“Irkçılığı fark ettiğimde sessiz kalmayacağım, homofobi veya transfobiyi tespit ettiğimde sessiz kalmayacağım. Yabancı düşmanlığını fark ettiğimde sessiz kalmayacağım. Dini hoşgörüsüzlüğü fark ettiğimde sessiz kalmayacağım.
Herhangi bir haksızlığı fark ettiğimde sessiz kalmayacağım.”
St. Louis Belediye Başkanı Tishaura Jones
Eşit temsile ihtiyacımız olduğu açık ve dünya nüfusunun yarısından fazlası için siyasi engelleri elimine etmemiz gerektiği gün gibi ortada. Bilindiği üzere Türkiye’de 2024 yerel seçimleri yapıldı ve Büyükşehir Belediye Başkanlığı için toplamda 94 kadın aday gösterildi. Devrimci demokratik partilerin yürüttüğü eş yönetim sisteminin rolü, eşit kentler için oldukça önemliyken seçim sisteminde resmi olarak tanınmasa da Büyükşehir belediye başkanlığı adayları arasında katılımın çoğunluğunu DEM Parti adayları oluşturdu. Belediye Başkanlığı için ise 1624 kadın %11,50’lik oran ile aday gösterildi. Türkiye İşçi Partisi siyasi partiler arasında belediye başkanı olarak en yüksek kadın aday oranını sağlayan parti.
Ekolojik ve toplumsal eşitlikçi yaklaşım
Resmi seçim sonuçlarına göre beş büyükşehir ve altı il belediyesi kadın belediye başkanlarını seçti. Pek tabii yalnızca toplumsal eşitlikçi kent yönetim yaklaşımı yeterli değil. Bunun için “ekolojik ve toplumsal eşitlikçi” yaklaşımı ön planda tutmak gerekir. Hatırlanacağı gibi Meksika’nın eski lideri Andrés Manuel López Obrador, petrol şirketine milyarlarca dolar aktarmıştı ve ülkenin enerji sektörünün fosil yakıt üretimini artırmıştı. Oysa doğa ve bilim yasaları, topluma zarar veren her türlü eylemi yasaklar. Kömür, petrol ve benzeri fosil yakıtlara olan bağımlılığın devam etmesi demek ekonomiye, çevreye ve halk sağlığına fayda sağlayacak kendine yetebilir temiz bir enerji planlamasını engellemek demektir.
Fosil yakıt şirketleri sadece havayı suyu toprağı kirletmekle, sağlığa zarar vermekle ve küresel ısınmayı hızlandırmakla kalmıyor aynı zamanda siyasi sistemi de kirletiyor. Enerji sektöründeki lobi çalışmalarının sonucu olarak yenilenebilir enerji kisvesi altında yatırım yaparak kirletici üretimlerine devam eden şirketleri hükümetler ve bankalar destekliyor ve halihazırda dünyanın en kârlı şirketleri arasında yer alan bu şirketlere büyük hibeler dağıtıyor. Hem yasallaştırılmış hem de cilalanmamış yolsuzluk, enerji üreten devlerin gücünü ele geçirmeyi son derece zorlaştırıyor. Bilinçsiz normlar ve stereotipler ile yerellerden yurda uzanan bu ağların tespiti, teşhiri ve engellenmesi için dirençli yönetimlerin olması önemli.
Doğayla uyumlu yaşam felsefesi
Doğayla uyum içinde yaşama felsefesini yeniden icat etmeliyiz. Kendi kendini idame ettirebilen bir topluluk, ihtiyaçlarını dış sistemlere veya kaynaklara bağımlı olmadan karşılayabilir. Bu durum dünyadan tamamen izolasyon anlamına gelmemeli; aksine uyum sağlayabilen ve kendini destekleyebilen bir topluluk yaratma anlamını taşımalı. Bu yüzden kadınların öncülük ettiği topluluklar atığı önleyen ve yöneten, güvenilir gıda ve temiz suya erişimi mümkünleştiren, yerel üretime ve doğal akışa güvenen, mikro iklimleri dengelemek için doğal çözümler kullanan, dirençli kentler oluşturmalı.
Ekolojik bir toplum inşa etmek için üretim ve kullanım, kent ve kır, merkez ve çevre arasındaki ilişkilerin yeniden düşünülmesi ve yeniden tasarlanması da gerekli. Kapitalist üretim tarzlarının aksine sürekli büyüme ve kar maksimizasyonu mantığına tabi olmaları gerekmediği için komünler, kolektifler gibi topluluk modelleri kendi kendine yeterliliğe dayanmaktadır. Bu, üretim ve kullanım yerleri arasındaki ayrımı ortadan kaldırır, uzun nakliye yollarını azaltır ve arz güvenliğini sunar.
Dirençli kentlere kadın öncülüğü
Ayrıca tarım, işleme ve hasatla ilgili kolektif bilginin büyümesine ve korunmasına da Rojava’da, Küba’da olduğu gibi olanak tanır. Belediyelere ait kentsel atık yönetimi, çevre koruma, fen işleri, iklim birimleri çalışmalarını yürütürken bilimden ve doğadan bağımsız bir politika izlememelidir. Örneğin evsel atıkların yaklaşık yüzde 50’lilik kısmı organiktir. Dolayısıyla kent ölçeğinde de kompostlama mümkündür. Organik atıkların daha verimli bir şekilde geri dönüştürülmesi, kimyasal gübre ithal etme ihtiyacını tamamen ortadan kaldırmasa bile büyük ölçüde azaltacak, tarımsal üretimi artıracak ve çiftçi özerkliğini artıracaktır. Kentin meyve sebze ihtiyacının yanı sıra organik atıklarının uzaklaştırılması da bu şekilde karşılanabilir.
Yerellerde karar alma süreçlerine katılan ve bu süreçleri yürüten kadınlar, toplumsal hakların geliştirilmesi için eşitlik mücadelesinin önemli bileşeni. Kadınların siyasete katılım oranları küresel düzeyde artarken yapılması gereken elbette çok iş var. Çünkü dirençli bir kenti yaratmak için orada yaşayan birçok kişinin fikrine ve sesine ihtiyaç var.
Referanslar
* Doğruluk payı:https://www.dogrulukpayi.com/bulten/kadinlar-yerel-yonetime-ne-kadar-katilabildi-2019-ve-2024-yerel-secimleri
** World Population Review :https://worldpopulationreview.com/country-rankings/countries-with-female-leaders
***Euronews Green: https://www.euronews.com/green/2024/04/05/mexicos-likely-next-president-is-a-climate-scientist-but-shes-still-backing-fossil-fuels
Alıntı:
“I will not stay silent when I spot racism, I will not stay silent when I spot homophobia or transphobia. I will not stay silent when I spot xenophobia. I will not stay silent when I spot religious intolerance. I will not stay silent when I spot any injustice.” ( Tishaura Jones)