Gine-Bissau kurtuluş mücadelesi’nin öncüsü: Titina Silá

Tüm ülkede yiğit bir savaşçı olarak nam saldı, halkı tarafından bir koruyucu ve rehber olarak kabul edildi. 'Adamlarıyla' birlikte on yılı aşkın bir süre kuzey cephesinin güvenliğini sağladılar ve birçok çatışmadan zaferle çıktılar.

- Fidan YILDIRIM
160 views
Titina Ernestina Silá, Gine-Bissau’nun Portekiz sömürgeciliğine karşı verdiği özgürlük mücadelesinin en popüler liderlerinden biridir. Henüz 1960’ların başlarında ülkenin kuzeyinde 18 yaşında bir gerilla lideriyken hareket içinde isim yapmıştı. Bu mücadelede şehit düştüğü 30 Ocak günü Gine-Bissau’nun “Ulusal Kadınlar Günü” olarak kutlanmaktadır.

Titina Silá, 1943’te Gine-Bissau’nun güneyinde, o zamanlar Portekiz Ginesi olarak anılan Tombali’de doğdu. Babasından sert ve zorlu bir eğitim aldı. Bu sert yetişme tarzı onu tam bir ‘Erkek Fatma’ yaptı. Kendine güvenen yapısıyla, okula giderken kızlarla alay etmeye yeltenen, yaşıtlarından çok daha güçlü erkeklere karşı çıkmaktan, onlara meydan okumaktan geri kalmıyordu. O zamanın kız çocuklarına göre mükemmel bir eğitim alan Titina 16 yaşında ortaokul bitirme sınavını başarıyla verdi. Ailesinin de teşvik etmesiyle hemşire olmayı kararlaştırdı ve ilk kez 1959’da memleketinden çıkıp Bissau’ya gitmek üzere yola çıktı. Bissau’da hayatının geri kalanına yön verecek bir drama tanık oldu ve bu tanıklık onu halkının ve kadınların öncüsü olacağı bir yola soktu.

Bir tanıklıktan siyasi mücadeleye
3 Ağustos 1959 günü tanık oldukları Titina’yı derinden etkiledi ve daha sonraki tercihlerinde etkili oldu. O gün, daha iyi çalışma koşulları talep eden Pindjiguiti Limanı’ndaki denizciler ve liman işçilerinin üzerine sömürge ordusu ateş açtı. Elli’den fazla insanın hayatını kaybettiği bu katliam Titina’nın içini isyan ve öfke duygularıyla doldurdu. Bu tanıklığın etkisiyle daha sonra siyasi mücadelenin içinde yer aldı. Siyasi çalışmalara adım atma sürecinin başlangıcında Gine Kurtuluş Hareketi-MLG (Movimento para Liberataçao da Guine) tarafından düzenlenen siyasi bir toplantıya katıldı fakat bu grubun tüm üyelerinin Manjake ve Felupe etnik kökeninden olduklarını fark etti. Bir arkadaşı ona, 3 Ağustos 1959’da katledilişlerine tanık olduğu liman işçilerinin grevini örgütleyen, Amilcar Cabral’ın kurucusu ve lideri olduğu PAIGC’den (Gine ve Cape Verde’nin Bağımsızlığı İçin Afrika Partisi) söz etti. 1956 yılında kurulan PAIGC, halkın birliğini sağlamaya uğraşmakta ve kendilerini sömürgecilerin egemenliğinden kurtarma mücadelesinin önemini vurgulamaktadır. Titina çok genç olduğu için Parti’ye üye olamasa da onun bazı toplantılarına katılma hakkı elde etti. 1961 yılında 18 yaşına girdiğinde hem hemşirelik diplomasını aldı hem de PAIGC üyelik kartına resmen kavuştu.

