‘Zafere götüren ruhu Kobanê’de gördüm’

Kobanê filminin Zehra’sı Dicle Arjin ile filmin detaylarını konuştuk:

- Newaya Jin
353 views
Kobanê… İsmi telaffuz edilince yürekleri sızlatan, gözleri nemlendiren bir o kadar da insanlığımızı, Kürtlüğümüzü onurlandıran kent. İnsanlık adına verilen savaşların en görkemlisi, en nadidesi, binlerce genç bedenin yeniden yaşam yaratabilmek için yüreklerini küllendirdiği kent!… Her sokağının, her köyünün direnişi için onlarca roman yazılabilecek devasa bir gerçek Kobanê…

Ama asla hikaye değil! Kirpiklerinde kentin tozuyla gözlerini yuman gencecik bir direniş Kobanê… Yani hiçbir mitolojik kahramana atıf yapılamayacak, hiçbir edebi yapıttan yararlanılamayacak veya sanatsal bir başyapıtın görkemiyle kıyaslanamayacak kadar erdemli. Bir adanmışlık, inanç, irade yuvası Kobanê. Yaradılıştan itibaren aydınlıkla karanlığın ezeli savaşında çağımızın nur yüzü, alnımızın akı Kobanê! Tüm dünya, insanlık düşmanı DAİŞ’e karşı Rojava Kürdistan’ının Kobanê kentinde 134 gün süren direnişe tanıklık etti. İşte bu destansı direnişi Rojava Film Komünü ve TEV-ÇAND ortak bir projeyle sinemaya uyarladı. Senaristi, yönetmeni ve ana karakteri kadın olan ‘Kobanê’ filmi geçtiğimiz yılın Eylül ayında Kobanê kentinde yapılan gala ile izleyiciyle buluşmaya başladı. Avrupa’da da uzun süre gösterimleri devam etti. Son olarak ise Kürt televizyonlarının hepsi ayrı ayrı günlerde ekranlarına taşıdı. Biz de Newaya Jin olarak son ayların en çok adından bahsettiren Kobanê filminin başrol oyuncularından Dicle Arjin’e (Zehra) ulaştık. Dicle, basınla muhattap olmaya alışık olmayanlardan, çekingen. Yine de kadın gazetesini kırmaya gönlü elvermedi. Biz sorduk, o yanıtladı.

Öncelikle ‘Kobanê’ filminin oluşum sürecini, ilk biraraya gelişi ve o zamanın ruhunu sorsak neler anlatırdınız?
Henüz ‘Sur’ filmini çekerken ‘Kobanê’ filmi fikri ortaya çıktı. Sur filmi, Kobanê yıkıntıları içerisinde çekildi. Savaşın izleri yoğundu. O sokaklarda yürürken, her sokak başında bir şehit arkadaşın adına rastlamak bizi Kobanê savaşı ve onun kahramanlarına da yoğunlaştırdı. İki ayrı mekanda yaşanmış olan savaşı aynı anda yaşadık gibi. Kobanê savaşı sık sık sohbetlerimize de konu oldu. Bu savaşı yaşamış olan Kobanê halkından da bu yönlü öneri ve talepler gelişti. Kobanê, Sur filminin mekanıydı. “Şehit arkadaşlar bize bu mekanı açtı” duygusunu hep yaşadık. Bir çağrıydı sanki. Şehitliğe giderken hep, ‘onları tarihe maledecek bir şeyler yapmalı’ duygusunu hep yaşadık. Ekipteki herkes bu ruhu yaşadı. Bu anlamda Kobanê filmini çekme fikrinin, Sur filmi çekimleri sürecinde oluştuğunu belirtebilirim.

