Kadın özgürlük mücadelesini diğer sistem karşıtı hareketlerden farklı kılan temel niteliği, bütün toplumsal mücadeleleri -çevre, demokrasi, barış, emek, öz yönetim gibi- kapsama ve bütünlüklü kılma özelliğidir. Son 200 yıla damgasını vurmuş olan sınıf ve sömürgecilik karşıtı mücadeleler böylesi bir potansiyele sahip olmamıştır. Rêber Apo, ”Kadın konusu sınıf ve ulus gerçekliğinden daha önemlidir. Hem tarihi hem de sosyal bakımdan kapsamlıdır. (…) 19. yüzyıl nasıl burjuva partilerinin, 20. yüzyıl emeğe dayalı partilerin yüzyılı olmuşsa, 21. yüzyıl da kadına dayalı partileşmenin yüzyılı olacaktır” belirlemesinde bu gerçeğe de dikkat çekmektedir.
Devletli uygarlığın biriktirdiği ve kapitalizmle toplum kırım düzeyine varan sorunlar, derinleşen çelişkiler diyalektik biçimde karşı direniş, eylem ve örgütlenmelerin gelişmesini beraberinde getirmektedir.
Rojhilat serhildanı tesadüf değildi
Son on yılda finans kapitalin sebep olduğu krizlerin kadın kırımcı karakterine paralel biçimde direnişteki kadın öncülüğü daha belirgin hale geldi. 3. Dünya Savaşı’nın mekanı olan Ortadoğu’da hareketimizin öncülüğünde gelişen direniş, DAİŞ’in yenilmesi ve kendi alternatif sistemini kurumlaştıran Rojava devrimi bu çağın en güçlü direnişini temsil etti. Bu direniş küresel çapta desteklere, katılımlara, sistem karşıtı ekolojik, feminist, demokratik hareketlere ilham kaynağı oldu.
Kürt Kadın özgürlük mücadelesinin 30 yılı aşan gelişimi ve Rojava ile somutlaşan kadın devrimi inşası Rojhilat serhildanları ile zirveye ulaştı. Kuşkusuz 2022 yılına damgasını vuran ve kadın mücadelesindeki yükselişi dünyaya gösteren Rojhilat Kürdistan’ı oldu. Bu serhildanlar Saqızlı bir Kürt kadını olan Jîna Emînî’nin ahlak polisleri tarafından katledilmesiyle başladı. Tüm topluma ve dünyaya yayılan kadın serhildanlarının Rojhilat Kürdistan’ında bu denli görkemli yükselişi elbet tesadüf değildi. İran’da önemli toplumsal ve devrimsel değişim dönemlerinde hep kadınlar belirgin aktördü. Günümüz İran İslami rejimi her ne kadar kadınların özgürlüğüne dönük büyük saldırılar içinde olsalar da toplumda kadın kültürünün gücü hep belirgindi. Ve bu serhildanlar Kürt kadının öncülüğünde Ortadoğu’dan başlayan bir kadın devriminin dünyayı nasıl etkilediğini ve nasıl bir toplumsal devrimin öncülüğünü yapabileceğini gösterdi.
İran’da kadın mücadelesi
20. yüzyılın başında İran’da Kadın Encümenleri adıyla örgütlenen kadın konseylerinden oluşan hareket mücadelesiyle kadın haklarına dair önemli kazanımlar elde etmişti. Ardından 1943 yılında kurulan kadın Cemiyeti kadınlara siyasi haklar verilmesi yönünde mücadele etti ve 1963’te kadınlar oy kullanma hakkı kazandı. Ancak kadın hakları 1979 İran İslam devrimi ile büyük darbe aldı. Ahmedi Necad döneminde ahlak polisi yani İrşad devriyeleri kuruldu. Bu devriyeler 2006’dan itibaren kadınları makyajları, kıyafetleri, başörtüsü gibi nedenlerle tutuklamaya başladı.
