Hesaplaşma zamanı 

- Mizgin AMED
821 views

ANF ImagesKürt halkı ve Ortadoğu halkları, Önderliğimiz şahsında Mezopotamya halklarına dönük geliştirilen Komplonun 19. yılına girerken bu komployu tezgahlayan ve uygulayan güçleri büyük bir nefretle kınıyor.  Önder Apo’nun esaret koşullarında tutulması ve uygulanan tecritin ağırlaştırılması kuşkusuz uluslararası bir konseptin sonucudur. Rêber Apo’nun da ifade ettiği gibi bu komplonun derinliğine aydınlatılması ve anlaşılması gerekmektedir. Bu kirli oyun ve komplo netleştirilmeden Ortadoğu’daki halklar üzerinde oynanan oyunlar da netliğe kavuşmayacaktır.

Bu oyun 200 yıldır oynanıyor. Ortadoğu halkları birbirine karşı kullanılmak isteniyordu. “Bu oyunu çözdüm ve tavır koydum” diyen Rêber Apo aslında komplocuların gerçek amaçlarına dikkat çekiyor. 3. Dünya Savaşı bir nevi Rêber Apo’ya dönük geliştirilen komplo ile başlatıldı. 19 yıldır savaşın hazırlıkları bu eksende geliştirilmiştir. Bugünkü Irak’ın, Suriye’nin, Türkiye vb. Ortadoğu ülkelerinin gidişatına baktığımızda bunu açıkça görebilmekteyiz. Rêber Apo Ortadoğu ve Kürtlere karşı kurulan oyunu görmüştü. ’93’te, ’98’de yaptığı çözüm çağrıları bu oyunu bozuyordu. Bundan kaynaklı da uluslararası güçler  bu  deşifrasyonun önüne geçmek ve engellemek için girişimlerine hız vermişlerdir. 1999 yılının 15 Şubat’ında gerçekleştirilen komplo dünyanın en kirli komplolarından biridir.

Rêber Apo hep tarihi sorumluluklar ile hareket etti

Rêber Apo fiziki olarak rehin alındıktan itibaren, ağır İmralı sistemi koşullarında bile komplonun sonuç almaması ve önüne geçilmesi için büyük bir sağduyu ile hareket ederek çabalarını hep sürdürdü. FRANCE-EU-KURDS-OCALAN-DEMOTarihi sorumluluk ile hareket etti hep. Milliyetçilik ve faşist zihniyete karşı ulus devlet rejimlerinin sorumluları olan ve komplonun tezgahlayıcıları olan sistemlerin uyduları rolünü oynayan hükümetler bunu görmezden gelerek bu komploda halen de rol oynamaktadırlar. Demokrasiden dem vuranlar, insan haklarından bahsedenler, devlet millet bütünlüğünü dillerinden düşürmeyenler maalesef ne halkların çıkarları ve kardeşliğini istiyor ne de böyle bir durumun gerçekleşmesini. Yaptıkları sadece yalan ve gerçeklerin manipülasyonudur. Onlara verilen temel görev de budur. Bunun ötesinde ne bir iradeleri var ne de buna cesaret edebilirler.

9 Ekim 1998’de startı verilen Uluslararası Komplosu ile sonuç alamayan hegemon güçler, 5 Nisan 2015’ten bu yana Önderliğimizin Hareketi ile, halkı ile buluşmasını engellemektedirler.  Uluslararası güçler ulus-devlet sisteminin çöküşü karşısında projesiz ve alternatifsiz kalmış,  kendi sistemini sürdüremez duruma gelmiştir. Tam da bu noktada Rêber Apo’nun demokratik ulus çözümü dünya ve bölge düzleminde gündeme girmiş, devletsiz halklar ve ezilenler tarafından büyük bir ilgi ve kabul görmüştür. Ağırlaştırılmış tecrite rağmen, Önderliğimizin demokratik ulus çözümü tüm dünyaya yayılmaktadır. Bu anlamda başlattığımız “Sözümüzdür; İmralı işkence sistemini parçalayacağız, Rêber Apo’yu özgürleştireceğiz’ hamlesinin önemi çok büyük.

Demokratik modernite çözüm anahtarıdır

Kırk yılı aşan özgürlük mücadelemize karşı ciddi bir ideolojik saldırı geliştirilmekte. 19. yılına giren İmralı tecriti de bu saldırıların temel ayağı. Demokratik modernite paradigması, Ortadoğu’da yaşanan kaosun tek çıkışı ve çözüm anahtarıdır. Bu gerçeklik Önderliğimizin Ortadoğu’da yarattığı özgürlük doğuşu anlamına gelmektedir. Bu doğuş büyük bir özgürlük gücüdür. Bu anlamda kadın hareketimiz tarafından başlatılan hamle etrafında Önderliğimiz etrafında kenetlenmek yaşam duruşumuz olmalıdır. Önderlikle doğru buluşmak, yaşamak biz kadınların özgürlük bilinci, tutumudur. Bu buluşmayı gerçekleştirecek olan ortaya koyacağımız tutum ve duruştur.

