10 Ekim tarihinde Ankara’da büyük bir barış mitingi gerçekleştirilmek istendi. Türkiye’nin demokratikleşmesini isteyen insanların demokratik tutumlarını ortaya koyacakları bir miting olacaktı. Faşizmin her türlü saldırı uygulamalarını devreye koyduğu böylesi bir süreçte bu mitingin anlamı ve etkisi çok büyüktü.
Barış mitingine Erdoğan ve tayfası, IŞİD’e verdikleri destekle saldırdılar ve savaşta, kan dökmekte, baskıda ısrar ettiklerini gösterdiler. 100’ü aşkın insanımız katledildi.
Kürdistan’ı aşıp Türkiyelileşen bir dalgaye set çekmek isteseler de, bu dalganın büyümesine engel olamadılar, olmayacaklar. Bu dalga dipten gelen yılların öfkesini, acısını, kararlılığını bağrında taşıyor. Bu dalga büyümeye devam edecek.
Bu ayki yazımda hem Ankara şehitlerini bir kez daha anmak istedim. Bir de her biri büyük barış insanları olan Ankara şehitleri içinde önemli bir yere sahip olan barış annesi Meryem Bulut anamızı anmak istedim.
Ankara’daki alçakça saldırıda şehit düşen Meryem Bulut anamızı basın yayın çok işledi. 70 yaşında bir barış tanrıçası olan Meryem ana, tüm barış analarımız gibi gece demeden, gündüz demeden ayakta, direnişte yer almış bir anamız. Derler ya ‘devrimciler ayakta ölürler’… Meryem anamız da Ortadoğu’nun, Kürdistan’ın yeni kadın kimliğini, yeni ana kimliğini son nefesine kadar güçlü kişiliğiyle temsil eden analarımızdan oldu. Sonuna kadar ayaktaydı. Bizlere o kadar büyük dersler verdi ki… Yaşamın her an’ında bu büyük devrimci anayı anlamamız, onun sözlerini, mücadelesini bilince çıkarmamız gerek.
Meryem ananın torunu olan Onur Polat (Çekdar Batman) geçen yıl Şengal’de şahadete ulaşmış. Meryem ana hem bir barış annesi, hem HDP Şişli İlçe örgütü yönetim kurulu üyesi. Meryem ana Türk ordusunun askeri operasyonlarına karşı canlı kalkan olarak Lice’de dağlara çıkmış bir anamız. Kobanê direnişini selamlayan Suruç’taki direniş nöbetini tutmuş. Mardin’de tutuklanmış, kimsenin haberi olmamış. Orada da direnmiş.
Bir insan, bir kadın, bir ana, bir nine…
Onun gibi yaşamlarını, nefeslerini onurlu bir yaşama, özgürlüğe adayan nice barış annelerimiz gibi. Yaşamı doğduğu an’dan itibaren hep direniş olmuş her kadın, her anne gibi. Dünyayı almış omuzlarına. En ağırı da insan canını koruma sorumluluğu… Can’ları sadece dünyaya getirmek değil mühim olan… Onları yaşatmaktır, hem de insanca, hem de özgürce… Ekmek-su verilir de, bu yetmez, özgür değilse yaşam, ona yaşam denilmez. Sevdiklerine, canlarına özgür bir ülke, özgür bir yaşam bırakmak gerçek sevgilerin en güzelidir onlar için.
İşte Meryem ana ve nice Meryem analarımız, çocukları dünyaya getirmenin ana olmak için yeterli olmadığını bilen bilge kadınlardandır. Meryem anaya ‘Otur, artık yeter, dinlen, yorulma, torunlarınla zaman geçir’ demişler. Ama o ‘barış için göçebe yaşamı’ seçmiş. Böylesine bir seçimle bilgeliğe ulaşmıştır analar. Analar, kadınlar yerlerinde durdukça, oturdukça asıl o zaman öleceklerini bilirler.
Özgür, eşit, barışçıl bir yaşam için yollara düşen analarımız hakikat aşkını en derin, en katıksız, en görkemli yaşayanlardır. Meryem anamız da hakikat aşkının peşine düştü ve tanrıça kültürünün günümüze ulaşan nefesi, sesi, bedeni oldu.
Gönlüne özgürlük sevdası düşen kadınlar göçebeliği seçerler, yollara düşerler, dağlara çıkarlar. Köleliği kabul etmeyen kadınlara, savaşı-şiddeti reddeden kadınlara zulümdür dört duvar arasında durmak. Onlar kanatlanıp uçmayı seçerler. Aynı Meryem ana gibi. O anaları, kadınları durdurmak değil, onlarla yollara düşmek, onların izinden hakikat savaşçısı olmak gerek.
Meryem ana Mardin’de kendisini tutuklayan polislere ‘Ben savaşın durması için elimden geleni yapmaya devam edeceğim, ayak bağlarım kopmayana kadar barış için mücadele edeceğim’ demiş. Özgür düşündü; düşündüğünü özgür söyledi; söylediğini özgür yaşadı Meryem ana.
Özgür kadın kimdir ve nasıl yaşar sorusu eşitlik-özgürlük arayışçısı olan kadınların temel sorusudur. Cevabı, yaşamın bu bilge kadınlarında bulabiliriz. Özgürlük ve barış için her an’da ve her yerde olan analarımızdan, her türlü egemenliğe karşı başkaldıran kadınlardan bu temelde öğrenecek çok şeyimiz var.
Ankara katliamında şehit düşen 30 kadın şehit, bu topraklarda yükselen hakikat yolcusu kadınlar oldular. Onlara barış sözümüz var. Bu söz temelinde Meryem ana şahsında hakikat yolunda yürüyen kadınları, anaları bir kez daha saygıyla anıyorum.