Dünya su kaynaklarının yüzde 20’sini oluşturan, 40 bini aşkın ağaç türü, hayvan ve bitki çeşitliliğiyle en yaygın tabirle “dünyanın akciğerleri” olan Amazon yağmur ormanları ve Amazon nehri, sadece küresel iklim değişikliği değil insan faaliyetleri nedeniyle tehlike altında. Amazon ormanlarına ev sahipliği yapan Brezilya’nın kuzeyindeki Pará eyaletinde de yasadışı altın madenciliği ve hidroelektrik santraller, barajlar yerli halkların yaşamını tehdit ediyor. Amazon nehrinin tüm alt yollarının bulunduğu bölgede yaşayan Munduruku yerli halkı yıllardır bu yıkıma dur demek için mücadele veriyor. Özellikle de kadınlar…
Munduruku Wakoborũn-Wakaborn Kadın Derneği Koordinatörü Maria Leusa Kaba, direnişin öncülerinden. Kendi deyimiyle ‘savaşçı.’ Bir anne, aynı zamanda Santarém Üniversitesi’nde Hukuk öğrencisi. Birçok yerli dernekle ortak çalışma yürüten Kadın Derneği üyeleri ve Kaba, bu mücadeleleri nedeniyle çok kez saldırıya uğradı. Mesela 2021 yılında silahlı altın madencileri Fazenda Tapajós köyünü basarak Kaba’nın ve birçok yerlinin evini ateşe verdi. Ama bu Kaba ve diğer kadınları geriletmiyor. Aksine mücadelelerini daha da büyütüp evrensel ölçeğe de taşıyorlar.
Tüm çocuklar için…
Newaya Jin’e konuşan Kaba, bu kararlılığını şu sözlerle anlatıyor: “Bu mücadelenin başındayız çünkü aynı zamanda anneler olarak haklarımız için, oğullarımızın ve kızlarımızın hayatları için ve tüm çocuklar için mücadele ediyoruz. Ve işimiz neredeyse her şey.” Hükümetin neler olup bittiğini, neyin çözülmesi gerektiğini, bilginin başkalarına nasıl aktarılacağını kontrol etmeye çalıştığını söyleyen Maria, nasıl hayatta kalınacağına dair kadınları eğittiklerini belirtiyor: “Aynı zamanda insanları da bölgelerinde neler olup bittiği konusunda bilgilendirmeye ve harekete geçirmeye çalışıyoruz. Ve bunda özellikle kadınların rolü olduğunu düşünüyoruz çünkü kadınlar olarak gerçekten bedenlerimizle ‘cephedeyiz.’ Biz bu rolü üstleniyoruz çünkü kendi bölgemizde nasıl yaşayacağımızı bilenler bizleriz, hükümet değil.”
Amazon’daki orman hala yaşıyor
Amazon’u kendi evleri, nefesleri gibi gördüklerine dikkat çeken Maria, nasıl bir mücadele yürüttüklerine dair sorumuzu şöyle yanıtlıyor: “Kendimizi savunmak için mücadele ederken, ilk olarak insanlara şirketleri ve bu tür işlere neden ihtiyaç olmadığını anlatıyoruz. Ve özgürlüğü getirmenin ilk yolunun da saygıdan geçtiğini… Doğaya saygı ve insana saygı! Kendi topraklarımızda insan hakları anayasası yerine getirilmiyor ve saygı gösterilmiyor. Bu, insanların anlaması gereken ana noktalardan biri. Bizim de insan haklarımız ve bölgemiz için hakkımız var. Ve diyoruz ki; bu özgürlüğe ulaşacağız, çünkü sesimiz hala güçlü. Amazon ormanları hala yaşıyor. Evet, kısmen yok edildi ama hala yaşıyor. Ve tek çözüm de direniş. Bu yüzden biz direnişiz ve direniş özgürlüğe inanmak zorunda, bu yüzden güçlüyüz ve güçlü olmaya devam edeceğiz.
Direniş dövmeleri…
Maria’nın yüzünde bir sürü dövmeyi andıran çizimler var. Merakımızı gidermek için sorduğumuzda Maria, “Soğuk olduğu için hepsini gösteremiyorum ama tepeden tırnağa tüm vücudumuzu boyuyoruz. Bunu gittiğimiz her yerde kullanıyoruz, buna ‘Emishan–Eylem’ diyoruz. Sembolü bir balıktır. Mürekkep de belli bir meyveden geliyor ve onu kullanıyoruz. Atalarımız onu geçmişte kullanmış ve biz de kullanmaya devam ediyoruz. Böyle bir anlam yüklüyoruz” diye anlatıyor dövmelerin kendisi için anlamını.
Paylaşmak ve öğrenmek için buradayız
Munduruku yerli kadınlarının Kürt Kadın Hareketi’yle de diyaloğu güçlü. 2022 sonbaharında Berlin’de düzenlenen 2. Uluslararası Kadın Konferansı’na ardından da Nisan 2023’te Hamburg’ta düzenlenen ‘Kapitalist Moderniteye Meydan Okumak’ başlıklı konferansa Brezilyalı yerli kadınları ve toplulukları temsilen katılmış. Mücadelelerini hem Kürt kadınlarına hem de Avrupa kamuoyuna duyurmayı direnişin sesini ortaklaştırmayı hedeflemiş. Kürt Kadın Hareketi’yle Meksika’da birçok yerli topluluğun katıldığı büyük bir toplantıda tanıştıklarını söyleyen Maria, deneyimlerin ortaklaşmasının büyük bir öğrenme süreci olduğuna dikkat çekiyor: “Bu tür konferanslarda bulunmamızın nedeni, tüm kadınların yaşamları için, toprakları için, saygı için, insan hakları için mücadele ediliyor olmasıdır. Mücadelemiz aynı, dolayısıyla deneyimlerimizi paylaşmak ve diğer kadınların karşı karşıya kaldığı saldırılara karşı dayanışma göstermek için buradayız. Birlikte paylaşmak ve öğrenmek için buradayız.” Maria, 2. Uluslararası Kadın Konferansı’na ilişkin duygularını paylaşırken de önemli bir mesaj veriyor. Konferansın dönemlik bir birliktelikten öte, birlikte öğrenme süreci olduğunu söylüyor: “Gerçekten çok keyif aldık. Kültür ve öğrenme açısından insanlar çok zengin bir alan. Bu tür toplantıların gelecekte de devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. Kendimizi çok iyi hissettik, hoş karşılandık. Ve bunun sürekli ilerleyen bir öğrenme süreci olduğunu söyleyebilirim.”
Çeviri: Berfin Güneş