Paris’te bir eşbaşkan…

- Döne GÜZEL
625 views

SERPIL DINC 6Serpil Dinç, Erzurumlu, 32 yaşında ve üç çocuk annesi. 12 yıldır Fransa’da yaşayan Dinç, Paris Demokratik Toplum Merkezi’nin eşbaşkanı. Daha önce Paris’te çeşitli çalışmalarda yer alan Serpil Dinç, burada elde ettiği deneyimleri şimdi eşbaşkanlık sistemine taşıyor.

Paris Demokratik Toplum Merkezi’nin eşbaşkanı olmanın çok kolay olmadığını, bu alanda eril zihniyetle güçlü bir mücadele gerektiğini belirtiyor Serpil Dinç: “Eşbaşkanlığı erkek zihniyetiyle şekillenmiş bir toplulukta yürütmenin zorlukları var. Ne yazık ki ataerkil bir toplumuz ve biz kadınlara sürekli ‘öteki’ olarak bakılmış, irademiz tanınmamış. Evde çocuk bakan, eş olan, yemek yapan ve görevi de aslında bu olan kişiler olarak bakılmış bizlere. Bizi başka bir alanda görmek istemiyorlar. İşte bu sınırları yıkıp geçmek isteğimizde de birçok zorlukla karşılaşıyoruz. Tüm bunlar bizim çalışma zeminlerimize de yansıyor. Mahalle çalışmalarımızdan tutalım, meclis çalışmalarımıza ve eşbaşkanlığa  kadar bunlar yansıyor. Bu anlayışlarla mücadele etme konusunda biz kadınlar biraz tutuk kalabiliyoruz, çekimser duruyoruz. Kendimize güvenmiyoruz. Bunlar aşmamız gereken noktalar ”

Eşbaşkanlık doğru anlaşılmalı

Serpil Dinç eşbaşkanlık çalışmalarına önceleri kendisini pek hazır hissetmez. Bu durumu “ben de erkek başkanlara alışık biriydim” diye açıklıyor. Eşbaşkanlık sisteminin doğru anlaşılması gerektiğininin altını çiziyor Serpil Dinç ve “eşbaşkanlık görev paylaşımıdır, karşılıklı iradenin tanınmasıdır. Böylesi bir sistemde biri bir diğerine ‘yardımcı güç’ olarak bakamaz” diye ekliyor.

Eşbaşkanlık sisteminin erkekler açısından zor bir durum olduğunu düşünüyor Serpil Dinç. “Çünkü” diyor “erkek iktidarı paylaşmaya hazır değil, görev ve hizmet paylaşımına dayanan eşbaşkanlığı kendi iktidarı için tehlikeli görüyor. Dolayısıyla da kadının önüne engeller çıkarabiliyor.”

Eşbaşkanlık sisteminin daha doğru anlaşılması için Paris Demokratik Toplum Merkezi’nde eğitimler düzenlediklerini, eğitimlerle önemli bir düzey yakalandığını vurguluyor Eşbaşkan Dinç:  “Bu eğitimlerle yanlış yaklaşımları tümüyle aştığımızı da ifade edemeyiz. Eril zihniyetle mücadele uzun soluklu bir mücadeledir.”

Dil ve iletişim problemleri var

Paris’te yürüttükleri kadın çalışmalarını da değerlendiren Dinç, performanslarının istenilen düzeyde olmadığını söylüyor. Ve kadınlardan daha aktif bir katılım beklentisini dile getiriyor. Paris’te kadınların daha fazla ortaklaşması için toplantılar, seminerler, paneller, kahvaltılar düzenleniyor. Ve bu etkinlikler çerçevesinde eve mahkum kılınan kadınlara başka bir yaşamın da mümkün olacağı anlatılıyor. Serpil Dinç bu kapsamdaki çalışmaları şöyle özetliyor: “Kadınlara evin dışında da bir yaşamın olduğunu, evde kaldıkları süre içerisinde zamanı iyi değerlendirmeleri gerektiğini, kadınların kendilerini eğitmelerinin önemini ele alıyoruz. Bunlarla bağlantılı olarak küçük ev toplantıları yapıyoruz. Burada da günlük yaşadığımız politik gelişmeleri, yine kadınların ailevi sorunlarını, çocuklarıyla ilişkilerini ele alıyoruz. Özellikle çocuklarıyla aralarındaki iletişim sorunlarına ilişkin tartışmalar yürütüyoruz. Bilindiği gibi birçok Kürt kadını yaşadığı ülkenin dilini bilmiyor. Birçok kadın okuma-yazma bilmiyor. İşte tüm bunları tartışıyoruz, bunları nasıl aşacağımızı değerlendiriyoruz. Çözümü kadınlarla birlikte arıyoruz.”

