Hafızasızlaştırmaya karşı Kürt Kadın Kütüphanesi

- Necîbe QEREDAXî
184 views
Dünya genelinde 400’den fazla kadın, feminist kütüphane ve arşiv var. Ancak Kürt Kadın Kütüphane, Arşiv ve Araştırma Merkezi Ortadoğu, Kürdistan ve dünyada ilki ifade ediyor. Bu merkezden bahsederken aklımıza hemen bir isim düşüyor: Nagihan Akarsel.

Çalışma arkadaşımız Nagihan Akarsel, 4 Ekim 2022’de Süleymaniye’de, kütüphanenin kuruluşu için çalışırken Türk istihbaratı tarafından katledildi. Türk yetkilileri bu cinayeti üstlendiler. Bu vesileyle, devlet cinayetini ve terörünü bir kez daha kınıyor, Nagihan Akarsel şahsında bütün kalem, fikir ve özgürlük şehitlerini anıyorum. Kürt Kadın Kütüphane, Arşiv ve Araştırma Merkezi, Nagihan Akarsel’in ve pek çok Kürt kadının hayaliydi. Nagihan, bu hayali gerçeğe dönüştürdü. Kürt kadınlarıyla hem yerel hem küresel zeminde kadınların bilgilerini toparlayıp, arşivleyecekleri, koruyacakları, birbirleriyle paylaşabilecekleri bir yer oluşturmak istedi. Kadınların birbirleriyle sadece bilgilerini değil, duygularını da paylaşabilecekleri, birbirlerinden öğrenebilecekleri, yaşanmışlıklarını, anılarını, tecrübelerini paylaşarak birbirlerini tamamlayabilecekleri ve güçlendirebilecekleri bir yer olsun istedi. Ne sınırların ne de devletlerin kadınların buluşmasına engel olamayacağını gösterecek bir yer…
Nagihan Akarsel’in hedeflenerek katledilmesi, kadınları bu amaçtan uzaklaştırma çabasının göstergesi. Amaç devlet ve egemenlik hafızasını topluma farz kılmak. Çünkü hafıza, akıldır. Hafızasını yitirmiş bir toplum, sadece bedeniyle varlığını sürdüremez. Tarihsiz, hafızasız bir beden, işgalin her türlüsüne açıktır. Bu hafızasızlaştırma kadın şahsında bütün topluma dayatılmaktadır. Toplumsal hafızanın, kadın hafızasının köklerine varmak, bu hafızayı korumak ve canlandırmak ve sürekli canlı tutmak çok önemli.

Toplumsal özgürleşmenin dinamiği kadın

Nagihan Akarsel katledilmesinin ardından kadınların mesajı çok açıktı: “Nagihan’ın hayalini sürdüreceğiz. Çünkü kütüphanenin açılış sürecinin devam ettirilmesi, projenin sürdürülmesi, Kürt kadınların topraklarımız üzerindeki ekonomik, siyasi işgale bir cevabı oluşturacağı gibi, bu şekilde tarihsel hafızasını yeniden canlandırarak zihniyetleri de işgalden kurtaracak. Kendini ve toplumu özgürleştirmenin dinamiği olacak kadın. Hem zihniyet dönüşümü hem de kendini örgütleme anlamında, Güney Kürdistan’da işgalciler toplumu ve kadınları özellikle umutsuz bırakmak istemişlerdir. Kürt kadınları kütüphanesi projesinin başarıya ulaşması demek, Kürt kadınlarının kendini savunma mekanizmasının bir parçasıdır. Böylesi bir özsavunmaya hem kadınların hem toplumun ihtiyacı var. Çünkü tarih boyunca kadınlara ve toplumun büyük bir kısmına dönük sömürgeleştirme zihniyete yapılan saldırılarla, ideolojik yöntemlerle gerçekleştirilmiştir. Bu yüzden tarihimizi yeniden hatırlamamız, kadın perspektifiyle yeniden yazmamız çok önemlidir. Bu kütüphanenin nerede olacağına dair çok tartışma yürütüldü. Kürt kadınları nazarında Kürdistan’ın hiçbir şehri, köyü diğerinden daha değerli değil. Ancak düşünsel, kültürel, akademik bir merkez olarak kütüphanenin Süleymaniye’de açılması da tesadüf değil. Süleymaniye kurulduğu zamandan bu yana, 250 yıldan fazladır kültür ve aydınlanma şehri olarak biliniyor. Bu yüzden kütüphanenin bu şehirde açılması daha farklı bir anlam taşıyor. Bu kütüphane hem ulusal bir proje olarak Kürt kadınlarına hitap ediyor, hem de dünya çapında kadınlara hitap eden evrensel bir yanı var. Kütüphanenin kuruluşunda dört parça Kürdistan’dan ve yurt dışından kadınlar bireysel ve kurumsal olarak yerlerini aldılar. Farklı görüşlerden kadınların tecrübelerini kapsaması itibariyle, Kürt kadınları arasında önemli bir ortaklığın zemini de oluyor bu Kütüphane. Jineolojî Akademisi de bu kurumlardan biri. Jineolojî, bu projenin bilimsel ve akademik perspektifini oluşturmada önemli bir yere sahip. Jineolojînin işaret ettiği yöntemlerle nasıl çalışacağımızı, köklerimizle nasıl buluşacağımızı, nasıl bilgi üreteceğimizi, koruyacağımızı ve paylaşacağımızı, örgütleyeceğimizi tartışıyoruz.