Hızla liderlik yeteneklerini sergiledi
Gençlik çalışmaları içinde yer alan Titina hızla liderlik yeteneklerini sergiledi ve kendisi gibi mücadelenin bir militanı olan Teodora Inácia Gomes ile beraber bir dizi siyasi eğitimden geçmek üzere Sovyetler Birliği’ne gitmek için seçildi. İkisi Ağustos 1963’te Sovyetler Birliği’ne gitmek üzere yola çıktı. PAIGC aslında barışçı mücadele tarzıyla Portekiz sömürgecilerinin ülkeyi terketmesini sağlamayı amaçlıyordu ancak 1963 yılında sömürgeci Portekiz makamlarının diyaloğu reddetmesi ve örgütün Gine-Conakry’deki üssünde bulunan militanlara saldırması üzerine, PAIGC mücadele tarzını değiştirmeye yöneldi ve silahlı bir kanat kurdu. Sovyetler Birliği ve Küba’nın desteklediği PAIGC, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı başlattı ve sömürgecilere etkili darbeler vurmaya başladı.

200 kişilik bir filoya liderlik ediyordu
Titina Silá, PAIGC’nin kurduğu bu askeri kanat savaşçılarının arasında yerini aldı. Zekası ve cesaretiyle dikkat çekerek kısa sürede Amilcar Cabral’ın yönetimindeki hareketin öncülerinden biri oldu. Halkının özgürlüğü mücadelesinde aynı zamanda kadınların siyasi eğitiminin sorumluluğunu üstlendi. Yine örgütleme ve liderlik yeteneklerinden dolayı, Cabral O’nu, ülkenin kuzeyindeki Halk Milisi Komitesi’nin sorumluluğuna getirdi. Bu komitenin görevi; Cacheu Nehri üzerinden insan ve lojistik geçişini organize etmekti ve bu geçişler, direniş birlikleri için hayati önemdeydi. Titina Silá, genç bir kadın olarak 200’den fazla adamın yer aldığı bir filoya liderlik ediyordu ve savaşta çok cesurdu. Tüm ülkede yiğit bir savaşçı olarak nam saldı, halkı tarafından bir koruyucu ve rehber olarak kabul edildi. Adamlarıyla birlikte on yılı aşkın bir süre kuzey cephesinin güvenliğini sağladılar ve birçok çatışmadan zaferle çıktılar.
Gine Bissau ve Cape Verde halklarının özgürlüğü için mücadele eden PAIGC Lideri Amilcar Cabral 20 Ocak 1973’te Gine-Conakry’de bir suikastte katledildi. Halk liderini, Titina Silá da hem yol göstericisi ve hem de arkadaşını kaybetti böylece. Bir hafta sonra, Cabral’ın Gine Conakry’de yapılacak cenaze törenine katılmak üzere bir savaşçı kanosuna liderlik ederek yola çıkan Titina, 30 Ocak 1973’te Kuzey Gine’deki Farim Nehri’ni geçmeye başlarken Portekiz sömürge birliklerinin pususuna düştü. Sömürgecilerin yoğun ateşi altında geri çekilme olanağı bulamayan Titina Silá ve adamları nehrin sularında boğularak yaşamlarını yitirdi. Titina öldüğünde henüz 30 yaşındaydı.

Şahadetlerinden sonra Gine Bissau bağımsızlığına kavuştu
Amilcar Cabral ve Titina Silá’nın şehadetlerinden dokuz ay sonra, 24 Eylül 1973’te Gine Bissau bağımsızlığına kavuştu. Topraklarının yüzde sekseninden fazlası zaten PAIGC savaşçıları tarafından kurtarılmış bulunuyordu. 10 Eylül 1974’te Portekiz sömürge ordusunun son askeri de Gine-Bissau’yu terketti. Gine-Bissau’nun sömürgeciliğe karşı onurlu mücadelesi ve zaferi, birçok halka umut oldu. O yıllarda Kürdistan’ın kurtuluşu düşüncesini yeni yeni ortaya koyan ve bu temelde örgütlenmeye başlayan “Kürdistan Devrimcileri” için de bir ilham kaynağı oldu. Ülkesinin özgürlüğüne kavuşmasından sonra, şehit düştüğü Farim Nehri yakınına Titina Silá için bir anıt dikildi ve katledildiği gün olan 30 Ocak günü, onun ve özgürlük savaşçısı diğer tüm yiğit kadınların anısına, Gine-Bissau ve Cape Verde’de “Ulusal Kadınlar Günü“ olarak ilan edildi. Birçok alan ve kuruma adı verildi. Titina Silá, Amilcar Cabral ve Domingos Ramos ile birlikte Gine- Bissau’nun bağımsızlık mücadelesinin en tanınmış şahsiyeti olarak anılmaktadır.