Ortadoğu’da halklar ve kadınlar lehine yeni bir modeli ifade eden Rojava devrimi 12. yılını geride bırakıyor. Devrim Kürdistan ve Ortadoğu’yu etkilemekle kalmadı, tüm dünya kadınlarına ilham oldu; yeni yüzyılın karakterini belirledi. Kuşkusuz bu etki gücünün ortaya çıkmasında en büyük rolü DAIŞ’e karşı mücadelede öne çıkan YPJ oynadı. Sadece Kürt kadınları değil, Arap, Ermeni, Türkmen, Süryani, Çerkes kadınlar için de egemenliğin zincirlerinin kırıldığı adres oldu YPJ. Latin Amerika’dan, Avrupa’dan, dünyanı dört bir yerinden kadınlar, devrimin mayalandığı bu topraklara akın etti.
Saldırıların hedefinde olan Kuzey ve Doğu Suriye’de bugün de YPJ öz savunma savaşında rol oynuyor. YPJ komutanlarından Sarya Heleb, kendilerinin dönemsel bir güç olmadıklarının altını çizerek kadın konfederal sistemin bir parçası olduklarına dikkat çekiyor. YPJ’yi “kendini arayan ve bulan kadınların kimliği, kadınların varlık güvencesi” olarak tanımlıyor. Sarya Heleb’le Rojava devriminin yıldönümünde YPJ’nin bugünkü misyonu üzerine konuştuk.
Rojava adını kadın savaşçılarla dünyaya duyurdu. Bu çıkış salt DAIŞ tehdidiyle izah edilebilir mi, daha öncesine gitmek gerekirse neler eklenebilir?
DAIŞ, erkek egemenlikli sistemin 21. yüzyıldaki ifadesi oldu. Mitolojide karanlık ve aydınlığın mücadelesinden bahsedilir. Bizim mücadelemiz de modern dünyanın Ahura Mazda ve Ehrimen’i olarak tanımlanabilir. Elbette Kuzey ve Doğu Suriye’de gerçekleşen devrimin öncü ve yaratıcı gücü olan kadınların varlığını, benliğini ve devrim uğruna yaptıkları fedakarlıklarını sadece DAIŞ çetelerine karşı yürütülen savaşla ifadelendirmek, kadınların tarihsel direnişçi ruhuna büyük bir haksızlık olacaktır. Dünü, bugünü ve yarını parçalı ele alamayız. YPJ, Kuzey ve Doğu Suriye’de özgür kadın kimliği ile örgütlenirken şüphesiz genel Kürt Özgürlük Hareketi’nin tecrübelerinden yararlandı. Özellikle kadın ordulaşması, YPJ’nin örgütlenmesinde başat rol oynadı. Bugün de ideolojik, felsefik ve örgütsel motivasyonunu kadın ordulaşmasından alarak mücadelesini sürdürmekte.
Uluslararası alanda tanınır hale gelen YPJ’yi kimi çevreler oryantalist bakış açısıyla yorumlamaya, liberalize etmeye çalıştı. Amazon kadınlarına benzetenler oldu. YPJ’yi gerçekte nasıl tanımlamak gerek?
YPJ’nin ideolojik çizgisi, felsefesi Ortadoğu’nun gerçekliği çerçevesinde şekillendi. Ortadoğu’da kadının yarattığı değer ve mirasa sahip çıkarak onu güncelledi. Bu çizgi ve felsefe salt Kürt kadınları ve Ortadoğu için değil, dünya kadın devrimine öncülük yapma iddiasını ortaya koyan bir duruş ve ruh yarattı. Kadın özünün en hakiki temsilcisi olmayı başardı.
YPJ, dünyadaki bazı ordular içerinde yer alan kadınlar gibi eklektik bir güç olmanın ötesinde başat bir role sahip olmayı hedefledi ve bu hedefine de ulaştı. Bu nedenden dolayı YPJ sadece ve sadece kendisine benziyor. YPJ DAIŞ’in çıkışı ile YPJ olmadı; ondan öncesi de var yukarıda değindiğim gibi. Kürt kadınları YPJ bayrağı altında çok güçlü ve iradi bir savunma savaşı yürüttü. Yüzlerce arkadaşımız kadın öz savunma cephelerinde şehit düştü. Rojava devrimine giden yol böyle büyük bedellerle döşendi. Bu büyük irade savaşı nedeniyle DAIŞ’e karşı mücadeleyle anılır oldu ama belirttiğim gibi, öncesi ve sonrası duruşunu belirleyen bir ideolojik çizgisi, dayandığı bir felsefe var.
Bahsettiğiniz gibi büyük bedellerle verilen öz savunma direnişinin başarısı üzerinden yeni bir toplumsal sistem örgütlendi Rojava ve Kuzey Doğu Suriye’de. Bugün YPJ’nin misyonu nasıl devam ediyor?
YPJ dönemsel bir güç değil. Başta kadınlar olmak üzere toplumu yaşamın her alanında korumayı esas alan bir meşru savunma gücü olarak rol oynamakta. Bunu salt silahlı bir güç olarak tanımlamak da eksik kalır. Bundan daha ötesi kadın olma, ‘xwebûn’ olma bilinciyle örgütlenmektir esas olan. YPJ’nin mücadelesi kadının varlık mücadelesidir ve kadınların varlık güvencesidir. Kadın özgürlük çizgisi temelinde oluşan konfederal sistemin bir parçasıdır. Kadın konfederal sisteminde öz savunma her şeyden önce ideolojik ve felsefi bir meseledir. Ahlaki ve politik toplumun zihniyetini oluşturmada canlı kalkandır. Kadın devrimi, evrensel ve bütünlüklü bir devrimdir. Her boyutu, eksik kalan bir başka boyutu tamamlayabilecek kadar da derinliklidir. Toplumsal, ekonomik, örgütsel, sivil toplum, iç güvenlik ve genel güvenlik alanlarının hepsi için bu geçerli. Nasıl ki her bir organın ayrı ayrı görevleri var ama aynı zamanda birbirini tamamlar bir işlev görüyorlarsa, YPJ de böyledir. Konfederal sistemdeki her bir organ gibi YPJ de, ekolojik, demokratik, politik, ahlaki ve kadın özgürlükçü sistemin hayat bulmasında rol sahibi.
