bilgimize ulaşmamıza olanak sağlıyor. Çünkü özgürlük ancak zihniyet üzerinde geliştirilen sömürgeciliğin aşılmasıyla gelişme imkanı bulabilir.