Güney Afrika, Almanya ve Kolombiya’da yapılan Önder Apo’nun geliştirdiği yeni paradigma eksenli konferanslarda samimi buluşmalar, tartışmalar, kararlaşmalar yaşandı. Farklı biçimde devam eden bu yoğunlaşmaların her birinde demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü topluma, dünyaya duyulan özlem ve umudun büyüklüğü, canlılığı öne çıktı. Paralelinde yapılan bölgesel ve uluslararası kadın konferansları kadın devrimi ruhu, kadın özgürlük paradigması ve Jin Jiyan Azadî enerjisi ile toplumsallığın, öz kültürün, yurtseverlik ve özsavunma gücünün önemini belirginleştirdi. Yerel, bölgesel ve küresel düzeyde gerçekleşen bu platformlar sistem-karşıtı güçleri yakınlaştıran, birbirini anlama ve tanıma zeminini güçlendiren, radikal demokrasi mücadelesine yönelten bir rol oynuyor.
Kadın konfederalizminin ağları örülüyor
Küresel kapitalizmin ekonomik, siyasi, kültürel krizinin derinliği, günlük yaşam ve ilişkilerimize, kişiliğimize yön verme düzeyinin farkındalığını derinleştiren bu ortaklaşma zeminleri, birlikte çözüm aramanın itici gücünü ortaya çıkarıyor. Beynimize ve yüreğimize, emeğimize ve bedenimize, yaşamlarımıza ve geleceğimize konan ataerkil, küresel hegemonik ipoteği ortadan kaldırmanın yol ve yöntemini bulmaya sevk ediyor. Bu anlamda entelektüel düzeyde birbirini tamamlayan, sorgulatan, mücadele tecrübelerini birbirine akıtan bu yoğunlaşmalar yeni paradigma ile daha güçlü yol almanın seçeneklerini çoğaltan, halkların ve kadınların gündemine taşıyan bir katalizör işlevi görmekte, köprü olmaktadır. Devletli, sınıflı, iktidarlı paradigmadan demokratik toplumsal paradigmaya geçişin çözüm olanaklarını, zengin yöntemlerini geliştirme sorumluluğu yükleyen bu platformlar dünya demokratik konfederalizminin, dünya demokratik kadın konfederalizminin ağlarını örüyor. Demokrasi, ekoloji, kadın özgürlüğünü sağlamanın bütünselliğini gören ve gösteren paradigmasal dönüşüme radikalizmle çıkış yaptırma özelliği taşıyor. Liberalizme, kapitalizme, sömürgeciliğe, faşizme karşı, ancak radikal demokrasi, demokratik sosyalizm mücadelesi ile karşı durulabileceğini ispatlıyor. Milliyetçiliğin ve cinsiyetçiliğin demokratik ulus ve kadın özgürlük çizgisi ile etkisizleştirilebileceğini ispatlayan ortak verileri çoğaltıyor. Ulus-devlet tekçiliğini, merkeziyetçiliğini demokratik konfederalizmle aşmayı teorik-entelektüel alandan ahlaki ve politik alana kaydırmanın samimi çabalarını geliştirme, amansız mücadelesine koyulma sorumluluğu yüklüyor.
Entelektüel, ahlaki ve politik görevler
Önder Apo demokratik modernite paradigmasını tanımladığı Özgürlük Sosyolojisi Savunması’nda entelektüel, ahlaki ve politik görevlerin birbiriyle dolaysız ilişkisini ortaya koymakta ve “Demokratik modernite birimlerinin eğer toplum olarak tümüyle dağılmak istemiyorlarsa, kendiliklerini karşı-ağlar biçiminde üç görevle yüklemeleri gerektiği” üzerinde durmaktadır. Burada ifade ettiği birim tanımlamasını açımlayarak; “Birim, tekel karşıtı her topluluğu kastetmektedir. Demokratik ulustan bir köy derneğine, uluslararası bir konfederasyondan mahalle şubesine kadar her topluluk bir birimdir” demektedir. “Kabileden kente, yerelden ulusala kadar her yönetim organı da bir birimdir. İki kişilik, hatta tek kişilik birimler kadar milyarlarca insanı temsil eden birimler de söz konusu olabilir” vurgusunda bulunarak konfederal ağ içinde yer alacak çoğulluğu, zenginliği ve renkliliği ortaya koymaktadır.