Rojava’da devrimden sonra savunma perspektifi de genişledi. Kadın asayişi, kantonlarda askeri meclisler, savunma komiteleri, savunma kurulları oluşturuldu. Öz savunma olgusu ne kadar toplumsallaştı?
YPJ’nin ilk konferansında ‘Kadın Savunma Birlikleri’ adının seçilmesi tarihi bir karardı. Hangi ulustan, kültürden, dilden, dinden ve hatta hangi ülkeden olursa olsun her kadının YPJ’ye katılma hakkı vardı. Bu karar pratik olarak da karşılığını buldu. Kürt kadını öncülüğünde başlayan bu oluşum, bugün Arap, Süryani, Ermeni, Çerkez, Türkmen kadınların kendi renkleri, özgünlükleri ile yoluna devam ediyor. Bu geniş yelpaze, başlı başına demokratik ulus felsefesini ifade ediyor. Aynı zamanda YPJ’nin baştan beri anlatmaya çalıştığımız karakterini ortaya koyuyor.
YPJ kendisini, varlığını arayan ve bulan kadınların kimliğidir. Dolayısıyla öz savunma konusundaki deneyimlerini Kuzey ve Doğu Suriye’deki tüm kadınların hizmetine sunarak bugün toplumsal yaşamın tümünde kadınların savunma mekanizmalarını oluşturdu. Belirttiğiniz kurumlaşmaların her biriyle de öz savunma olgusu toplumsallaştı. Kadınlarda bu bilinç oluştu. Bu, tamamlanmış bir süreç değil hala da hem zihniyet hem pratik olarak devam ediyor.
YPJ bünyesinde Arap Kadınları Taburu, Beth Nehren Kadın Savunma Güçleri gibi farklı kimlikten kadınların savunma güçleri var. Değişik halklardan nasıl bir bilinç kazandırdı YPJ?
Dünyadaki tüm kadınların ulusu birdir, bu yüzden de hem ideolojik hem de örgütlenme noktasında YPJ yapılanması içerisinde farklı uluslardan kadın savaşçılar kendisini ifade edebiliyor. Özellikle Arap kadınları içinde mevcut toplumsal gerçekliğe, ataerkil zihniyetin yaptırımlarına bir karşı çıkış ve serhildanın adı oldu. Şehit Rojda Minbic, Zîlan Hêseke, Hebûn Arap ve daha birçoğu, hala mücadele saflarında komuta kademesine kadar her mevzi ve görevde yer alan Arap yoldaşlarımız, toplumdaki değişim dönüşümün de ilham kaynağı oldular. Arap, Ermeni, Süryani, yine dünyanın çeşitli ülkelerinden gelerek bu mücadeleye katılan kadınlar, kadın devriminin gücünü ortaya koydu.
Rojava’da DAİŞ’le mücadelede birkaç yılda birçok coğrafyada yılları alabilecek bilançoya sahip çetin bir savaş yaşandı. Hala da çok yoğun saldırılar ve şehadetler yaşanıyor. Şehitler ve fedailik gerçeği hakkında neler söylemek istersiniz?
YPJ fedailik felsefesine sahiptir. Bu felsefede yaşama ve ölüme doğru anlam verme vardır. Anlamlı bir yaşam sembolü olabilmek için hem yaşamın hem de ölümün anlamı yaşam aşkıyla doludur. Bu uğurda yüzlerce kadın canını feda ederek hakikatin öncüleri olarak zaferin yolunu çizdiler. Yukarıdaki soruya tekrar dönmek gerekirse YPJ’yi işte bu fedailik karakteri ile tanımlamak gerek.
Kuzey Doğu Suriye’nin her bir karış toprağı destansı kahramanlıklarla özgürleştirildi. Halkların özgürlüğü uğruna nice yiği yoldaşımız toprağa düştü. DAIŞ tüm dünyada büyük bir korku salarken biz yüzyılın karanlığına karşı çaresizliği değil direnmeyi ve savaşmayı seçtik. Kararlıydık, haklı ve direnişçiydik, hala da ilk gün kadar inançlı ve kararlıyız. Dünyanın hayranlık duyduğu o kahraman savaşçılar bugün Türk işgalci devleti tarafından hedef alınıyor. Elbette YPJ Kadın Savunma Birlikleri olarak bugün daha profesyonel bir düzey kazandık. Bu, kendi bekası için bir halkın kendi kaderini tayin etme hakkını işgal saldırılarıyla yok etmek isteyen Türk faşizmi gibi erkek egemenlikli zihniyetler açısından kamuoyuna tehlike gibi lanse edilmek isteniyor. Fakat hakikat tüm somutluğuyla ortadır, tüm dünya halklarının özgürlüğü için mücadele eden öncü kadınlar hedef alınıyor ve dünya bu gerçek karşısında sessizliğini koruyor. Elbette bu, bizim haklı bir mücadelenin savaşçıları olduğumuz gerçeğini değiştirmiyor. Şehit yoldaşlarımız onurlu yaşamın en saf, temiz ve duru ifadesidir. Şehitlerimizin bıraktığı miras, onların sergilediği kahramanlık, ödedikleri bedel, yaptıkları fedakarlıklar demokratik ulus inşasının her anında bizler için kıblegâh olacaktır.