Bir nefes alma projesi: TITULARTS

- Newaya Jin
438 views
‘TitulARTS’ kelime anlamı itibari ile sanatla haklara erişme, hak sahibi olma vb. bir karşılığa denk geliyor. Titularts projesi Barselona’dan iki sivil toplum kuruluşunun destek sağladığı ve Ortadoğu Sinema Akademisi Derneği ile ortak yürütülen bir proje. Suriye savaşından etkilenen kadın ve çocuklara yönelik psikososyal desteği sağlamak amacıyla çeşitli atölyelerin organize edildiği bir program.

Mezopotamya Göç İzleme ve Araştırma Derneği, bu projenin mülteci kadınların sağlığı, haklara erişimi ve hak bilincini açığa çıkarmak için eğitim ve farkındalık çalışmaları yapıyor. TitulArts bir yıllık bir proje. 96 Kürt ve Arap kadın ve 120 çocukla çeşitli atölyelerde buluşma hedefleniyor. Bu atölyeler 2 aylık devreler şeklinde örgütlendirilmiş. Her hafta bir konuya ilişkin oturumlar yapılıyor. Kadın sağlığı ve kadın hakları atölyeleri ile, kadınların ve ailelerinin yaşam ortamlarını iyileştirecek temel koruyucu sağlık davranışlarının geliştirilmesi ve hak bilinci oluşturmak amaçlıyor. Titularts Proje Asistanı ve Kadın Sağlığı Eğitmeni Felek Fidan ve Hak Atölyeleri yürütücüsü Sosyolog Hediye Güneş ile Titularts’ın tüm merak edilenlerini konuştuk.

Titularts projesi nasıl oluştu?
Felek Fidan: Suriye’deki iç savaş, 2011 yılından beri dünya gündeminin en önemli sorunlarından biri. Düzensiz ve önlemsiz gerçekleşen bu göç hareketlerine karşılık ulusal ve uluslar arası düzeyde etkin ve yetkin bir politika geliştirilmediği gibi, çok daha büyük sorunlar yaşanıyor. Yoksullukla mücadele eden mülteciler, daha da yoksullaşmakta ve çocuk işçiliği, dilencilik, çocuk yaşta evlilikler gibi yollarla olumsuzlarla başa çıkmaya çalışıyor. Gelen göçmenler, sosyo-politik ve kültürel farklılıklara sahip olduğu için, kentlere uyum aşamasında birçok sorun da yaşıyor. Savaş gibi felaketlerin en çok etkileneni olan kadın ve çocukların yaşamlarında yaratılan travmalar, beraberinde yoksuluk, yoksunluk, entegrasyon ve dil bariyeri olmak üzere birçok olumsuzluktan bahsetmek mümkün. Suriye savaşından etkilenen ve zorunlu göçe maruz kalmış kadın ve çocukların ilk etapta göç ettikleri ülkede hukuki olarak bir statü sorunu yaşadığı, birçok temel insani haklarından yoksun bırakıldığı yadsınamaz bir gerçeklik. Sosyal, ekonomik, eğitim, kültürel vb. birçok haktan mahrum bırakılmış kadınlar, göç ettikleri kentlerde de kabul görülmeme korkusu, beraberinde kendini ifade edememe, dil bariyeri, haklarını bilememe ve yalnızlık hissi ile umutsuzluğa terk edilmiş  durumda. Yine düzensiz, plansız, bilinçsiz ve riskli üreme ile sağlıksız gebelikler nedeniyle anne-bebek ölümleri meydana geliyor, cinsiyete dayalı şiddet katmerleniyor. Yapılan saha ve fizibilite çalışmaları doğrultusunda tüm bunlar bir bütün olarak düşünüldüğü zaman ‘Titularts’ projesinin bir zorunluluk ve gereklilik olduğuna partnerler ile ortak kanaat getirdik. Titularts projesi eğitim, bilinçlendirme, farkındalık çalışmalarının gerçekleştiği ve aynı zamanda kadın ve çocukların sosyalleşme imkanı bulduğu bir proje.

Bu atölyeler hangi metod ve içeriklerle gerçekleşiyor?
Bu atölyelerin en temel amacı kadınların kendilerini ifade edebileceği ortam oluşturmak. Dolayısıyla aktif katılımı sağlayan interaktif bir iletişim ile toplumsal cinsiyet eşitliği temelinde bir cinsiyet perspektifi ile aynı zamanda bir kadın bakış açısı yaratma çabası içerisindeyiz. Yine metodolojimiz sanatsal etkinlikler, canlandırmalar, demostrasyonlar ve çeşitli aktiviteler yaparak atölye çalışmalarını sürdürüyoruz. Yapılan saha çalışmaları ve araştırmalar ile tespit edilen ihtiyaçlar doğrultusundan içerikler belirleniyor. Ayrıca bir kadını yaşam içerisinde etkileyen ve ilgilendiren olay ve olguları bütün boyutlarıyla konuşup, tartışabileceğimiz minvalde konularımızı belirleyip çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 8 hafta süren atölyelerimizin konu başlıkları ise şöyle;

– Cinsel/Üreme Organları ve İşlevleri,

– Güvenli/Sağlıklı Cinsellik,

– Üreme Sağlığını Koruyucu Davranışlar,

– Doğurganlığın Düzenlenmesi,

– Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği ile Mücadele ve Haklar

Atölyeler Kadın Sağlığı Eğitmeni ve bir Sosyolog tarafından yürütülüyor.

