Sadiqeh Dowlatabadi, Fars kadın hareketinin öncü isimlerinden olan İranlı bir feminist aktivist ve gazeteciydi. 1882 (bazı kaynaklarda 1883) yılında Isfahan’da doğan Dowlatabadi’nin babası ilerici bir din hukukçusu olan Haj Mirza Dowlatabadi, annesi ise Khatameh Begum’du. Babası kızının Tahran’da Farsça ve Arapça eğitim almasına izin verdi. Daha sonra Dar-ol Fonoun Akademisi’nde orta öğrenimine devam eden Sadiqeh, Eğitim Derneği ve Meşrutiyet Hareketi’nin önde gelen isimlerinden olan iki kardeşi Yahya ve Muhammed Ali ile birlikte öğrenimini sürdürdü.
15 yaşında evlendirildi
Ailesinin nispeten özgür bir yaşam sürdürmesine karşılık o dönemde kızlar için okul bulunmadığından Sadiqeh Dowlatabadi daha on beş yaşında iken Etezad al-Hakma adlı biriyle evlenmek zorunda kaldı. Ancak çocuk sahibi olamaması nedeniyle kısa süre sonra boşandılar. Dowlatabadi bundan sonraki yaşamında kadınların eşitliği için mücadele etti ve İran’daki en önde gelen kadın aktivistlerden biri oldu. Evliliğinin sona ermesi ardından Tahran’a yerleşti ve öncü bir grup kadınla birlikte Mokhadderat Derneği’ni kurdu. Dernek Banoagha Begum adlı bir kadın tarafından yönetiliyordu ve ilk zamanlarda illegal faaliyet yürütüyordu. Dernek üyeleri 1905 yılında Tahran’da anayasa kararnamesinin Muzafferuddin Şah Kaçar tarafından imzalanması ardından bu çalışmanın ilerlemesini destekledi. Ancak bu desteğe rağmen yeni İran yasa taslağı hazırlandığında kadın hakları göz ardı edildi. Hatta kadınların desteğiyle seçilen bazı parlamento üyeleri genç kadınların eğitim görmesine bile karşı çıktı.
Kadınların ekonomik bağımsızlığı için çalıştı
Mokhadderat Derneği çalışmalarının odağında kız okulları inşa etmek, çeyiz ödemelerinin miktarını azaltmak, yerel üretimi desteklemek ve Ulusal Banka’nın yeniden açılmasına yardımcı olmak vardı. Kadınların iş yaşamına katılımını teşvik etmek isteyen Dowlatabadi, dernekten bir veya iki kadınla birlikte kafeleri, iş yerlerini dolaşıp kadınların üretime ve yerelde ekonomilerini teşvik ediyordu. 1909 yılında İran’a Batılı mali danışmanların atanması nedeniyle Rusya İran’a ültimatom verdi. Bunun üzerine Sadiqeh Dowlatabadi ve dernek üyesi diğer kadınlar parlamentoda büyük bir toplantı düzenlediler. Üzerlerine geçirdikleri cübbelerin ve kefenlerin altına sakladıkları silahları sembolik olarak sergileyerek, ülke temsilcilerine, ülkeyi yönetemiyor ve yabancı güçlere karşı koyamıyorlarsa, bir yana çekilmeleri ve başkalarının ülkeyi yönetmesine izin vermeleri gerektiği mesajını verdiler.
Sadiqeh Dowlatabadi 1915 yılı dolaylarında Isfahan’a döndü. Kadın haklarına diğer derneklerden daha fazla vurgu yapan ve dönemin hakim erkek egemen geleneklerine meydan okuyan Kadın Özgürlüğü adlı derneğin üyeliğini yapıyordu. 1918 yılında “Seyidat İsfehan” şirketini kurdu ve kadınların ekonomik bağımsızlığını elde etmesi için İsfahan, Yezd ve Kirman’da üç hazır giyim fabrikası açtı. 1921 yılında Tahran’a gittikten sonra, “Seyidat İsfahan” şirketinin o şehirde hedeflerinin devamı niteliğindeki “Tajarib Al-Seyidat” şirketini de kurdu.
Kızlara okul açtığı için işkence gördü
Dowlatabadi kadınların ilerlemesinin tek yolunun eğitimden geçtiğine inanıyordu. Isfahan’da Tahran Amerikan Okulu mezunu Badraldji Rakhshan ile beraber zamanının önde gelen kurumlarından biri olan Şeriat Okulu’nu kurdu. Ancak okul yalnızca üç aylık bir ömre sahip olabildi. Bunun ardından 1917’de Om-al-Madares (Okulların Annesi) adlı bir başka kız okulu kurdu. Bu okul da dindar muhafazakarların karşı çıkması nedeniyle kapatıldı ve Dowlatabadi üç ay boyunca dövülerek göz altında tutuldu.