Bilginin işgalden arındırılması!?

Biliyoruz ki toplumda çok az kadın bilimsel çalışma, arşivleme, belgeleme ya da kütüphane oluşturma üzerine düşünüyor. Çünkü bilim ve bilgi, devlet-erkek-egemenler elinde tekelleştirilmiş ve kadınlar bu alandan uzaklaştırılmışlardır. Kadınlar, bu tekel içinde farklı yöntemlerle, farklı dillerle bilgilerini korumuş, taşımış ama diğer yandan da bilgi-bilim alanına yaklaşmaktan da korkar hale gelmişlerdir. Bu yüzden bilgi ve bilimin işgalden, sömürüden arındırılması, paylaşılması gerekiyor. Bu da mücadeleyle olur, mücadele ise kendini örgütlemeyle olur. Kendini örgütleme, özgür fikir ve iradeyi gerektirir. Bunların hepsi birbiriyle bağlantılı süreçler. Kütüphane bu sürecin kolaylaştırılması rolünü oynuyor. Kütüpanenin oluşturulmasına yönelik tartışmalarımızda, tarih yazımında bir sorunumuz olduğunu, sadece kadınların değil toplumun bütün renklerinin seslerinin nasıl işgal edildiğini çok güçlü hissettik.  Kürt kadınlar ise hem dış işgalci güçlerin hem de Kürt toplumu içinde iki katmanlı bir işgalle karşı karşıya kalmışlar. Kadının kimliksizleştirme ve hafızasızlaştırma tarihi ile toplumunki paralellik gösterse de, bir yere kadar toplumun kültür, dil, geleneklerini koruyan da kadınlar olmuştur. Ne var ki tarihimizde bu gerçeklik ne yazılmış ne de söylenmiştir. Yazılanlar da oryantalizmin etkisi altında yazılmıştır. Bu belgelerde Kürt toplumu ve kadınlara dışardan birinin gözüyle bakılıyor, oryantalizmin, devletçiliğin yoğun etkisi var. Kütüphane bünyesinde yürütülecek çalışmaların, bilginin işgalden kurtarılmasında başat bir rolü olacak. Kürt tarihi ve Kürt kadın tarihi tartışmalarında yeni bir perspektif getirecek.

