Newroz’un genç direnişçisi: Bişeng Anık

- Fidan YILDIRIM
21 views
Kürdistan özgürlük mücadelesinde sembolleşen Newroz direniş şehitlerinden biri Bişeng Anık’tır. Şirnexli genç bir lise öğrencisiyken polis tarafından gözaltına alınıp ağır işkencelerden geçirildi ve başından silahla vurularak katledildi.

Özgürlük mücadelesinin en çok halklaştığı alanlardan biri olan Şirnex, 1992 yılı Newroz’unda bir kez daha ayaktaydı. Direniş ve katliamların iç içe yaşandığı günlerden birine daha hazırlanıyordu. Kürdistan halkının yeni yılını ve özgürlük aşkıyla direnişini simgeleyen 21 Mart Newroz kutlaması için, yasaklara rağmen birçok il ve ilçe gibi Şirnex’te de halk alanlara akıyordu. 

1992 Newrozu: 12 kişi katledildi

Newroz, Kürt halkı için baskı ve zulme karşı direniş demekti. Özgürlük umutlarının canlanmasını ifade ediyordu. Sömürgeci yasakları ölümü göze alarak çiğnemek anlamına geliyordu. Şirnex 1992 yılı Newroz’unda yasağa rağmen Newroz’u kutlamaya kararlıydı. Şehir merkezi, Newroz’a günler kala asker ve polislerce ablukaya alınmıştı. Kutlamaların başladığı gün ise zırhlı araçlardan halkın üzerine ateş açıldı, özel harekat polisleri saldırıp halkı ağır silahlarla taradı. Kimi kaynaklara göre üç gün kimilerine göreyse bir hafta kolluk kuvvetlerinin terörü devam etti. Resmi açıklamalar ölenlerin sayısını 12 kişi olarak belirtti. Ayrıca onlarca kişi yaralandı, onlarcası gözaltına alındı.

Bişeng gözaltında katledildi

Henüz 17 yaşında olan Bişeng Anık da, Newroz’da gözaltına alınanlar arasındaydı. Şırnak Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Orada ağır işkencelerden geçirildi ve 24 Mart’ta başına sıkılan bir kurşunla infaz edildi. Naaşı ailesine “intihar etti” denilerek teslim edildiğinde bedeni işkence izleri ile doluydu ve sıkılı yumruğunun içinden sarı-kırmızı-yeşil renkleri taşıyan bir bileklik çıktı. Kürt halkının ulusal renklerini taşıyan bilekliği ezilmiş parmaklarıyla sımsıkı tutarak direnme gücü kazanmıştı.

Yıllar sonra gelen itiraf

Devlet güçleri bu cinayeti gizlemek için yalanlara sarıldı. Şırnak Valisi olayı ‘intihar’ olarak açıklarken, 1991’de gözaltına alınıp itirafçı olan ve emniyetteki işkencelere katılan Murat İpek adlı bir itirafçı sonraki yıllarda cinayeti kendisinin işlediğini söyledi. 1997’de katıldığı televizyon programları ve gazetelere verdiği demeçlerde  itirafçı İpek cinayeti şöyle anlatıyordu: “Şırnak ’92 olayları sonrasında Ünal Erkan (OHAL Bölge Valisi) Şırnak’a gelmişti…’Burada olaylara kimler katılıyor’ dedi. Polisler Bişeng Anık’ın ismini söyleyince, ‘bunu yok edin’ dedi. Bişeng Anık’ı evinden sivil polislerle birlikte aldık. Emniyette ona işkence yaptılar. Sırtını, ayaklarının altını jilet gibi bir aletle kestiler. Olaylar sırasında linç edilen bir polisi öldürenin Bişeng olduğunu söylediler. Emniyette bulunan G-3 silahını bana verdiler ve bu silahla Bişeng Anık’ın kafasına tek el ateş ederek öldürdüm.” Daha sonra gözaltına alınıp tutuklanan Murat İpek itiraflarını reddetti ve serbest bırakıldı.

Botan kadınları için bir klavuz

Bişeng Anık genç yaşında Kürdistan özgürlük mücadelesine gönül vermiş; Şirnex, Cizir ve Silopiya’da yürüttüğü çalışmalarla halk tarafından tanınan bir sima olmuştu. Gençleri ve kadınları örgütlemede önemli bir başarının sahibiydi. Botan kadınları için bir klavuzdu. Lisesindeki öğrencileri örgütlüyordu. Gerillaya sevdalıydı ve onlara katılma düşü vardı. Genç yaşında gösterdiği kararlılık ve öncü karakteri onu düşmanın hedefi haline getirdi.

‘Yüz binlerce Bişeng var’

1992 Newroz’unda yaşanan katliamın tanıklarından, Bişeng Anık’ın annesi Sabriye Anık, Mart 2022’de Mezopotamya Ajansı’na kızını ve o dönemi anlattı. Kızının itirafçılığa zorlandığını ancak bedeni parça parça edilmesine rağmen bunu kabul etmediğini dile getirdi: “O’nun direnişiyle binlerce insanın canı kurtuldu. Ser verdi, sır vermedi. Günler sonra bize parçalarını verdiler.” Anne Anık, Newroz günü sokağa çıkan herkesin askerler tarafından tarandığını ve öldürüldüğünü belirtirken kızının gözaltına alınması ile ilgili de şöyle konuştu: “Liseden çıktılar, taramaya başladılar. O taramada 2 arkadaşı öldürüldü. Onlar da diğer kadınlarla birlikte yürüyüş yapacaklardı. O yürüyüş sebebiyle hepsini gözaltına aldılar. Bişeng de onlar için kendini feda etti. Askerlere, ‘Onları bırakın yürüyüşü ben hazırladım’ demiş. Eğer öyle demeseydi hepsini öldüreceklerdi.” O dönemde sokağa çıkma yasağı nedeniyle sekiz gün boyunca evden çıkamadıklarını ve sonra kendisine “Kızınız intihar etti, gelin cenazenizi alın” denildiğini belirten anne Sabriye Anık, kızının avucundan çıkan sarı-kırmızı-yeşil bilekliğini daima başına doladığını ifade ederek sözlerini sürdürüyor: “Hiçbir şeyden korkusu yoktu. Kızıma bunu yapacaklarını bilseydim gider emniyet önünde bedenimi ateşe verirdim. Diğer ülkelerin her yerinde fotoğrafları var. Burada ise gördükleri yerde fotoğraflarını kaldırıp yırttılar.” Anne Anık kızının öldürülmesi dolayısıyla savcıya, “Öldürdünüz bari yalan söylemeyin. Bir Bişeng gitti, yüzbinlerce Bişeng doğar. Benim yüzbinlerce Bişeng’im var. Bu bana yeter” dediğini belirtip tüm acılara rağmen Newroz’u tüm coşkusuyla kutladıklarını ve kazanacaklarını ifade ediyor. Bişeng Anık genç yaşında sergilediği direnişiyle Kürdistanlıların dilinde bir sembole dönüşerek ölümsüzleşti.