Özgürlük sanatı

- Havin GÜNEŞER
83 views
Büyüleyici yaşam Jin û Jiyan olarak Mezopotamya’da zaten ortaya çıkmıştı. Şimdi ise bu büyüleyici yaşam Rêber Apo’nun felsefesi temelinde, Azadî ile bağlantısını da kurarak, bir “özgürlük sanatı” olarak kendi topraklarımızdan başlamak üzere tüm dünyaya yayılıyor. Özgür yaşam felsefesi ile bir güneş gibi halkların dünyasını aydınlatıyor. 15 Şubat 1999’dan bu yana 25 yıl geçti. Bu 25 yılda özgürlüğe giden yolda büyük adımlar atıldı. Rêber Apo birçok farklı devletin yaptıkları karşısında ortaya koyduğu tutumlarla tabloyu her seferinde tersine çevirmeyi başardı.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Kenya’dan kaçırılıp Türkiye’ye teslim edilmesine giden yolda ABD’nin Guantanamo tarzı gözaltıların ilk önemli hedeflerinden biri oldu. Rêber Öcalan, Avrupa hukuku dışına çıkarılarak, aslında hukuksuzluğun envai türünün yapılabileceği ve hatta “kaybetmenin” bile gündemde olabileceği bir alana, Kenya’ya çekildi. 25 yıl geçmesine rağmen ne dostlarımızın ne de ciddi gazetecilik yapanların Yunanistan ve Kenya’da neler olduğuna ilişkin açığa çıkaramadığı hukuk dışılıklar, kirli ilişkiler nelerdi? Bunlar hala aydınlatılmayı bekliyor. Bunlar açığa çıkarılmadıkça bu tür ülkelerde hakikat açığa çıkmamakta, şeffaflık oluşmamakta, halkların kaderi karanlıkta bırakılmakta ve iktidarda olanlar karanlık ağlarını örmeye devam etmektedirler. Nasıl mı?

Komplonun amacını hızla kavradı

Uluslararası komplonun ardından Ortadoğu’daki gelişmelere bakmak gerekirse, Mart 2003’te ABD Irak’ı işgal etti ve o günden bu yana ABD ve ittifakları, Ortadoğu projesini uygulamaya çalışmaktalar. Ortadoğu’daki tüm ülkelere müdahale edildi, korkunç katliamlar ve gerici rejimler Ortadoğu toplumlarına reva görüldü. Bütün bunların önünün açılabilmesi için de tüm dünyada olduğu gibi Ortadoğu’da da sosyalist ve ilerici öncülerin ortadan kaldırılması ve toplumun savunmasız ve gerçek öncülerinden mahrum bırakılması gerekiyordu. Uluslararası komplo sonrası yaşananlar bunun ispatı. Rêber Apo ise komplo süreci boyunca yaşadıklarını çok hızlı bir şekilde değerlendirerek ne yapılmak istendiğini hızla kavrayıp ona göre bir yol belirledi. 1973’te grup aşaması, 1978’de partileşme ardından komplonun gerçekleştiği 1999 yılına kadar 25 yıl boyunca çeşitli boyutlarda muazzam bir mücadele yürüttü. Bu süre içinde reel sosyalizm dağılmış ve içinden çok gerici rejimler ve anlayışlar ortaya çıkmış, ulusal kurtuluş mücadeleleri birçok yerde iktidar olsa da, pratikleri ulus devlet anlayışının ötesine geçememişti. Feminizm ise çok önemli bir biçimde kadınların durumunu ve emeklerinin sömürüsünü ortaya çıkarmış olmasına rağmen toplumsallaşamamıştı. Bütün bunlar Rêber Apo’yu bir karamsarlığa itmek yerine sorgulamalarını derinleştirdi. Başta kadın özgürlüğü, din, devlet ve iktidar konuları olmak üzere çok önemli çözümlemeleri geliştirdi.

Ortaçağ’ı hatırlatan bir uygulama: İmralı

Yarım asırlık mücadele döneminin ikinci yarısı ise, insana ortaçağları hatırlatan bir uygulamayla uluslararası güçlerin denetiminde olan bir ada cezaevinde, müthiş bir mücadele, direniş ve yol göstericilik çerçevesinde geçti-geçiyor. 1999’da ağırlıkta ‘PKK Lideri’ olarak bilinirken, uluslararası komplo ile beraber dört parça Kürdistan’da ve tüm dünyada Kürtlerin büyük ayağa kalkışıyla birlikte tüm Kürtlerin lideri haline geldi. Beklenilenin aksine az tanınan Kürtler ve Rêber Apo mücadele ve direnişleri ile tanınır hale geldi. İmralı savunmaları ile tüm dikkatleri ‘nasıl bir çözüm ve ortak yaşam’ konusuna çekti. 1999 öncesi düşüncelerini daha da sistematize ederek, ve onlardan yola çıkarak gerek ulusal sorunların kökenine gerekse de iktidar, devlet ve bunun karşısında özgürlük, bağımsızlık, özgür yaşam, milliyetçiliğe düşmeden ulusal sorunun çözümü, ekoloji vb konuları açımlayarak halkların ve kadınların alternatifini ortaya koydu. Demokratik konfederalizm ile sadece Kürt halkının kendi kendini yönetmesinin devlet olmayan alternatifini ortaya koymadı aynı zamanda başta Latin Amerika olmak üzere her yerde yerli halkların arayışlarının da somutlaştığı bir odak haline geldi. Ahlaki ve politik toplum tanımlamasıyla aslında sınıflı ve devletli uygarlığın asıl hedefinin topluma karşı olduğunu ortaya koydu. Tanımlamalarını salt kapitalist modernite dönemi ile sınırlandırmadığından, yine işçi sınıfıyla sınırlı bir değerlendirme yerine, ilk sömürge dolayısıyla sömürü dışı toplumun inşacısı olan kadını temel alan bir değerlendirmeye vardı.

Kürdistan’dan dünyaya bir yaşam anlayışı

Bu ve benzeri tüm noktalarda sadece sorunların kökenine inmekle yetinmedi, aynı zamanda mücadele hattını çizerek, ‘özgürlük sanatı’nın nasıl olabileceğini önümüze koymuştur. Büyüleyici yaşam Jin û Jiyan olarak Mezopotamya’da zaten ortaya çıkmıştı. Şimdi ise bu büyüleyici yaşam Rêber Apo’nun felsefesi temelinde, Azadî ile bağlantısını da kurarak, bir “özgürlük sanatı” olarak kendi topraklarımızdan başlamak üzere tüm dünyaya yayılıyor. Özgür yaşam felsefesi ile bir güneş gibi halkların dünyasını aydınlatıyor. Bu nedenle özgür Kürtlük bu kadar büyük bir saldırı altında. Bu nedenle artık Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğünü bir dayanışmanın ötesinde kendi davaları olarak ele alan dünya halkları ve kadınlarının sayısı artıyor. Demokratik konfederalizm temelinde felsefik ve ideolojik bir çerçeve gitgide birçok toplumsal ağı, hareket ve entelektüeli içine alarak giderek evrenselleşmekte. Bunu Kürt sorununun çözümü ve Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğünü açığa çıkaracak bir güce çevirme görevi her zamankinden daha fazla önümüzde durmakta. Bu güç sadece İmralı kapılarını açmayacak aynı zamanda Ortadoğu’yu yaklaşmakta olan daha kanlı günlerden uzaklaştıracak ve başta Almanya ve Avrupa olmak üzere faşizmin ayak seslerini kesecek bir güç olacaktır.