Ahlak polisi olarak hareket eden bu devriyeler 13 Eylül 2022 tarihinde Saqız kentinden Tahran’a giden Jîna Emînî adlı Kürt kadınını başörtüsünü uygun takmadığı gerekçesiyle gözaltına aldı ve ağır işkencelerde bulundu. Bunun üzerine hastaneye kaldırılan Jîna Emînî 16 Eylül tarihinde yaşamını yitirdi. Jîna Emînî’nin yaşamını yitirmesinden önce de 3 Eylül 2022’de Urmiye’de Şilêr Resûlî adındaki Kürt kadını kendisine tecavüz etmeye çalışan adamdan kurtulmak içinin evinin balkonundan kendini atmış ve 5 gün hastanede tedavi gördükten sonra 8 Eylül’de yaşamını yitirmişti. Şilêr Resûlî’nin yaşamını yitirmesiyle başlayan kadınların protestoları Jîna Emînî sonrası bir serhildana dönüştü. İran’da yaşayan Kürt, Fars, Azeri, Beluci toplumunu kapsayan bu eylemlerde herkes ayaklandı ve eylemler 5 ay kesintisiz olmak üzere 9 ay sürdü. Eylemlerin sloganı “Jin Jiyan Azadî”ydi. Bu eylemler tüm dünyaya yayıldı. Tüm dünyada büyük protesto eylemleri yapıldı ve kadınlar saçlarını keserek, kefiyelerini yakarak, Jin Jiyan Azadî sloganları ile eylemlere destek verdi. Devlet serhildanları engellemek için saldırdı. 71’i çocuk 524 kişi katledildi. 15 Ocak kadar 2023 tarihine kadar tutuklananların sayısı 19 bin 400’ü buldu. Eylemlerle ilgisi olduğu gerekçesiyle 724 kişi ceza aldı ve İran insan hakları raporuna göre 199 kişi idam edildi.
Toplumsal devrimin işaretleri
Dünyaya bakacak olursak şu çok açık görülüyor, 21. yüzyılın başı önemli kadın mücadelelerine sahne olmaktadır. Ve bu kadını merkezine alan yeni bir toplumsal devrimin işaretlerini vermektedir. Milyonlarca kadının katıldığı, devletin, erkek egemenliğinin ve kapitalizmin protesto edildiği eylemlerin temel mesajı; kadınların bu sistemle yaşamayı ret etmeleriydi. Sistemin değiştirilmesi kadar alternatifin kadın özgürlüğü olduğunu ortaya koyan ‘gelecek kadın’dır sloganı bunun ifadesidir. Demokratik modernitenin inşasında Önderliğimizin “yere düşmüş bir taşı kaldırmaktan, yarım kalmış devrimi gerçekleştirme”ye kadar geniş bir yelpazede her çabaya, direnişe, inşaya anlam biçen yaklaşımı önem taşır. Son yıllarda giderek yükselen ve kadınların öncülük ettiği direniş dalgası bir umut yaratmakla birlikte sistem karşıtı hareketlerin kuramsal, örgütsel ve eylemsel zayıflıkları nedeniyle alternatif sistemi inşa zayıf kalmaktadır.
Neoliberalizmin saldırıları
Sistem karşıtlığının 500 yıllık kapitalist sistemin ötesinde devletli, erkek egemenlikli uygarlık karşıtlığı olarak ele almamak modernizmi aşmalarını önlemektedir. Sistem karşıtı hareketlerin kuram ve pratiklerinde bu kopukluğun sonuçlarını görmek mümkündür. Sistem karşıtı mücadelede teorideki liberal etkilere karşı ideolojik mücadele bu açıdan önem taşır. Pozitivist bakış açısını aşma, bilimde paradigmasal devrim arayışları olsa da bunları somutlaştırmaya ihtiyaç vardır. Kadın özgürlük hareketi ve feminizm sistem karşısındaki en radikal hareketlerden biri olma potansiyelindedir. Ancak bu potansiyel istenilen düzeyde açığa çıkarılmış değildir. Bunda neoliberalizmin saldırıları da oldukça etkilidir. Kuramda, eylemde, yaşam ve ilişki biçimlerinde radikallik iddiasının aksine liberalizmin etkileri yoğundur. 70’li yıllarla birlikte başta Kuzey Avrupa ve Amerika başta olmak üzere birçok alanda hareketin kuramcıları eylem ve örgütlenme zeminlerinden koparak akademik alanda etkinlik göstermeye başladılar. Kadın özgürlük düşüncesini akademik alana yansıtmak, bilimde cinsiyetçiliği aşma hedefi ile kurulan kadın araştırmaları bölümleri bir süre sonra feminizmin içinin boşaltılmasında kullanılır hale geldi. Son dönemde Amerika’da gelişen ve daha çok akademik alandaki tartışmalara yansıyan yeni toplumsal cinsiyet teorileri ile post-feminist dönemden bahsedilmeye başlanması bunun ifadesidir.