Bu çalışmalarla birlikte Paris’te kadın buluşmaları daha güçlü zeminlerde gelişir. Kadınların bu tür etkinliklere ilgisi artar. Sorunlarını tartışan ve bu sorunlara çözüm üreten her buluşma kadınları daha fazla çeker. Serpil Dinç bu buluşmaların toplumsal geriliklerle mücadelede çok önemli olduğunu düşünüyor ve “daha radikal çıkışlara ihtiyaç var” diyor. Kürdistan Kadın Özgürlük Mücadelesi’nin ödediği bedeller göz önünde bulundurulduğunda, bu bedellere denk bir gelişim seyri içinde olmadıklarını vurguluyor Eşbaşkan Dinç: “Kadınlarımız yaşama katılma konusunda hala tutuk. Verili sistemin ‘namus’ ve gelenekleri çerçevesinde bakıyorlar hayata. Bunları birden aşmayı beklemiyoruz elbette, fakat Kürt kadınlarının özgürlük mücadelesini esas aldığımızda bu tür anlayışlar hiç yakışmıyor toplumumuza. Tabii ki bunlarla mücadele ediyoruz ve aşmak için çaba da gösteriyoruz, ama yeterli değil.”

Kadınlar dışarıya çıkmaktan ürküyor

Serpil Dinç, toplumsal cinsiyetçiliğin her alanda köklü yaşandığını ve bunun sonuçlarının çalışmalarına birebir yansımasını bulduğunu vurguluyor: “Burada birçok kadının okma yazması yok, metroya tek başına binemiyor, bir etkinliğe çağırdığımızda yolu bilmediği için gelemiyor. Kadınların üzerinde erkeklerin baskıları ise devam ediyor. Birçok kadın eşinin göstereceği tepkiden korktuğu için bir şey söylediğimizde veya sorduğumuzda ‘önce eşime sorayım, sonra size cevap veririm’ diyor. Erkek egemen zihniyetin kadınlar üzerinde hükmü sürüyor. Tüm bunlar bizim için büyük sorunlar teşkil ediyor. Ama pes etmiyor, mücadele alanlarımızı genişletmeye çalışıyoruz.”

Paris’te kadınlar için projeler de var. En önemli sorun ise dil sorunu. Bu sorun kadınların çok ciddi sorunlar yaşamasına neden oluyor. Kadınlar dış dünyaya açılamıyor, kendilerini ifade edemiyor. Bu tabloyu göz önünde bulundurduklarını söyleyen Serpil Dinç, belediye ile görüşmelerin sürdüğünü, projelerinin kabulü dahilinde kadınlara dil dersi verileceğini ifade ediyor.

Kobanê ile birlikte ilişki ağımız genişledi

Eşbaşkan Dinç, Paris Demokratik Toplum Merkezi’nin çalışmalarını da aktarıyor bizlere: “Örgütleme çalışmalarımıza hız verdik. Özellikle gençleri dahil etmeye çalışıyoruz. Kobanê ile birlikte halkımızda gelişen büyük duyarlılığı örgütlülüğe dönüştürme çabalarımız var. Kadınlar olarak meclisin içerisinde % 40 olarak yer alıyoruz. Bu bizim için önemli düzeyi ifade ediyor. Önümüzdeki süreçte Demokratik Toplum Merkezi’nin bütün komisyonlarında kadın arkadaşları yerleştimeyi hedefliyoruz. Komisyonlarda da % 40 kadın kotasını uygulamaya çalışıyoruz. Bunun yanı sıra dışilişki çalışmalarımızı daha da büyütmeyi amaçlıyoruz. Özellikle Kobanê ve Rojava ile birlikte Fransız kadınlarla kolektif  çalışmalarımız oldu ve önemli sonuçlar da aldık. Aynı zamanda belediyelerden Kobanê için maddi destek aldık. Kobanê için üç konferans düzenledik ve geceler hazırlandık. Bu konferans ve gecelerden elde edilen gelir Kobanê’ye aktarıldı. Kobanê ile birlikte özellikle yerel örgütlerin ve de Fransız halkının bize yaklaşımlarının değiştiğini görebiliyoruz. Her ne kadar hükümetin politikaları değişmese de, tabanın Kürtlere karşı büyük bir ilgisi gelişti.”

Serpil Dinç son olarak, kadınların yaşamın her alanında var olması için örgütlenme çalışmalarını büyüteceklerine dair kararlılıkla bitiriyor sözlerini: “Örgütlülükle birlikte özsavunma alanlarımızı yaratacağız. Kadınlar kendi özgücü ile hareket etmelidir. Bunun için de daha fazla örgütlülük ve daha fazla özsavunma diyoruz.”