Kadınların tarihi kendi perspektifleri ile yazmalarının önemi

Tarihimizin kendi köklerimiz üzerinde belgelenmesi ve yazılmasının, bilginin işgalden özgürleştirilmesi, kadını ve toplumu özgürleştirmek amacıyla yazılmasının diğer bölgeler üzerinde de geliştirici, yapıcı bir etkisi var. Kürt kadınlar son 50 yıllık mücadeleleriyle bunu ispatladılar, teoride ve pratikte kendilerini ve toplumu özgürleştirme yolunda yeni kapılar açtılar. Kütüphanenin amaçlarından biri bu deneyimin ve birikimin arşivlenmesi. Kütüphanenin bir diğer amacı ise kadınlar arasında belge toplama kültürünü geliştirmek. Kadınların eserleri her zaman değersiz görüldüğü için, bu eserlerin belgelenmesine, tanıtılmasına, basılıp yayılmasına da ihtiyaç duyulmamış. Diğer yandan, kadınların tarihleri eril, egemenlikçi, devletçi bakış açısıyla değil kendi perspektiflerini, bakış açılarını oluşturarak yazmaları önemli. Eğer tarihimizi böyle yazarsak, kendimizi, geçmişimizi tanırsak, şimdiyi ve geleceğimizi daha yaratıcı bir şekilde örebiliriz, hem toplumsal hem bireysel bazda yeni kölelik ilişkilerinin ortaya çıkmasını engelleyebiliriz. Erkek egemenlikçi, sömürgeci, devletçi bilgi ve bilimden kurtulmak ve arınmak sadece Kürdistan’a ait bir sorun değil, evrensel bir sorun. Dolayısıyla Kütüphane bu konuda çalışma yürüten bütün merkezlerle ilişki halinde olacak.  Kütüphane ile esas amaçlanan, bilgimizin köklerine varmak. Bu kökler, sözlü tarih içinde saklı. Masallarda, mitolojik öykülerde, çoğunluğu trajedi ile biten aşk öykülerinde saklı. Bu sözlü tarihi araştırdığımızda, özgürlüğün nasıl da elimizden alındığını göreceğiz. Bu arayışın yönünün Kürdistan ve Ortadoğu olması anlamlıdır. Ekonomi, sağlık, mimari, giyim kuşam, dil, şarkı, şiir alanlarında kadın toplumsallığı ve kültürü üzerine araştırma yapmak, neyi nasıl kaybettiğimizi bilmemiz ve yeniden geri almamız için önemlidir.

Şimdiden ağ örülüyor

Kürt Kadın Kütüphane, Arşiv ve Araştırma Merkezi iki boyut üzerine kuruluyor. Bir yandan yerelin yani Kürdistan ve Ortadoğu’nun ihtiyacını karşılamak amaçlanıyor, diğer yandan uluslararası alanda bu çalışmaları paylaşmak ve diğer kadın kütüphane ve arşiv merkezlerinin deneyimlerinden ve çalışmalarından faydalanmak. Şimdiden Kürt kadınları ile ve farklı etnisite ve kültürlerden kadınlarla bir ağ örüyor. Kürt Kadın Kütüphane, Arşiv ve Araştırma Merkezi, (dünya genelindeki kadın kütüphane ve arşivlerinden oluşan) FLA ağına dahil olmuş durumda. İlerleyen süreçte toplantı, konferans, websitesi gibi çalışmalarla bu tür ilişkilerin daha da geliştirilip, güçlendirilmesi hedefleniyor. Erkek egemen zihniyet, birçok şekilde tarihi işgal etmiş, kendi tarihi gibi yazmış, kadın ve toplumu bu tarihin dışında görmüştür. Bu arada kadınların bireysel veya kolektif olarak ürettikleri kitap, gazete, dergi, günlük, bildiri, şiir, roman, öykü, şifacılık bilgisi, anı, resim ve benzeri eserler toplanacak. Kürtçe’nin farklı lehçelerinde ve farklı dillerde kadın eserleri kütüphanede yer bulacak. Kütüphane, farklı kategorilerde eserlerin toplandığı bir merkez olacak. Birincisi; Kürt kadınlar tarafından yazılan kitaplar ve diğer sözlü, görsel, yazılı eserler toplanacak. İkinci olarak; yazarının nereli olduğu, hangi dilde yazdığı farketmeksizin Kürt kadınlarına dair yazılan eserler toplanacak. Üçüncü olarak da Kürt kadınlara dair araştırmalarda kaynak olarak kullanılabilecek genel kitap ve eserler toplanacak. Kürt Kadın Kütüphane, Arşiv ve Araştırma Merkezi sadece bir belgeleme yeri olmayacak, kadınların ve gençlerin kendilerini geliştirdikleri, hikayelerini ve düşüncelerini paylaşıp, yazabilecekleri bir mekan da olacak. Kadınların yaşamla, toplumla, doğayla bağını güçlendirmek temelinde kadınları düşünmeye, yazmaya ve konuşmaya teşvik eden bir mekan olacak. Yani kütüphane zeminindeki paylaşımlarla arşivlenen her bilgi yaşayan bir varlık olarak, yaşamın bütün alanlarında hafızanın canlı tutulmasının ve sömürgeleşmenin önünün alınmasının vesilesi olacak. Bu yaklaşım arşivlemeyi salt geçmişe dönük bir faaliyet olmaktan çıkaran yeni bir yaklaşım oluyor.