Mazdek…

Ekibimizde heval Mazdek vardı. Kobanê savaşında da kalmıştı. Önceleri sektör sinemasında çalışmış ve nasıl bir anlayışa sahip olduklarını görmüştü. Kobanê savaşında hem savaşmıştı hem de dışardan gelen birçok belgeselciye yardımcı olmuştu. Yani hem savaşmıştı hem de bu sürecin kayda geçmesine yardımcı olmuştu. Kapitalist modernitenin sinemayla toplumu nasıl yönlendirmek istediğini görmüş, sonra devrime katılmış ve devrim içerisinde alternatif, devrimci sinema anlayışının öncülüğünü yapmıştı. Hem fikren, hem de pratik olarak bunu yapmak istiyordu. Bunun için büyük bir çaba sahibiydi ve canı gönülden katılıyordu. Rojava’da ilk sinema çalışmasının temellerini atan isimlerden biriydi. Fikirlerini bizimle paylaşır kolektif çalışma ruhu yaratırdı. Sur filmi yapım sürecine büyük bir emek ve çabayla katılan Mazdek arkadaş, Kobanê filminin de hem senaryo hem hazırlık çalışmalarına katılmıştı. Sinema çalışmasını hem çok sever hem de ilerde daha ne kadar geliştirilebilir diye sürekli bir arayışı vardı. Mesela ileriki zamanlarda bir sinema köyü oluşturma fikri vardı. Agirî’nin bağrından kopup gelmiş heval Halil Dağ’ın ardılı olma iddiası ve hayali vardı. Devrim alanlarında kadınların devrime katılması, özellikle kurtarılmış alanlarda Arap kadınların katılması O’nu çok etkilemişti. Filmin henüz hazırlık aşamasında gerçekleşen şehadeti, bütün film ekibini derinden etkiledi. Filmi yapma konusunda ayrıca bir sorumluluk hissettik. Kendisi zaten ağır olan bu projeye O’nun şehadetinin eklenmesi bu çalışmanın hem maneviyatını çok büyütmüştü hem de sorumluluğunu.

Kürdistan’da, kahramanlarının anlatıldığı film öncesi bile şehit veren bir gönüllülük esasıyla büyük bir mücadele yürütüldü. Bunun önemli bir ayağı da sinema. Sizi de böyle yoğun emeği ve büyük bir proje olan Kobanê filminden tanıdık. Okuyucularımıza kendiniz hakkında neler söyleyebilirsiniz. Dicle kimdir, nerden gelir, nereye gider?
Dicle, Kürdistan’da düşman zulmüyle tanışmış, büyük metropollere göç etmiş bir ailenin kızı. Devlet faşizmini bu yıllarda tanıdı. Sanat çalışmalarına tiyatroyla başladı. Aile ve cezaevinde beraber kaldığı yoldaşlarından da bu anlamda destek ve teşvik aldı. Tiyatrodaki motivasyonu, izahı zor Kürt gerçekliği oldu. Daha çocukluk yıllarında Kürt kadınların erkek cinsiyetçi zihniyetiyle savaşıp kadın dengbêjliğini yaşatmadaki ısrarı ve azmi onu etkiledi. Kürt kadınlarının sesi ve renginin yok sayıldığı dönemlerdeki bu çıkışlar ona moral kaynağı oldu. Sanat çalışmalarında, Kürt Özgürlük Hareketi’nin de ortaya çıkardığı sanat gerçekliğinden etkilendi. Özellikle Halil Dağ büyük bir motivasyon kaynağı oldu. Düşmanın yönelimleri ve mücadele gerçekliğinin bir alanla sınırlı olmaması, bilinçlendikçe daha büyük adım atması gerektiğini anladı. Mücadelenin neresi olursa aktif rol almaya aday oldu. Ve sanat alanında çalışmalarına devam etti. İçerisinde bulunduğu ‘Sine Çiya’ çalışmalarında ilk sinema oyunculuğu Berfin filmi ile başladı. Bu filmde hem kamera arkası çalışması hem de kamera önü oyunculuğu yaptı.

Kobanê filminin geniş kadrosunun çoğunun gönüllü, yerel halktan olduğu bilgisini edindik. Hem sizin oyunculuk hikayenizi hem de diğer oyuncuların hazırlanış hikayesini bir de sizden dinlemek isteriz.
Evet, filmde oynayan birçok oyuncu halktan, çalışmaya gönüllü katılan yurtseverlerdi. Film boyunca tüm işlerini bırakıp büyük bir azimle film çalışmasına katıldılar. Çoğu ilk defa Kobanê filmi çekimi sırasında oyunculuk deneyimi edindi. En dikkat çekici şey; bir aileden üç kişinin oyunculuk yapmak için canla başla katılımıydı. Daha önce oyunculuk yapmamış olmalarına rağmen oldukça iddialı katılan bu yurtsever insanlarımızın oynadığı roller filmin başarılı olmasında etkili oldu. Oyuncuların çoğu, genel olarak Rojava’da yaşanan savaşı özelde de Kobanê ve Efrîn savaşını yaşamış olmalarından dolayı, bir savaş filmi olan Kobanê filminde de ruh katarak oynadılar.

