Bertha Zuniga Caceres, Lenca halkının hakları için mücadele eden Honduras merkezli COPINH (Honduras Halkçı Örgütler ve Yerli Örgütleri Sivil Konseyi) örgütünün genel koordinatörlüğünü yapıyor. Aynı zamanda Lenca halkının öncülerinden biri olan ve topraklarını, halkının haklarını savunduğu için katledilen Berta Caceres’in kızı. Berta Caceres, sadece Lenca halkının değil, dünya kadın hareketlerinin, çevre örgütlerinin de yakından tanıdığı bir isimdi.
Ülkesinde doğayı katleden, Lenca halkının kültürünü, kimliğini ortadan kaldırmaya çalışanlara karşı bir yurtsever, bir çevreci ama aynı zamanda kadın hakları mücadelesini veren bir öncüydü. “Topraklarımız uğruna mücadeleden asla vazgeçmeyeceğim, çünkü onurlu yaşam bu” diyen Berta Caceres 8 Mart haftasında, 2 Mart 2016’da evinde saldırıya uğrayarak hayatını kaybetti. O’nun bıraktığı miras şimdi Lenca halkının COPINH öncülüğünde mücadelesiyle devam ediyor. Bertha Zuniga Caceres’le Lenca yerli halkının mücadelesi, Kürt Kadın Hareketi ile ortak noktalarını konuştuk.
Sevgili Bertha, söyleşimize COPINH organizasyonunun amacı ile başlayalım, konuyla ilgili neler belirtebilirsin?COPINH, 30 yıl önce, özellikle Lenca halkının eğitim, sağlık, yol gibi sosyal ve altyapısal ihtiyaçlarını inşa etmek; ve Lencalar’ın onurlu bir şekilde yaşaması için kuruldu. Honduras’ın güneybatısında yaşayan Lenca halkının hakları, kimliği tanınmıyor, ırkçılık ve ayrımcılık yapılıyordu. Honduras Hükümeti, Lenca halkının “artık var olmadığını” iddia ediyordu. Bunun yanında bölge uluslararası şirketlerin işgaline açılmıştı. Bu inkar, aralarında Berta Caceres’in de bulunduğu birçok kişinin Lenca’nın sesini yükseltmek için bir oluşuma gitmesine yol açtı. Amaç salt bir siyasi kimlik talebi değil aynı zamanda sömürgeci politikalar nedeniyle yok olma tehdidi altında bulunan Lenca kültürünü savunmaktı. Kültürümüzü, maneviyatımızı, topluluk olarak ilişkilerimizi canlı tutmak bu nedenle önemli.
Kapitalizmin çeşitli sömürü biçimleri ve tehdidine karşı örgütlenme önemli bir rol oynuyor. COPINH bunu nasıl başardı, hangi noktaları esas aldı örgütlenmede?
Toplumu duyarlı hale getirmeye çalışmak kolay bir şey değil. İnsanlar genellikle ihtiyaçları üzerinden örgütlenirler. Örgütlenme süreci içinde bu ihtiyaçları görünür kılma ve çözme ihtiyacı vardır. Olası bir hak ihlali durumunda farkındalık gerekir. Bu noktada da bilinç öne çıkıyor. Bilinci yaratmak için kimi araçlara ihtiyaç var. Komüniteryen radyolar bu konuda önemli bir rol oynuyor. Lenca kadınları radyodaki programlarla atalarından kalma bilgileri, -diyelim ki ekmek yapımı konusunda- bir biçimde güncel sorunların çözümleriyle birleştiriyorlar. Organizasyon içindeki tüm faaliyetler gerçekten çok dinamik. Örneğin tiyatro konusunda çok ısrarcıyız. Sadece yetişkenlere dönük değil, tüm nesillere, meclislerimizdeki çocuklardan gençlere kadar herkese dönük programlar var. Mücadelenin onların da mücadelesi olduğunu hissettirmeliyiz. Evet dış tehditlere karşı savunma yapmak durumundasınız. Ama aynı zamanda toplumu sürekli yeniden inşa etmek, böylelikle toprağı ve kültürü savunmak, baskıya ve sömürüye meydan okumak zorundasınız. Kadınların siyasi çalışmalara, örgüte katılımı yetersiz, kadınları güçlendirmemiz ve şiddetin biçimlerine dair farkındalık yaratmamız gerekiyor. Bu da örgütlülük mücadelesini daha güçlü vermemiz gerektiği anlamına geliyor. İstediğimiz her şey belki istediğimiz hızda gerçekleşmeyebilir, ancak her adım bize daha iyisini yapmak için bir araç ve deneyim kazandırıyor. Bu, her zaman en etkili öğrenme yöntemi.
