Sara, Rojbîn ve Ronahî yoldaşları katledilişlerinin onuncu yılında, Evîn Goyî, Mîr Perwer ve Abdurrahman Kızıl’ı katledilişlerinin birinci yılında, Sevê, Pakize ve Fatmaları katledilişlerinin yedinci yılında sevgi, saygı ve özlemle anarken 21. yüzyılı kadın yüzyılına çeviren mücadelelerine bağlılığımızı yineliyoruz. Onlar gibi nice yoldaşın uğruna canlarını ortaya koydukları özgür ve güzel zamanları yaratma ve yaşama umutları tüm tazeliği ile iyilik ve güzellikten yana yürekleri atan insanlığa yön vermeye, yüzyılımızın karakterini belirlemeye devam ediyor. Yüzyılımızı kadın ve direniş değerleri aydınlatıyor.
2024 yılı aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü yılını tamamladığı ve ikinci yüzyılına adım attığı bir yıl oluyor. Önder Apo, başından itibaren 21. yüzyılı kadın yüzyılı yapmanın, halkların baharına çevirmenin en ağır bedelini öderken R.T. Erdoğan’ın durup dururken ‘Türkiye yüzyılı’ ilan etmesi tesadüfi değildir. Bu ilanla yüzyılı kadınlardan ve halklardan çalarak faşizm karanlığına boğmak istemektedir. Bunu en gerici ilişki, ittifak ve örgütlenmelerle sömürgeci savaş ve işgali derinleştirerek yapmaktadır. Türkiye halkları cinsiyetçilik, dincilik, milliyetçilikten beslenen faşizmin karanlığını değil, adil, demokratik, ekolojik, özgür ve aydınlık bir geleceği hak etmektedir. Soykırımcı faşizmin laneti ile değil emek, özgürlük, insanlık değerlerinin direngen kutsalları olarak anılmayı yeğlerler.
Yüzleşmeden karanlıktan çıkılamaz
Soykırımcı faşist Erdoğan ile kandan ve paradan beslenen çeteci güruhu yargılanmadan, cezalandırılmadan Türkiye, yüzyılın yükselen insanlık değerleri arasında yer alamaz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin faşizm karanlığından kurtulması, devlet, iktidar kirlerinden, sömürgecilik suçlarından arınması ile mümkündür. Halkların, kadınların başına bela olmaktan, tecavüz ve işgal planlarından vazgeçmesi, demokratikleşme ve aydınlanma yoluna girmesi ile mümkündür. İmralı soykırım sistemiyle yüzleşerek Kürtlerden; 20. yüzyıl başlarında soykırım ve katliamdan geçirdiği Ermeni, Süryani, Rum halklarından özür dileyerek halkların, kültürlerin, inançların eşit ve özgür yaşamını güvenceye alarak 21. yüzyıla yeni bir başlangıç yapabilir. Yoksa 20. yüzyıldan kalma Lozan zihniyeti ile hegemonik güçlerin piyonu olmaya, halkları birbirine kırdırmaya, anaların binbir emekle yetiştirdiği evlatlarını devlet ve iktidar hırsı için harcamaya devam eder. Katliam mekaniğine bağlanmış bir makine gibi insan öğütmeye, doğadan, tarihten, kültür ve inançlardan intikam alarak varlığını sürdüren uğursuz, lanetlenen bir canavar olmaya devam eder.
Tarih yapan değil tarih karşıtı bir zulümkar
Kimyasal ve yasaklı silahlarla gerillayı dize getireceğini, gerilla cenazelerini karanlıkta gömerek Kürt halkını sindireceğini, karanlığa gömeceğini, faşizmin katliamcı, karanlık yüzünü örtbas edeceğini sanarak, kadın katliam ve tecavüzleri ile erkek-devlet geleneğinden medet umarak yeni bir yüzyıl inşa edilemez. Gerilla cenazeleri kutularla ailelerine postalanarak, bir halkın ölüsüne bile rahat vermeyen bir zihniyetle, o halkın şehitliklerini tahrip ederek tarih olunmaz, ancak tarih karşıtı bir zulümkar olunur. Sömürgeci zihniyet, savaş, işgal, talancılığından kurtulmayan Türkiye, ancak tarihte kara bir leke olarak yerini alır. Firavun ve nemrutların yıkılan zulüm kalelerine bir yenisini ekler. Halkların kan-maddiyat-şatafat ile yükselen bu kalelerle çevrili saraylardan bugüne kadar bir çıkarı olmamıştır. Ezilme ve sömürünün her biçimini yaşayan asker, köle ve işçisi olma dışında bir faydasını görmemiş, canı-kanı pahasına boynu eğilen, beli bükülen olmuştur.