Zehra karakteri büyük ve ağır bir sorumluluk yükleyen bir profil. Okuyucularımızı aydınlatmak adına Zehra’yla tanışmış mıydınız? Tanışmadıysanız O’na dair anlatılanları ve role hazırlık sürecinizi paylaşır mısınız?
Heval Zehra’yı daha önce tanımamıştım. Keşke O’nunla tanışma şansım olsaydı. Kobanê savaşı esnasında ve sonrasında basından tanıdım. Zehra’ya hayat vereceğimi öğrendikten sonra O’nun mezarını ziyaret ettim. O’nunla paylaştım, şans dilemesini istedim. Mezarından bir taş aldım ve film çalışması boyunca hep cebimde taşıdım. Her ne kadar senaryoda yazılanlara göre oynadıysam da hep Zehra’yı düşündüm, öğrendim ve yaşadım. O süreçte özellikle O’nunla kalan arkadaşlardan dinleyerek karakteri hakkında daha ayrıntılı bilgi sahibi olmaya çalıştım. Kobanê filminin prova çekimleri de kurtuluş yıldönümü olan 26 Ocak 2022’ye denk geldi. Bu ruhla karakterlerimizin hepsinin hakkını vermeye çabaladık.

Film özellikle Rojava ve Avrupa’da geniş çevrelere ulaştı. Sinemalar yoğun ilgiyle karşıladı. TV’lerde de yayınlandı. Takip ettiğimiz kadarıyla yoğunlukta pozitif eleştiriler var. Kısmi de olsa teknik konularda, oyunculuğu da kapsayan eleştiriler var. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Ortaya çıkan bu çalışmada, bu filmi her şeyiyle dört dörtlük yaptık diyemeyiz. Bu tarz çalışmaların her zaman daha iyi olabilirliği var. Sanatı sanat yapan da biraz budur. Her zaman daha iyisini yapma daha iyi anlatma daha iyi yansıtma arayışı. Bize de gelen eleştiriler oldu ve bunların sonraki çalışmalar için daha ön açıcı olabileceğini biliyoruz. Diğer yandan, Kobanê’yi tek filmde anlatmak çok zor. Kobanê ile ilgili çokça sanatsal çalışmalar, filmler yapılabilir, kitaplar yazılabilir. Bunlar gelişip ilerledikçe de yetersizlikler aşılacaktır. Genel anlamda gelen eleştiriler ve görüşler bizim için aydınlatıcı olup daha iyi çalışmalar yapmanın önünü açacak.

Kürt sineması yeni yeni canlanıyor diyebileceğimiz bir zamandayız. Hem Kürt sineması hem genel sinema alanında kadının yeri ve rolüne ilişkin fikrinizi öğrenmek isteriz. Nasıl bir desteğe ihtiyacı var Kürt sinemasının?
Yüz yıldan fazladır, Kürt varlığı ve kültürü zor, baskı, inkar, imha ve asimilasyona maruz kalmıştır. Kürt sineması bundan oldukça olumsuz etkilenmiş, her ne kadar belli çabalar olmuşsa da gelişimi önündeki engeller aşılamamıştır. Önder Apo’nun Kürdistan’da ortaya koyduğu devrimci sanat anlayışı, kapitalist modernitenin kadını metalaştırdığı sanat anlayışını tersyüz ederek, kadının kendi rengi, kendi bakış açısı ve iradesiyle sadece sinema alanında değil, tüm sanat dallarında yeni bir sanat anlayışı ortaya çıkarmıştır. Demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigma, kadının tüm yaşam alanlarında olduğu gibi sinemada da kendini gerçekleştirmesinin önünü açmıştır. Kürt sineması önünde hala ciddi engeller var. Kürt filmleri hala her yerde yayınlanmıyor. Bu anlamda kapıların açılması için büyük bir mücadele vermek zorundayız. Ve maalesef Türkiye gibi geri kalmış birçok ülkede hayat felsefemizden korkuluyor ve çalışmalarımıza yasak getiriliyor.

Son olarak; başa döndürelim sizi. Kobanê’nin Dicle’deki karşılığı nedir?
Kobanênin Dicle’deki karşılığı; direniş ruhunu somut bir şekilde görmekti. Bu ruh zafere götüren ruhtur. Ve bunu Kobanê’de görüp yaşadım. Filmin başarıyla bitmesi, halka ve tarihe mal olması bizim için en önemli kazanımdı.