Sabitlenmiş, pasif, mağdur ezilmiş kadın kimliği ile aktif, ezen, egemen erkek kimliklerine dayalı karşıtlıkları aşmak adına başlayan tartışmalar giderek daha farklı boyutlara saptırılmıştır. Kadın ve erkeğin kolektif mücadele ile dönüşümünden ziyade kimlikleri, ezilmişleri, özneleşme biçimlerini çoğaltmak temel çelişkiyi görünmez kılmaya yol açmaktadır. Esasta liberalizmin ideolojik saldırısı olarak ele alınması gereken bir durumla kadın özgürlük hareketlerinin dayandığı birçok tarihsel, toplumsal kuram boşa çıkarılmaktadır.
Mikrokredilerle radikalizmi kırma
Benzer biçimde kadın özgürlük mücadelesine ihtiyaç olmadığı, kadınların zaten özgürleştiği fikri de bir başka cepheden gelişen liberal saldırıdır. İş dünyasında yükselmek, kadın özgürlüğü ve hareketi ile hiçbir bağı olmadan erkek egemen siyasette koltuk kapmak, yer edinmek isteyenler için kadın özgürlüğü söylemi bir malzeme olarak kullanılmak istenmektedir. Liberal ve ticari feminizm olarak tanımlanan anlayışlar kadınların bireycileşerek, yükselme hırsı ve kendini ispatlayarak özgürleşebilecekleri yanılgısını yarattı. Kadın özgürlük hareketlerinin kadınların özneleşmesi, ekonomik özgürlüğü, ataerkil sömürü mekanizmalarının dışına çıkması olarak formüle ettiği söylemler 70’li yıllardan itibaren BM, AB ve Dünya Bankası öncülüğünde geliştirilen cinsiyet eşitliği eylem planları ile kadın emeğinin neoliberal piyasaya sürülmesinde kullanıldı. Günümüzde kadın hareketlerinin radikalizmini kırmada kullanılan ve mikrokredi feminizmi, proje feminizmi ya da sivil toplumcu feminizm olarak adlandırılan çalışmalar esasta bu politikaya hizmet eden projeler oldu.
Eylem yetmez strateji gerekli
Eylemsel alanda devletlerin kadınları koruması, hukuk alanındaki adaletsizliklerin giderilmesi, kadın katilleri, tecavüzcülerinin yargılanması, kürtaj ve boşanmanın kolaylaştırılması temelindeki talep ve eylemler öne çıktı. Ancak sistemi temel noktalarda dönüştürecek eylem, örgütlenme ve kurumlaşmalar ve stratejiler geliştirilmediğinde gelecek on yılları ve yüzyılı hesaplayarak adım atan bir sistem karşısında sonuç alma imkanı yakalanamaz.
Kadın kırımı gerçekliği kadın özgürlüğü için hem kuramda hem de eylemde köklü çıkışların gerekliliğini gösterir. Kadınların öncülük ettiği direniş dalgasının kadın devrimine dönüşümü ancak böylesi çıkışlarla gerçekleştirilebilir.
*PAJK’ın Eylül 2023 tarihinde yayımladığı ‘Kadın Devrimi’ belgesinden derlenmiştir.