Yeni yüzyılı halklar kazanabilir
Türkiye’nin yüzyılını egemenler ve faşistler değil halklar kazanabilir. Anadolu halkları faşizmin zehirlediği milliyetçi ruh ve zihniyet, tekçi ulus-devlet geleneği, Kürdistan’da uygulanan sömürgeci-işgalci vahşetle hesaplaştığı oranda aydınlık Türkiye, aydınlık Ortadoğu’ya giden yolu açabilir. Faşizmin yüzyılımız üzerine çöreklenen lanetini halklar, kadınlar, gençler, emekçiler üzerinden kaldırabilir. Türkiye, Kürdistan ve Ortadoğu’ya yayılmak istenen yeni Osmanlıcılık, Pantürkizm, Panislamizm gericiliği ve zehirinin panzehiri demokratik ulus, Demokratik Türkiye Özgür Kürdistan, Demokratik Ortadoğu konfederalizmidir. Demokratik özerk örgütlenmelerle halkların, kadınların, ezilen ve ötekileştirilen tüm kesimlerin özgür düşünce, irade, karar gücü ile yaşamlarını iyilik, güzellik, doğruluk felsefi, ahlaki, devrimci özle anlamlandırmalarıdır. Bu özün örülmesi ve örgütlenmesinin öncülüğünü yapan Kürdistan halkı ve kadınlarının, Önder Apo’nun özgür yaşam ortamı ve alanlarına kavuşması, komplo ve soykırım sistemini aşmadaki kader ortaklığı halklarımızın kader ortaklığıdır. Çünkü komplo ve soykırım tehdidi altında olan kültürel, yaşamsal, tarihsel ve toplumsal emek değerlerimizdir. Doğru ve iyi yaşam mücadelesi ile yarattığımız, yaşamı ve coğrafyamızı güzelleştirdiğimiz varlığımız, özgürlüğümüz, geleceğimizdir. Rojava devriminin bu değerlerin temsilini kadın devriminde somutlaştırması, Kürdistan’dan yükselen Jin Jiyan Azadî yaşam diyalektiği ve felsefesinin yüzyılı aydınlatan, anlamlandıran, değerli ve yaşanılır kılan öze ve özelliğe sahiptir. Tesadüfi bir diyalektik değil toplumsal varoluş ve yaşam diyalektiğinin kendisidir. Bu diyalektiğin tarihsel bağlarını yeniden kurması ve insanlığı aydınlatan gücünü yeniden açığa çıkarması, devlet ve iktidar kirlerinden arınarak katılmamız gereken tarihi bir fırsattır.
Tarihi fırsatı kaçırma lüksü yok
İnsan olmakta ve insan kalmakta ısrar edenler için bu tarihi fırsatı kaçırma lüksü yoktur. Dünya kadınları ve halklarının bu hakikati anlama, hissetme ve katılma istemleri bu toplumsal özün, gücün aydınlatan ve yaşatan karakteriyle ilgilidir. Gerici hegemonik güçlerin kılıç kuşanarak, kimyasal-nükleer silah kuşanarak, bütün varlığını öldürücü-yokedici her türlü silaha ve kullanmaya yatırarak Kürdistan gerillası, halkı ve kadınlarının karşısına çıkması bu gücün cezbedici, harekete geçirici, yaşam ve özgürlük tutkunu olması nedeniyledir. Anadolu ve Ortadoğu halklarının devlet ve onun egemenlik kirlerinden, sınır çizen, karartan ve karşıtlaştıran zihniyetinden arınarak aydınlık yüzyılın aydınlık yüzüne dönüşmeleri bu aydınlanma ve yaşam diyalektiğinin öznesine dönüşmeleri ile mümkündür.
Faşizmin değil kadınların yüzyılı olacak
Halklar ve kadınların emek, özgürlük, yaşam, toplumsal kültür ve değerler etrafında kenetlenen mücadelesi 21. yüzyılın aydınlık yüzünü oluşturmaktadır. 3. Dünya Savaşı’nda dünya gericiliğini arkasına alarak yüzyılımızı karartmak isteyen Erdoğan faşizmine karşı dünya halkları ve kadınların ortak bir ses, nefes ve güç olmak istemeleri bu tarihi hakikatte kendi gerçekliklerini görmelerindendir. Bu yüzden 21. yüzyıl halkların ve kadınların yüzyılı olacak, aydınlanan beyin ve yürekler demokratik ulus zihniyeti ve kültürünü şekillendirecek, komplo ve katliamdan nemalanan karanlık güçler tarihin akışını engelleyemeyecektir. Ulus-devletin yok ediciliğine karşı yüzyıllık umudumuz, aşkımız, özlemimizi yaşamsallaştırmak, kadın devriminin yaşam kurucu özneleri olmak için bütün gücümüzü birleştirelim! Önder Apo’nun, Saraların, Sevêlerin, Evînlerin izinde iyilik, güzellik ve doğruluk değerlerinin yaşayanı ve yaşatanı olarak kadın devrimleri yüzyılını kazanalım…