Merkez, stratejik bir çalışma

Kütüphanedeki bir diğer bölüm ise kültür, edebiyat, dil, sosyal bilim araştırmaları üzerine olacak. Bu bölüm daha çok kütüphane dışında gezici gruplarla yürütülecek belgeleme, araştırma ve analiz çalışmalarını kapsayacak. Tabi ki sıfırdan başlamıyoruz. Kadın eserlerine dair araştırma, belgeleme çalışmaları yürütülmüş. Ancak, bu eserler bir yerde toplanmadığı gibi gerektiği gibi analiz de edilmemiş durumda. Kütüphane aynı zamanda öğrenciler, yazarlar, sanatçılar, akademisyenlerin gelip kitap aldığı, araştırma yaptığı, çalışmalarını tanıttığı bir çalışma mekanı olacak. Şimdiden jineolojî perspektifine dayanarak, sanat yoluyla köklerle buluşmaya, toplumsal çelişkileri kendileri ve sanatları yoluyla anlamaya ve çözmeye çalışan ve “xwebûn projesi” ismiyle kendilerini ilan eden bir grup kadın, kütüphane bünyesinde çalışmalarını sürdürmekte. Merkez, stratejik bir çalışma. Kısa vadeli, orta ve uzun vadeli adımların hepsini ele almak gerekiyor. Orta ve uzun vadeye dair neler yapılması gerektiğine ve yapılacağına ilişkin çerçeveyi yukarda kısaca paylaştık. Ancak şu an en acil olanı, kütüphanenin açılışı için hızlı adımlarla hep birlikte çalışmak. Kütüphane açılışının önümüzdeki aylarda özel bir etkinlikle yapılması bekleniyor. Bu açılış etkinliğine en iyi şekilde hazırlanmak için herkesin desteğine ihtiyaç var. Bunun için bir kampanya başlatıldı. Kütüphane çalışmasından haberdar olan her kadın kendine ait bir eseri kütüphaneye gönderiyor. Bütün kadınlara ve eserlerine ulaşabilmek için daha çok desteğe ihtiyaç var. Kadınların eserleri dijital olarak da gönderilebilir ([email protected]), aynı adres üzerinden kadınların eserleri veya kadınlara dair eserler konusunda bilgi paylaşılabilir. Her kadın yazar, kendi yazdığı bir kitabı imzalayarak kütüphaneye bağışlayabilir. Herkes bir kadın yazarın kitabını satın alarak kütüphaneye bağışlayabilir. Farklı kütüphane, arşiv ve araştırma merkezleriyle ilişki geliştirilmesine, ortak projeler yürütülmesine katkıda bulunabilir. Yurt içinde veya yurt dışında, nerede olursa olsun, herkesi maddi, manevi, mesleki, düşünsel yönden destek vermeye çağırıyoruz.
Nagihan Akarsel’in hayalini hep birlikte gerçekleştirmeye çağırıyoruz.

Kaynak:

Kürt Kadın Arşiv, Kütüphane ve Araştırma Merkezinin ilk toplantısı
Kürt Kadın Arşiv, Kütüphane ve Araştırma Merkezi Tüzüğü
Birleşmiş Milletler Kadın Komisyonuna yapılan sunum: Elif Berk