Ne mutlu komün kurana!

- Tekoşin Ozan
735 views

Rojava’da kadınlar kendi komün örgütlenmelerini oluşturmaya başladı. Komün deyip geçmemek lazım. Yeni bir yaşam tarzı, yeni bir ilişki tarzı kurulmaya çalışılıyor. Şimdiye kadar kadınlara dair alışa geldik düşünme, davranış, ilişki kalıplarını kökten değiştirecek olan komün örgütlenmeleri, sadece kadınlar adına değil bütün insanlık tarihi adına büyük bir toplumsal devrimin temelini ifade ediyor. Kadınlar kendi yaşamları hakkında kendileri karar verecek bununla da sınırlı kalmayıp kimseye dayanmadan kendileri hakkında yapılması gereken her şeyi kendileri yapacak. Hiç kimse kadınlar hakkında kadın komünlerinden bağımsız yargılara varamayacak mesela. Nitekim komünler kurulmadan önce de alanda kadınlarla ilgili toplumsal sorunları çözmek üzere kadınlardan oluşan çözüm komiteleri oluşturulmuştu. Geneli ilgilendiren durumlarda erkek ve kadınlardan oluşan karma sulh komiteleriyle birlikte hareket ederek sorunu ele alıyorlar. Bu komiteler mahkemelere ulaşandan kat kat fazla davayı bürokrasi olmaksızın, kadın lehine ve toplumsal özgürlük ahlakına uygun olarak çözmeye çalışıyorlar. Mükemmel olmasa da bir öz örgütlülük olarak oldukça ciddiye alınıyor ve işlevli oluyorlar. Toplumsal ahlak ve vicdan kurumları rolünü oynuyor bu komiteler. Şimdilerde tüm kentlerde birer tane olan komiteler tüm komünlerde oluşturuluyor. Kadınlar ekonomik olarak da ne erkeklere ne de devlete dayanmadan kendi ekonomik geçim alanlarını oluşturacak. Kadın kooperatifleri oluşturulmaya başlandı. Ziraat ve küçük işletme alanlarında ilk deneyimler gerçekleştiriliyor. Aslında bu çalışmaların sonuçları biraz da komünlerin geleceğini belirleyecek. Bu ilk deneyimlerde başarılı sonuçlara ulaşılabilirse yaygınlaşması için oldukça güçlü bir zemin var. Yine erkeklerin ya da başka bir gücün savunmasına gerek kalmadan kadınlar kendi kendilerini savunma sistemlerini oluşturacak aynı zamanda. Savunma alanı açısından da zaten YPJ ile birlikte analar da dahil olmak üzere bütün kadınların kendilerini savunmaya eğilimi güçlenmişti. Şimdi tüm kadınların savunma bilincini ve tekniğini kazanması kendi başına bir devrimin göstergesi.

İlgi var. Heyecan var. ama bununla birlikte acabalar da var kafalarda. Bazı kadınlar örgütlenelim, bakalım ne olacak diyor. Bazıları çok pozitif yaklaşıyor, “ne olursa olsun iyi şeyler olacak” diyor. Bazı kadınlar “acaba bu komünler çok zamanımı alır mı ve çocuklarımla, ailemle yeterince ilgilenmemi engeller mi” diye kaygılanıyor. Bazıları çevresindeki kadınlar katıldığı için katılıyor, komünün ne olduğundan habersiz. Bazıları da “kadın hareketi deneyimlidir, ne yapacağımızı söyler biz de yaparız” diye sırtını kadın hareketine dayıyor. Aslında kadınlar kaygılarında da, beklentilerinde de son derece haklı. Kendi kendini yönetmek öncelikle öz güç öz güven bilinci ve kültürünü gerektiriyor. Cinsiyetçi toplumsal iş bölümüne göre; evine, babasına, abisine, eşine ve çevresindeki insanlara hizmet etme temelinde şekillenmiş bir kadın gerçeğinin birdenbire ‘ben kendime aitim, kendi ihtiyaçlarımı kendim karşılarım, toplumsal gereklilikleri erkeklerle birlikte eşit hizmet, eşit katılım, eşit haklar üzerinden karşılarım, hayatın öznesiyim’ demesini ve buna göre davranmasını beklemek hiç gerçekçi değil kuşkusuz.

Ama komün örgütlenmesine sıfırdan da başlanmıyor. Bu konuda gelişmeler var. Komün bilincinin gelişmesine zemin olan önemli gelişmeler var. Kadın özgürlük mücadelesinin birikimleri üzerinden Rojava’da özellikle örgütlü olunan yerlerde özgün ve karma alanlarda örgütlenme refleksi gelişmiş, toplumsal yaşamın her alanında katılım oranı oldukça yükselmiş durumda. Siyasal alandan, hizmet alanlarına, hukuksal alandan, diplomatik çalışmalara ve yerel halk örgütlenmesine kadar her yerde kadınlar var. Üstelik son yıllarda eş başkanlık sisteminin de gelişmesiyle birlikte kadınların yönetimde temsil edilmediği yer kalmamış durumda. En son TEVDEM halk komün ve meclislerinde eşit katılım, eşit temsil ilkesiyle hareket edilerek kota sistemi bile aşıldı. Kadınların kendi meclisleri de var. Yani alt yapı güçlü.

Kadın komünleri 21. yüzyılın kadın yüzyılı olmasının temeli olacak gibi görünüyor. Devletçi iktidar ve erkek egemen eksenli sistemin oluşturduğu kültürün temellerinden sarsılıyor. Eşitlik ve özgürlük ilkeleri elit bir talep olmaktan çıkıp hiç olmadığı kadar toplumsal değerler haline gelmeye başladı. Rojava’da IŞİD çetelerinin yoğun saldırılarına rağmen yaşanan bu gelişmelerde başarılı olunursa gerçekten de insanlık kaybettiği topraklarda kendini yeniden kazanmaya ve doğal gerçeğine yeniden ulaşmaya başlamış olacak.

Ne güzel.. bunu yaşayan kadınlara ne mutlu…