Proje kimleri kapsıyor?
Suriye savaşından etkilenen ve zorunlu göçe maruz kalmış Arap-Kürt kadın ile çocuklarını.

Çalışmayı sizin dışınızda başka kimler destekliyor?
Projenin amaçlarını geliştirmek için Ciemen ve creart (Katalan Ortaklar) ile iki proje uygulayıcısı olan Mezopotamya Göç İzleme ve Araştırma Derneği ve Ortadoğu Sinema Akademisi Derneği ile çalışmalarını sürdürme kararımız var.

Atölyelere katılan kadınlar nasıl etkileniyor? Bu proje, savaşı ve göçü yaşamış kadınlarda derin travmaları sağaltmaya gerçekten yardımcı oluyor mu?
Sosyolog Hediye Güneş: Toplumsal cinsiyet ve kadın hakları eğitimleri Türkiye’de her geçen gün artan mülteci göç dalgası ile karşı karşıya. Mültecilerle uyum içinde bir arada yaşamanın şartları ve gereklilikleri hiç konuşulmazken her gün onlara yönelik nefret söylemlerinin sonucunu ve korkusunu yaşıyorlar. Zaten göç sonrası yaşanan travmalar, değişen sosyo-kültürel çevre ile birlikte özellikle kadınlar için içinden çıkılmaz bir hale geliyor. Titularts projesi ile biz de bu kadınlara ulaşıp onlarla beraber hem eğitici hem de psiko-sosyal destekle yaşanan travmaları en aza indirip dayanışma ağını oluşturduk. Toplumsal cinsiyet eğitimleri ile özel ve genel alanda yaşadıkları sorunları masaya yatırıyoruz. Mülteci ve kadın kimlikleri nedeniyle; hak eğitimlerini, cinsiyete göre hakların değişmeyeceği ile ilgili bilinç düzeylerini artırıp bu konuda karşılıklı fikir alış verişinde bulunuyoruz. İlk olarak toplumsal cinsiyet tanım ve kavramlarıyla eğitimlere başladık. Toplumsal olarak kadın ve erkek olmak ne demek bunu irdeleyip toplumun yüklediği kalıplar üzerinde konuştuk. Burada kadınların ilk etapta çok çekingen davranırken, devam ettikçe sorgulayıp irdelediklerini gördük. Toplumun kadına yüklediği eşitsizliğin daha çok yaşandığını -ki mülteci olmanın verdiği dezavantajın bunda daha çok etkili olduğunu- gördük. Çünkü yaşadığı -özellikle ekonomik zorluklar- diğer haksızlık ve şiddet karşısında çaresizliğini ve sessizliğini koruması dayatılmış. Mücadele ettiği sadece yaşam mücadelesiyken nasıl yaşaması gerektiğini düşünemiyor. Bunun için eğitimlerimiz hem toplumsal cinsiyet hem de mülteci kadın olarak yaşadıkları sorun ve zorluklarla mücadele etme yöntemlerinde geliştirmeyi hedefliyor.

*Bu röportaj Ağustos 2021 tarihinde gerçekleştirildi. 

Özgüven ve farkındalıkla daha da güçlendik

Kamila İbrahim(Rojavalı): Bu kursta iki ay boyunca sizlerle birlikte kadın atölyelerine katıldım, daha önce bilmediğim birçok şey öğrendim ve önemli bilgiler edindim. Bunun için Mezopotamya Göç İzleme ve Araştırma Derneği’ne teşekkür ediyorum. Bize saygılı ve eşit davrandılar, ben şahsen onları çok beğendim ve sevdim, yeni insanlarla da tanıştım ve birbirlerimizi çok yardımcı olduk. Umarım kadınları desteklemeye ve farkındalık yaratmaya ve her kadının sahip olması gereken bu bilgiyi yaymaya devam ederler.

Nesrin Yunus: Bu atölyelerde bedenimle ilgili bilmediğim birçok şey olduğunu fark ettim. Müthiş bir bilgi açlığı yaşadım. Kendimi güvende ve rahat hissettim. İstediğim zaman konuşabiliyor derdimi anlatabiliyordum. Bu da iyi bir vakit geçirmeme sebep oldu.

Neriman: Kişisel mahremiyete herkes saygılı olduğundan kendimi çok rahat ifade edebiliyordum. Daha önce hassas konularda konuşamazken bu atölyede kendime dair ifadelerde güvenle bulunabildim. Aile, dayanışma duygusunu, kadınların birbirine ihtiyacı olduğunu gördüm.

Azize Hammadey: Kadınlarla birlikte paylaşımlarda bulunduğumuz bir ortam oluştu. Sadece bize bilgiler verilmedi. Bazen bizimle dertleştiler, bazen güldüler. Kadınların birlik beraberlik içinde olmasıyla özgürleşeceğimizi anladık. Baskılardan gerçekten yorulmuş durumdayız. Bu atölyelerle haklarımızın, birey olduğumuzun farkına vardık. Mezopotamya Göç İzleme ve Araştırma Derneğine teşekkür ederim.