Kadınların sesi gazetesini kurdu
Mücadelesinden vazgeçmeyen Dowlatabadi bundan sonra birkaç kadınla birlikte Isfahan’da Khatin Isfahan adında, kadın hakları konusunda farkındalık yaratmayı amaçlayan bir dernek kurdu. Sadiqeh Dowlatabadi, kadınları eğitmek için onların sorunlarını ve kaygılarını ele alan haberler ve makalelere ihtiyaç olduğunu görerek “Zaban-e Zanan” (Kadınların Sesi) adında bir gazete çıkarmak için Eğitim Bakanlığı’na başvuruda bulundu. “Zaban-e Zanan” gazetesi için başvurduğu Milli Eğitim Bakanlığı’ndan daha cevap gelmeden 1919’da kendi evinde gazeteyi dört sayfa olarak çıkarmaya başladı. Ondan üç yıl önce Maryam Omid’in editörlüğünü yaptığı “Shokofe” adlı gazetenin ardından “Zaban-e Zanan”, kadın haklarını açıkça ele alan ilk gazeteydi ve yalnızca kızlardan ve kadınlardan başvuru kabul edeceği duyurusunu yaptı. Gazete öncelikle kızların eğitiminin önemini vurgulayarak onlar için okulların kurulmasını savundu. Ek olarak, eş seçimi, evlilik ve ev idaresi ilkeleri gibi konuları işledi. Bu alanlardaki ataerkil ve geleneksel normları eleştirip dönüşüm için yeni planlar sundu.
‘Yüzyıl erken doğdun!’
“Zaban-e Zanan” gazetesi ülke meselelerine de kayıtsız kalmadı. 1919 yılındaki “Anglo-Pers” anlaşmasını ve İngiliz etkisini protesto ederek siyasi liderleri eleştirdi. Bu nedenle dini aşırıcılar gazete ofisine saldırılar düzenleyerek Dowlatabadi ve gazete çalışanı diğer kadınları tehdit etti. Bu tehditler onları durdurmadı. İran Başbakanı Tonekaboni, Isfahan yetkililerine gönderdiği bir mektupla gazetenin toplatılmasını emretti. Isfahan yetkililerinin başı gazetenin toplatılma kararını Sadiqeh Dowlatabadi’ye, “Yüz yıl erken doğdun” sözleriyle iletti. Dowlatabadi, şu cevabı verdi: “Yanılıyorsun, efendim; ben yüz yıl geç doğdum. Çünkü eğer durum böyle olsaydı, şu anda boyunduruk altında olan ve zayıflamış kadınların bugün erkeklerinizin zincirlerinin esiri olmasına izin vermezdim.” Gazete 57 sayı, yayın hayatına devam etti. 1 Ocak 1921 itibariyle gazetenin yasaklanmasından sonra Tahran’a dönen Dowlatabadi burada faaliyetlerine devam etti ve bir grup kadınla beraber Kadın Deneysel Derneği’ni ve dezavantajlı kızlar için bir okulu kurdu.
Uluslararası Kadın Kongresi’ne katıldı
1922 yılında Fransa’ya giden Sadiqeh Dowlatabadi “Time” gibi gazetelere kadınların bağımsızlığı hakkında makaleler yazmanın yanısıra yatılı bir koleje kaydoldu. 1926’da Paris’te yapılan Uluslararası Kadın Kongresi’ne katıldı. Kongrede kadın haklarını savunan önemli bir konuşma yaptı. Tekrar İran’a döndü ve bu kez eşit haklar için mücadele etmekle kalmayarak başörtüsünün kaldırılması için çalıştı. 1935’te İran Kadın Merkezi’nin kurucuları arasında yer aldı. 1951 yılında Muhammed Musaddık seçim yasasını revize ettiğinde Dowlatabadi ona bir mektup yazarak kadınların oy kullanma hakkının dahil edilmesi çağrısında bulundu. Talebi kabul edilmedi ama aktivist ve düşünür arkadaşlarıyla birlikte bu doğrultuda çabalamaya devam etti. İran’da kadınlara seçme ve seçilme hakkı ancak 1962 yılında tanındı. Ne var ki Dowlatabadi kendi emeklerinin de önemli katkısının olduğu bu dönüm noktasını göremeden 30 Temmuz 1961’de Tahran’da hastalık nedeniyle yaşamını yitirdi ve Zargandeh mezarlığında toprağa verildi.
Mezarı ortadan kaldırıldı
Vasiyetinde cenazesine başörtülü hiçbir kadının katılmamasını şart koşmuştu. Bu nedenle 1979’da mezarına saldırı düzenleyen aşırılık yanlıları bunu gerekçe yaptılar. Kardeşleri Muhammed Ali ve Mahmud Neriman’ın mezarları da hedeflendi. Mahmud Ahmedinejad’ın belediye başkanlığı döneminde, mezarları ortadan kaldırmak amacıyla buraya bir park yapıldı. Geride bir mezarı dahi kalmamış olsa da Sadiqeh Dowlatabadi, kadınların eşit haklara sahip olması için verdiği mücadele ile İran kadınlarının mücadele tarihinde ölümsüzleşti…