UMOJA kadın köyü, başkaldıran dayanışma

- Newaya Jin
285 views

Kenya Dağı’nın eteklerinde 1990 yılından beri kadınların güçlenmesi için mücadele veren, belgesellere ve araştırmalara konu olan mütevazı bir ‘kadınlar köyü’ var.

Kenya’da bulunan Umoja isimli köyde sadece kadınlar yaşıyor. Köy, 1990 yılında yerel İngiliz askerleri tarafından tecavüze uğrayan 15 kadın tarafından kurulmuş. Zaman içerisinde köyün nüfusu; çocuk evliliği, kadın sünneti, aile içi şiddet, tecavüz ve benzeri fiziksel ya da psikolojik her türlü şiddete maruz kalmış kadınları da içine alacak şekilde genişlemiş. Bu köye erkeklerin girmesi yasak.

Umoja = birlik-dayanışma

Başkent Nairobi’ye 380 km uzaklıktaki Samburu bölgesinde yer alan Umoja Köyü 1990 yılında İngiltere askerlerinin tecavüzüne uğrayan, toplumun ‘kirletilmiş’ damgası vurarak değersizleştirdiği 14 kadın ve defalarca erkek şiddetine maruz kalan Rebecca Lolosoli tarafından kurulmuş. Umoja-Svahili dilinde birlik-dayanışma anlamına geliyor. Samburu kabilesi mensubu kadınların kurduğu, sadece kadın ve çocukların yaşadığı köyün sakinleri, ataerkil geleneklerin yarattığı baskıya karşı direniyor. Kabile içinde gelenek ve baskı aracı haline gelen ‘küçük yaşta evlilik, kadın sünneti, istismar, aile içi şiddet ve tecavüz’e maruz kalan kadınlar, Umoja’da şiddet ve ayrımcılık yaşamadan güven içinde hayatlarını sürdürürken, yaşadıkları travmaların yaralarını bir nebze de olsa sarıyor ve çocuklarını özgürce yetiştiriyor.

Çin’de Mosua, Kosta Rika’da Bribri, Endonezya’da Minangkabau, Gana’da Akan ve Hindistan’da Khasi gibi, ana yanlı topluluklarla ortak bir kuruma üye olan Umoja Köyü’nde bir rehabilitasyon merkezi ve okul var. Akasya ağaçlarıyla bezenmiş köylerinde hiyerarşi ve baskıdan uzak kalarak eşit haklar ilkesini savunan Umoja kadınları, önemli bir karar alacakları zaman ‘sohbet ağacı’nın altında toplanarak korkularını, hayallerini ve hedeflerini özgürce anlatıyor. Erkeklerin sadece zaman zaman izinle ziyaret edebildiği ama geceleyemedikleri köye özgürce girme hakkı olan tek erkek ise Lotukoi. Güneş doğmadan köye gelen Lotukoi, hayvanları güdüyor. Evlerini çamurdan inşa eden kadınlar, sıcağı engellemek için duvarın dış kısmındaki çamura inek ve fil gübresi ekliyorlar. Kadın gücünün ve direnişinin simgesi haline gelen Umoja Köyü tabii ki erkekleri rahatsız etmiş ve zaman zaman erkeklerin saldırılarına uğramış, köyü ziyarete gelen turistler engellenmeye çalışılmış, kadınların lider kabul ettiği Rebecca Lolosoli’yi öldürmeye çalışmışlar Daha da ileri giden erkekler bir ‘erkek köyü’ kurmak istemiş ama başaramamış. Anneleriyle birlikte köyde yaşayan erkek çocuklar 18 yaşına gelince köyü terk ediyor. Yakın bir köye yerleşen gençler, köyün güvenliği için destek veriyor.

50 kadın 200 çocuk

15 kadının kurduğu, Afrikalı kadın mağdurların sığınağı haline gelen köyde şu anda 50 kadın ve yaklaşık 200 çocuk yaşıyor. Yaptıkları etnik takıların yanı sıra ev yapımı bira ve yumurta satarak geçimlerini sağlayan Umoja kadınları, Ewaso Ngiro Nehri kenarında turistik amaçla kurdukları safari kampından da gelir elde ediyor. Kendi yaşamlarının ve çocuklarının geleceğinin giysi ve takıları gibi rengarenk olmasını dileyen Umoja kadınları, gelirlerinin bir kısmını eğitim burslarına ayırıyor. Umoja’nın kurucusu Lolosoli, Birleşmiş Milletler tarafından 2005 yılında New York’ta gerçekleştirilen bir konferansa konuşmacı olarak davet edilmiş. Çeşitli kadın hakları kurumlarının konuşmacı konuğu olmuş ve dünya çapında kadın liderliğini desteklemek üzere kurulan, ABD merkezli Vital Voices adlı sivil toplum kuruluşunun Hollanda temsilciliğinden 2010 yılında ödül almış.

Umoja kadınlarının sözcüsü Rebecca Lolosoli, taleplerine ilişkin şunları dile getiriyor:

* Eşimizi kendimiz seçmek istiyoruz.

* Mülk sahibi olma hakkını kazanmak istiyoruz.

* Okula gitmek istiyoruz.

* Kadın sünneti istemiyoruz.

* Karar alabilme hakkına sahip olmak istiyoruz.

* Siyasi lider olabilmek için saygı istiyoruz.

* Kısacası, eşit olmak istiyoruz.

Kenya’daki kadın hakları kuruluşu Maendeleo ya Wanawake’nin başkanlığını da yapan Lolosoli ile Umoja kadınlarının çığır açan mücadelesi, erkek egemen geleneklere başkaldıran kadınlara umut ve cesaret veriyor.