Ahlaki ve politik toplumu yaşanır kılmak
Bu çoğulluk ve zenginliğin katılımıyla renklenen bu platformların halkları ve kadınları çiçeklendiren, baharlaşmasının türlü yoluna kafa yoran bir iradeleşme, örgütlenme ve pratiğe evrilmesi toplumsal çelişkinin, sistemsel krizin çözümünde hayati önem taşıyor. Tek tek birey çabalarından milyonları-milyarları temsil eden birim-örgütlenmelerin toplumsal dönüşümü sağlamak, sistemi değiştirmek için birlikte çok şey yapabileceğini kanıtlıyor. Sistemin toplumsallığı parçalayarak özne-nesne, kadın-erkek, ruh-beden, duygu-akıl çelişkisini derinleştirme üzerine varlığını inşa etmesi; özne-nesne, kadın-erkek, ruh-beden, duygu-akıl çelişkisini çözerek ekolojik topluma ulaşmak, devleti ve kökeni hiyerarşik ilişkileri aşmak anlamına geliyor. Çözüm paradigmasının bütünselliğine ulaştıkça alternatif sistemi, ahlaki ve politik toplumu yaşanır kılmak, kişilik ve yaşam gücüne dönüştürmek mümkün hale gelmektedir.
Toplumsal aydınlanma ve örgütlenme
Önder Apo, 21. yüzyıl devrimlerine toplumsal karakterini kazandıran temel noktayı; “Etik çalışmalar entelektüel alana, demokratik siyaset çalışmaları politik alana ilişkin görevler olmakla birlikte, ahlaki toplumla bütünleşmedikçe rolünü oynayamazlar. Ahlak her iki alan görevlerinin pratikleştiği toplum gerçeğini ifade eder” cümlelerinde dile getirmektedir. Bu gerçeklik entelektüel ve politik alandaki yoğunlaşma ve pratiğin sınandığı noktanın ahlaki topluma hizmet etmek olduğuna işaret etmektedir. Yapılan konferansların, ortak platformların böyle bir işleve kavuşarak pratikleşmesi, dünyanın farklı coğrafyalarında toplumsal aydınlanma ve örgütlenmeye dönüşmesi önemli bir ivme kazandırır. Farklı ülkelerde, direniş alanlarında, özgürlük arayışında toplumlarının ahlaki ve kültürel dokusuyla bütünleşerek değiştirici, dönüştürücü konfederal birim rolünü oynama sorumluluğunu sahiplenme anlamına gelir.
Özgür yaşam ağlarını örerek
Demokratik toplumsal inşada sorumlu konfederal birim rolünü oynama; toplumun demokratik ve özgürlükçü ögelerini görünür kılma, canlandırma, yeni yaşamın ve sosyalitenin kaynağına dönüştürme mücadelesine atılmaktır. Bu da toplumsal doğa ile buluşma, özdeşleşme; kapitalist sömürü sistemi ve toplumsal geriliklerle mücadelede alınan yolla ölçülür. Sistem-karşıtı karakter yeni paradigmayı toplumsal değerler sisteminin temeline dönüştürme düzeyi ve demokratik toplumsal inşayı geliştirme gücüyle doğru orantılı gelişir. Bunun entelektüel enerjisinin ahlaki ve politik sinerjiye dönüşmesi, ahlaki ve politik toplumu güçlendirmeye hizmet etmesi demokratik konfederalizmi ve özgür yaşam ağlarını örerek anlamlaşır. Bu yolda gelişen arayışları, emeği, çıkış yapma istemini yeni paradigmayı anlama ve yaşamsallaştırmada somutlaştıran her çaba kutsaldır. Beyin ve fiziki ölümün her çeşidini insanlığa dayatan modern kölelik sistemine karşı yaşam ve anlam gücünü çıkarmayı içerir. Jin Jiyan Azadî bayrağını, kadın devrimini yükseltmek, özgürlük sosyolojisini özgür eş yaşamın temel dayanağına dönüştürmektir.