Rêber Apo kendi zamanını yaratmıştır

IMG_0163Zamanı özgür yaşamak için mücadele edenler ve direnenler tarihe yön verebilir, tarih yazabilir. Amaçlı ve hedefli yaşamak kadar ona bahşettiğin anlam, ruh ve başarılar da önemlidir. Rêber Apo bu dünyanın acımasız zamanına karşı amansız bir mücadele sergileyerek kendi zamanını yaratmıştır. Onun insanlığa bahşettiği özgürlükçü zamanın militanları, çalışanları ve mücadelecileriyiz. Mücadeleciliğimizin ve bağlılığımızın ölçüsü  Rêber Apo’nun duruşuna ve direnişine denk olmalıdır. Bu anlamda eylemsellik kadar kendi paradigmamızın inşasını da gerçekleştirerek sömürgeci sistemi ve emellerini boşa çıkartabiliriz. Sadece sömürgeci sistemi ve zihniyetini protesto etmek, karşı çıkmak değil onun alternatifi olan halkların kendi sistemini yaratmak en büyük cevap olacaktır. Bugün Kürt halkının tüm kazanımlarını hedefleyen Türk devleti ve soykırımcı güçler Kürdistan ve yurtdışında faşizm uygulamakta, Kürt düşmanlığını dayatmakta. Bu faşizan uygulamalar karşısında gelişen çağrılara uluslararası güçler ve muhatap kurumlar kulaklarını ve gözlerini kapatmıştır. Elbette ki CPT, AK, AP gibi kurumların bu çağrılara kulak kapatmalarının belli nedenleri var. Komploya öncülük eden ve uygulayanlar karşısında bağımsız bir tutum ve tavır geliştiremezler çünkü sadece kendi çıkarları söz konusu olduğu zaman bu mekanizmalar devreye girmekte.

Bu kurumlara sorumluluklarını hatırlatmak amaçlı gerçekleştirilen eylemsellik ve çağrılar elbette devam etmeli. Kürt kadınları ve halkı olarak bu kurumların unuttukları veya çıkarlara kurban ettikleri hukuk, ilke ve yasalarını hatırlatmak görevimizdir.

19. yılda büyük hesap soralım

LEBANON-KURDS-OCALAN-DEMOUzak ve yakın tarihte olduğu gibi günümüzde de dünyanın çarkı Kürtler söz konusu olunca  tersinden işlemektedir. Elbette Kürtler bu durumu bir kadermiş gibi kabul edip yerinde durmayacaktır. Bu anlamda büyük fedakarlıklar ile halkımızın günlerce yaz-kış demeden ortaya koyduğu tutum anlamlı, değerli ve onurlu bir duruştur. Bundan sonra da Kürdistan, Avrupa ve dünyanın her yerinde halkımız bütün gücüyle sürece yüklenerek sonuç alıncaya kadar hareket halinde olmalıdır. 19. yılına giren Uluslarası Komployu gerçekleştiren güçlerden bu yıl halkımız, kadınlar daha büyük hesap sormalıdır. “Rêber Apo irademizdir bu iradeyi özgür kılmada iddialıyız ve kararlıyız” duruşunu güçlü ortaya koymalıyız. Komplo’nun yeni bir yıldönümünde bize bu kara günü yaşatanlara cevabımız güçlü olmalı. Her yer direniş, her yer eylem alanına dönüştürülmeli.

Umut gerçeğe yürüme gücüdür

15 Şubat vesilesiyle ’99’dan bu yana, özellikle de İmralı esaretine karşı ve komploculara karşı mücadele ve direniş savaşımızın temel gerekçesidir. ‘Faşizm kaybedecek, halklar ve kadınlar kazanacak’ şiarı ile öfkemizi kuşanıp meydanlara akmalıyız. Faşist, inkarcı, imhacı soykırım politikalarını, Kürt halkına ve Ortadoğu halklarının iradesine dayatanlara karşı hesaplaşma, komployla hesaplaşmadır. Kadınlar olarak her yeri eylem alanına dönüştürmeli demokrasi güçlerinin tutumuna öncülük etmeliyiz. Bu tutum geleceğine, yaşamına karanlığı, faşizmi dayatanlara karşı, aydınlığa, demokrasiye, özgürlüğe sahip çıkmaktır. Yüzyıllık soykırım kıskacındaki Kürt sorunsallığının çözümü de ancak Önderliğimizin özgürlüğü ile gerçekleşeceği aşikârdır.

İradeleşen kadın duruşunun oluşması ve ortaya çıkmasında Önder Öcalan’ın emeği tartışmasızdır. Bu emeğe layık olmak ve özgür kadın duruşunu sisteme dönüştürmek ancak ve ancak her gün aramızdaki engelleri kaldırarak mümkün olabilir. Önder Apo ile aramızdaki engelleri kaldırmak, var olan sevgimizi, özlemimizi, inanç ve bağlılığımızı göstermek  özgürlükçü paradigmayı inşa etmek ile olur ancak.

Umut, gerçeğin yaşattığı farkına varma, bilinçlenme ve gerçeğe yürüme gücüdür. Bunun iradesi ve eyleminin açığa çıkmasıdır. Yani kendimiziz. Umudun kendimiz olduğumuz bilinciyle geç kalmadan harekete geçmeliyiz.