Toplumun yeniden inşasından söz ettiniz. Sağlık, eğitim ve ekonomi alanlarında alternatifleri nasıl inşa etmeli?Berta Caceres, Miriam Miranda gibi sosyal liderlerin referansları, merkeziliğe meydan okuyan bir nitelikteydi. Özellikle sağlık alanında özerkliği inşa etme yolunda yürüyoruz. Kadınlar, ebe olarak, ailelerde ve toplumda eski kuşaklardan gelen sağlık bilgisine sahip. Sağlık okullarımız var ve bu okullarda bu bilgiler ışığında kadınlar olarak bedenlerimizin farkına varmayı öğreniyoruz. Şifalı bitkilerin sağaltıcı gücüne başvuruyor, hem bedenen hem ruhen patriyarkal şiddetin açtığı yaraları, hastalıkları iyileştiriyoruz. Toplumumuzun bir parçası olan bu bilginin farkına varmak ve bunu sistematik hale getirmek istiyoruz. Irkçı ve cinsiyetçi olmayan bir eğitim önemli. Toplumumuzda birçok kişi okuma yazma bilmiyor. Ancak şu anda Küba’dan gelen ve alfabetikleştirme projesi olarak faaliyet gösteren bir Halk Eğitimcileri Tugayı var. Onlar sayesinde 950 kişi artık okuma yazma biliyor. Ancak eğitime salt böyle bakmıyoruz. Siyasi eğitim okulumuz var. Burada okuma yazma bilenlerin olması gerekmiyor. Bunu yapamasalar bile çok güçlü bir hafızaları var, ihtiyaçlarımızın neler olduğunu iyi biliyorlar.
Ekonomik anlamda da zorluklarımız var. Topraklarımız büyük ve bazı topluluklarda iklim değişiyor. Ama bu, aynı zamanda bir çeşitlilik. Farklı bilgilere sahip insanlarımız var. Kimi gıda üretiyor, kimi doğal ilaç yapıyor. Bu çeşitliliği ortaklaştırmak ekonomik sorunları çözebilmek için toplantılar alıyoruz. Ürünlerimizi kendi insanlarımıza satıyor ya da takas ediyoruz. Evet bu bütün sorunları çözmeyebilir ama yardımcı oluyor. Aynı zamanda kapasitemizi, organize olursak ekonomik ihtiyaçlarımızı nasıl çözebileceğimizi gösteriyor.
Kurdistan Kadın Hareketi sadece yerelde değil uluslararası alanda da ataerkiye karşı küresel konfederalizmden bahsediyor. Nasıl bakıyorsunuz bu konuya?
Çoğu zaman içimizi bunaltan umutsuzluk karşısında böyle bir çağrı çok değerli. Honduras’ta 2009’da bir darbe gerçekleşti ve bu bizim mücadelemizi de etkiledi. Ancak Berta Caceres şunu söyledi: “Darbe oldu ama ülkenin yeniden kuruluşunu deneyimlememiz gerekiyor. Bu yeniden kuruluş projesi için yerelde çalışmalı, önce onu başarmalıyız. Ama diğer mücadelelerden kopmamalıyız.” Kürt kadınlarından çok şey öğrendik. COPİNH’li kadınların daimi bir meclisini oluşturuyoruz ve Kürt kadınlarının örneğini takip ederek buluşuyoruz. Bu da COPINH’li kadın yoldaşlar olarak bizi güçlendirdi. Kendimizi Kürt halkına daha yakın hissediyoruz.
Berta Caceres anneniz, aynı zamanda mücadele arkadaşınız…
Berta, Lenca halkı için önemli bir öncüydü. Son yıllarında, uluslararası şirketlerin ülkemizin nehirlerinin varlığını tehdit ettiği bir dönemde COPINH’in genel koordinasyon görevini üstlendi. Berta’nın mirası, Honduras ve Lenca halkının ötesinde yerli halkların mücadelesinin referansı, onların farklı sosyal mücadele alanlarının örgütlenmesine yardımcı olan çok önemli bir figürdü. Berta Caceres bir enternasyonalistti, birçok bölgeyi gezdi, diğer topluluklardan çok şey öğrendi, Kürt halkının ve Kürt kadınlarının mücadelesine büyük hayranlık duydu, dolayısıyla bu küresel vizyonu kaybedemeyiz. Bu, halkımızın ihtiyaç duyduğu özgürlük için bizim büyümemize, hakikati görmemize ve yeniden öğrenmemize yol açıyor.
Lêgerîn’den çok şey öğrendim
Kürt kadınlarının mücadelesini nasıl tanıdınız?
Kürt halkını Alina Sanchez (Lêgerîn) yoldaş aracılığıyla tanıdım, Küba’da çalışma arkadaşıydık. Ben pedagoji okuyordum, o tıp okuyordu. Tanıştığımız ilk andan itibaren Lenca halkı ile Kürt halkının mücadelesi hakkında konuşmaya başladık. O’nunla çok iyi bir bağ kurduk. Alina’yla konuşmadan önce Kürt halkını tanımıyordum, birçok enternasyonalist mücadeleyi biliyordum ama Kürt halkını gerçekten tanımıyordum.
Kürt halkı ve Lenca halkı coğrafi olarak çok uzak olsalar da, benzerlikleri çok fazla. Gerici muhafazakar, kapitalist ırkçı güçlerle bir mücadelemiz var. Kapitalizm bizi fiziksel ve kimlik olarak yok etmek istiyor. Çünkü bu toprakların sömürülmesine karşı duruyoruz. Feminist mücadeleyi bölgesel ve örgütsel mücadeleyi güçlendirmenin temel bir unsuru olarak gören Kürt kadınlarına gerçekten hayranız.