Kalküta’daki RG Kar Tıp Fakültesi’nde 9 Ağustos 2024’te stajyer bir doktorun tecavüze uğrayıp öldürülmesi ülkeyi derinden sarstı ve kitlesel protestolara yol açtı. Stajyer genç doktor 36 saatlik vardiyanın ardından dinlendiği seminer odasında tecavüze uğrayıp öldürülmüştü. Yetkililer başta vakayı intihar olarak göstermeye çalışsa da, detaylı otopsi gerçeği ortaya ortaya koydu. Şimdiye kadar sadece bir şüpheli tutuklandı ancak otopsideki bulgular olayın bir toplu tecavüz vakası olduğunu gösteriyor.
RG Kar Tıp Fakültesi Müdürü Dr. Sandip Ghosh kurbanı suçlayarak gece tek başına seminer salonuna gitmeyi sorumsuzluk olarak nitelendirdi. Açıklamaya tepkiler yükselince Dr. Ghosh istifa etmek zorunda kaldı. Ancak Eyalet hükümeti onu Kalküta Ulusal Tıp Fakültesi Müdürlüğü’ne atadı. Kolküta tecavüz ve cinayet davası, kadınların hiçbir yerde güvende olmadığını ortaya koydu. Doktorun ölüm haberi, ülke çapında bir şok dalgası yarattı. Feministler, hak temelli örgütler öncülüğünde 14 Ağustos gecesi binlerce kadın “geceyi geri al” sloganıyla sokaklara çıktı. Organizatörler bu protestoyla hastaneler, otobüs ve metro hizmetleri de dahil olmak üzere, kadınların gece saatlerinde de güvenlik içinde olması, toplumsal cinsiyet eşitliğinin okul müfredatına ve ders programına dahil edilmesi, ‘kurbanı suçlama’nın da bir suç olarak yasal çerçeveye dahil edilmesi gibi taleplerde bulundu.
‘Devrimi yakınımda hissettim’
Protestolara katılanlardan biri olan Ankana, “Geceleri yollarda bu kadar çok kadın görmek güven vericiydi ancak her şeyin geçici olduğunu hissetmekten kendimi alamıyorum” diyor. Umut dolu bir not olarak, Anindita isimli gösterici şunları paylaşıyor: “Hayatımda ilk kez, gece geç saatlere kadar sokaklarda korkmadan dolaşabildim. Uzun bir süre sonra ilk kez, bir devrimin sadece mümkün değil, aynı zamanda yakın olduğunu hissettim.” RG Kar tecavüz vakasını tekil bir korkunç olay olarak görmeden önce, toplumumuzun her dokusuna nüfuz eden tecavüz kültürü bağlamında bu krizi ele almamız gerekmiyor mu?
Sistematik şiddetin sonucu
Florida Üniversitesi’nde feminist çalışmalar uzmanı olan Anomitra Paul, bu konuyu ele alırken şunları söylüyor: ‘ RG Kar’daki stajyer doktorun başına gelenler tekil bir olay değil. Bu, ülkemizin kurumları tarafından haklı gösterilmeye devam edilen, kadınlara yönelik yıllardır süren sistematik şiddetin bir sonucu. Gerçek şu ki, okullarımızdan iş hayatımıza kadar, hayatlarımızı kadın olarak yaşamaktan sürekli korkarak büyüdük. İktidardaki insanları sorumlu tutana ve tecavüz kültürünü her yeni aşamada ortaya çıkarıp kökünden bitirene kadar, bu tür olaylar asla son bulmayacak. Bu tür olayların tekrarlanmamasını sağlamanın tek yolu, tecavüz kültürü kendini gösterdiğinde onunla yüzleşmek, suçlama ve güvenlik sorumluluğunu kadınlardan erkeklere kaydırmak ve cinsiyete dayalı şiddet hakkında konuşmayı bırakmamaktır.
* Ananya Ray
*Yazı feminismindia sitesinden çevrilmiştir.
https://feminisminindia.com/2024/08/16/the-brutal-kolkata-rape-case-political-inaction-protests-and-the-precarity-of-women-in-india/